yetin hızlandırılması tenbih edile- cekti. Ama bu arada yaklaşan se- çimler kotlusunda da teşkilâtı uyar- maktan geri kalınmıyacaktı. Seçim- lerle İlgili faaliyet diğer partiler üze- rine teksif edilecekti. Öfkeli politika- cıların yeni taktiği diğer partileri yıpratmak olacaktı? Ancak, böyle işler serinkanlılıkla vs hiç kızmadan yapılırsa bir basarı sağlama ihtimali taşıdığı halde Y.T. nin Öfkeli politikacıları her adım- larının gümbürtülü fiyasko vermesi karşısında ağızlarını bozmaktan baş- ka çıkar yol bulamadılar. Nitekim haftanın sonunda yakında partinin resmi organı olacak Öncüde -gazete- nin müstakil elemanları ayrılacaklar- dır- bir Yalçının kaleminden çıktığı sinirliliğinden belli bir yazı bu tarz edebiyatın pek aşağılık örneğini teş- kil etti. Kimselerin kendisine aldır- mamasına artık tahammül edemez hale gelmiş talihsiz kalem, böyle hal- lerde dâima yapıldığı gibi uluorta sövüyordu. "Seviyeli Parti 'Edebiya- tı''ndan kulakları paslanmış Öncü o- kuyucuları, bir defa daha dudaklarını bükmekten kendilerini alamadılar. Hiddetin bir diğer sebebi de kav- ruk Y.T.P. nin,bütün suni ve bazen yukarlardan gelen desteğe rağmen bir türlü gelişememesi, 1957 seçimle- rinde Hür. P. nin aldığı zavallı oylar kadar dahi oy toplayamayacağının anlaşılması ve A.P. derecesinde dahi alâka görmemesiydi. Kardeşin kardeşe ettiği Nitekini bitirdiğimiz hafta Y.T.P. eferandumla ilgili gayretle- rine darbe “düşman kardeş" A.P. dan geldi. A.F. nin yarı resmi organı 'Son Havadis gazetesi, mütadı veçhile ta- mamile uydurma bir haber yayınladı. Haberde Y.T.P. nin Anayasaya "E- vet" demiyecegi bu konuda Genel İ- dare Kurulunda ihtilâf olduğu belir- tiliyordu. Haberden ziyadesiyle telâ- şa düsen, Y.T.P. nin ak saçlı lideri oldu. Alican bu konuda kendisine su- al soranlara: "— Böyle bir şeye nasıl ihtimal verebilirsiniz? Bakınız ben de, Raif de -Raif Aybar-, Cahit de -Çalışma Bakanı Cahit Talas-, Kurucu Meclis üyesiyiz. Orada beyaz oy kullandık Mânası açıktır. Demek ki İkinci Cumhuriyet Anayasasını tasvip edi- yoruz. Üstelik Genel İdare Kurulunda u konu üzerinde öyle pek durulmadı bile" diye cevap verdi. . Aslında, doğrusunu söylemek lâ zım gelirse. Alican sözlerinde samimi idi. Zira ak saçlı maliyeci, düşen en büyük vazifelerden birinin, gerek resmi, AKİS, 12 HAZİRAN 1961 gerekse gayrıresmi be- yanlarıyla belirtmişti. Ne var ki, ge- çen bir kaç ay içinde gelişen olaylar ve yarışmada Y.T.P. hin biraz geri kalması, lider ve arkadaşlarını, tas- vip etmedikleri bazı şeyleri söylenme- ge mecbur etmişti: Bütün bunlara rağmen Y.T.P. Ge- nel İdare Kurulu, mevcut teşkilâtına, haftanın sonuna kadar ne bir tamim, ne de bir şifahi emir yolladı. Referan- dum konusunda teşkilât, henüz ne şekilde hareket edeceğini bilmiyordu. Ancak Genel Merkezle temasları o- lan il idare heyeti yetkilileri Genel Merkezdeki havayı az çok anlamış- lardı. Teşkilâtı, Referanduma "Evet" diyecek şekilde hazırlamak, ama ge- ne de bazı hususlar üzerinde hassasi- yetle durmak gerekiyordu. Alican ise önümüzdeki hafta içinde bir geziye çıkmağa hazırlanmaktadır. Gezi Do- ğu illerine olacaktır. Başkan bu gezi- sinde, teşkilâtlanma işleriyle uğraşa- caktır. Uyuyan güzel ygöftanın içinde Necatibey caddesi sakinlerini ziyadesiyle ilgilendiren üç katlı bir binada olup bitenler, di- ger partilerinkinden biraz farklıydı. A.P. Genel İdare Kurulu, toplantıla- rında Referandumu filân bir tarafa atarak, hâlen Ankara o Savcılığında bulunan tahkikat dosyalarının âki- betini görüştü. Kurula göre, bütün bunlar Y-T.P. lilerin başları altından çıkıyordu. Y.T.P, kendilerini yıpra- Ekrem Alican Lâflaf lâf, YURTTA OLUP BİTENLER tıp, aradaki mesafeyi kapatmak ga- yesini güdüyordu. Genel İdare Kurulu, toplantıları- nın ikinci gününde Referandumu ele almak lüzumunu hissetti. Teşkilâta haftanın ortasında gönderilen bir ta- mimle, Genel İdare Kurulunun fikri açıklandı. Tamimde, sâdece "Evet" demenin kâfi olmadığı belirtiliyordu. Neden "Evet" dendiği de vatandaşa izah edilecekti. A.P. Genel İdare Ku- rulu bunu "yeni Anayasanın milli bir karakter taşıması için bütün siyasi partilerin 'Evet' demesi gerektiği" şeklinde formüle etti. Vatandaşa me- sele bu yönden izah edilecekti. Gönderilen tamimin ikinci kısmı hayli ilgi çekiciydi Referandum ça- lışmaları yanında seçimlerin de ya- kınlaştığı belirtiliyor ve dikkat çeki- liyordu. Bu bakımdan teşkilât sâde- ce Referandumla yetinmemeli, mali bünyesini de kuvvetlendirmeliydi. Ça- lışmalar -bu yönde de inkişâf ettiril- meliydi. Haftanın ortalarında, mangalda kül bırakmamağa pak meraklı A.P. liler otarafından pek enteresan bir haber uçuruldu: Yarıdan fazlası yük- sek tahsilli olan 4 bin 500 kişilik bir üye topluluğu, Referanduma "Evet" dedirtme kampanyasına çıkacaktı!.. Bu faaliyete tabiatiyle, Genel Mer- kezden gelecek yüksek emirle başla- nacaktı. Tabii, "yüksek emir". kolaydı ama A.P. de yarıdan fazlası yüksek tahsilli 4 bin 500 üye nereden buluna- caktı? Mamafih, partinin kütük heyetle- rine kattığını ilân ettiği müşahitlerin hikâyesini bilenler gülümsemekten kendilerini alamadılar. A.P. ye bakı- lırsa, kütüklerin tanziminde lakayt davranılmasın ve, C.H.P.li, C.K.M.P. li, Y.T.P. li kimselerin teşyikiyle ma- hallelerde A.P. liler atlanmasın diye üçlü ekiplerin yanına bir dördüncü A.P. müşahidi katılmıştı. Hattâ par- ti, bir ilçede 451 müşahidin çalıştığı- nı cakayla ilân etti. Ne var ki. seçmen kütüklerinin tanzimiyle (uğraşanlar, bu haberi duyduklarında bıyık (altından gül- mekten kendilerini alamadılar. Zira bir haftaya yakın bir zamandır do- laştıkları mahallerde, yanlarına mü- şahide benzer tek bir canlı okulun yaklaşmadığını görmüşlerdi. A.P. ile- ri gelenlerinin bahis konusu ettikleri müşahitler, herhalde görünmeyi pek arzulamıyorlardı! Anlaşılan, A.P. li- ler görünmeyen Adam filmi çevirme - yi ziyadesiyle seviyorlardı!.. 17