YURTTA OLUP BİTENLER Merakta bir adam Heftanın sonundaki o gün Karanfil sokaktaki C.H.P. Genel Merkezin- de bu, son derece ilgi çekici toplantı yapılırken, bir meraklı adam heye- canla neticeyi bekliyordu. Bu alâme- riken tavırlı zat ne komünist, ne fa- şist, sadece oportünist Gülekten baş- kası değildi. Sabık Genel Sekreter, iş- lerin, kendi zaviyesinden pek iyi -hele Tanin hikâyesi nden sonra- gitmedi- ğini görünce, bir takım kombinezon- larla ilgiyi üzerine çekmek ve pri ol- mazsa mağdur urumunda - mek hülyasına kapılmıştı. Bahçellev. lerdeki evi ile Taninin Ankara bürosu arasında mekik dokuyarak, toplantı- yı takip etti. Taninin bütün muhabir- lerini bu işin neticesini almak için harekata geçirdi. Ne var ki gelen ha- eni pek iyi değildi. Zira Merkez İ- urulu raporunda, Gülek ismi bir defa bile geçmiyordu. Hakikaten Merkez İdare Kurulu, Gülek meselesi diye şişirilen ve sadece Son Havadi- sin işine gelen oyuna gelmemişti. Ta- bii bu, a gülen yüzünü soldur- du. Halbuki Gülek, evvelden hazırla- dığı ne kombinezonlara güvenmişti!.. İstanbul İl teşkilâtının bir anlık asa- biyete kapılarak vazifeden istifa et- mesi, fırsatçılar (okralının ekmeğine yağ sürer gibi olmuşsa da, evdeki he- sap çarşıya uymamış ve İl İdare Ku- rulu, Genel Merkezle temasa geçtik- ten sonra istifasını geri almakla kal- mamış, basiretin sesine uyarak Gülek meselesini kapatmıştı. Ama ister is- temez gözler bir defa daha bitirdiği- miz haftanın sonunda İstanbul İl teş- kilâtına ve onun Ankaraya gelen üç temsilcisine yöneldi. Pontiac'ın yolcuları rı İl teşkilâtıyla Genel Merkez arasında bir nevi irtibat vazifesi gören üç kişilik heyet Ali Sohtorik, Cafer Nuri Tüzel ve Orhan Eyuboğ- lundan ibaretti. Üç kişilik grup, saba- hın erken saatlerinde Orhan Eyuboğ- lunun beyazlı siyahlı Pontiac'ına ku- rularak'yola revan oldu. iyah - Beyaz Pontiac C.H.P. nin Karanfil sokaktaki Genel Merkezi ö- nünde park ettiği zaman saat tam 16 yı gösteriyordu ve günlerden per- şembe idi. Pontiac'ın yolcuları Genel Merkeze şöyle bir selâm sarkıtarak hemen Balla Otelin yolunu tuttular. Otelde Sohtorik için yer ayrıldıktan sonra hep birlikte partiye döndüler. Tam o sırada Merkez, İdare Kurulu toplantı halindeydi ve konu- şulan da Gençlik kollarıyla ilgili me- selelerdi. Beklenen misafirlerin geli- şi, Genel Merkezde memnuniyet u- yandırdı ve hemen toplantının im su değişti/Merkez İdare Kurulu gi dem dışı olarak, C.H.P. nin İstanbul 14 teşkilatındaki meseleleri görüşmeğe başladı. Ne var ki başlangıçta, ateşli İstanbul temsilcilerini (o ikna etmek güç oldu. Doğrusu istenirse İstanbul teşkilâtı, Genel Merkeze biraz kırıl- mıştı. Çok önem verdikleri bir mese- lenin bu güne kadar kaale alınmamış olması, teşkilâtı müteessir etmişti. İşler ziyadesiyle alevlenince, top- lantı tatil edildi Ve devamının Aksa- lın evinde yapılması kararlaştırıldı. Yorgun İstanbullular dinlenince her- halde mesele daha da kolay halledile- bilirdi. P. Genel Sekreterinin zevkli döşenmiş evinde yapılan ilk toplantı geç vakit başladı. Toplantılara kısa bir süre Genel Başkan İnönü de işti- rak edince, aradaki buzlar süratle e- ridi ve anlaşma zemini yaratılmış Ni du. Akşamki toplantıda CHP. tanbul teşkilatındaki hizipçilik me- selesi üzerinde hassasiyetle duruldu. İstanbullu temsilciler, Genel Merke- zin en selâhiyetli, şahıslarına, bunun aslı esası olmayan bir dedikodudan İbaret bulunduğunu ifade ettiler. Ha- kikat te bu idi. Bir muayyen çevre- nin ürettiği bu dedikoduların önünün alınması da Genel Merkezden talep edildi. Bu talebin is'afı cihetine gidi- leceği karar altına alındıktan sonra toplantı geç vakit dağıldı. Nitekim ertesi gün yayınlanan C.H.P. bildiri- si, bir takım ağızlan kapayacak kud- retteydi. İstanbullular arala- Başkentteki Osman Bölükbaşı Evetçi rna Temsilciler Meclisi üyesi Cemal Yıldırımı da alarak gerekli temaslar- da bulundular ve mümkün mertebe Basından uzak durarak ellerini ça- buk tuttular. Cuma sabahı Sohtorik ve arkadaşları bir kere daha Genel Merkeze uğradılar ve Parti yüksek kademeleriyle görüştüler. Sohbetin koyusu Kemal Satırın odasında cere- yan etti. Sonra, üçler, yanlarında Sa- tır, Cemal Yıldırım ve Ali İhsan Gö- güş olduğu halde yemeğe gittiler. Ye- mekte sön bir defa daha teşkilâtla ilgili konulara temas edildi ve sonra gene siyah - beyaz Pontiac'la yola revan olundu. Gülek balonu da böylece, Kurul- taya kadar tedavülden kaldırıldı. Referandum "Evet!" Kapaktaki Sandık) itirdiğimiz hafta boyunca Türkiye» nin pek çok yerinde pek çok eve üç kişiden müteşekkil bir ekip uğra- dı ve bazı sualler sordu. Kapısı çalı- nan evlerin sakinleri, ekiplerin Ke- mal Kurdaşla alakaları bulunmadığı- nı ve yeni bir vergi dolayısıyla dolaş- madıklarını öğrenince rahat nefes al- dılar. Hele çalışmanın, yaz içinde ya- pılacak Referandum ve onu iki ay farkla takip edecek Seçimlerin kü- tük işini halletme gayesi taşıdığı öğ- renilince yüzlerde tebessümler belir- di. Gittikçe artan sıkıntılardan ve huzursuzluktan bunalmış millet se- çimleri hasretle, iştiyakla beklediğin- den herkes üç kişilik ekiplere elinden geldiği er” yardımcı kesildi. Ama, haftanın başından itibaren Referandumla ilgili oçalışmaların en fazla olduğu yer, muhakkak ki Yar- gıtay binasıydı. Yüksek Seçim Kuru- lu, M.B.K. ile yaptığı temaslar sonu- cunda, Referandumun en geç Tem- muz ayı ortalarında yapılmasının İs- tendiğini öğrenmiş ve direktifi buna göre almıştı. Gerçi, M.B.K. henüz ka- ti'bir'gün tesbit etmiş değildi ama. Referandum için iki tarih düşünülü- yordu. 16 Temmuz, temenniydi. 23 Temmuz ise, son mühlet sayılıyordu. Yüksek Seçim Kurulu. işlerini 16 Temmuza göre tutuyordu. Hal böyle olunca Referandumun fonunuzun 16 sına yetistirtimesi için çalışmalara hız verildi. Seçmen kü- tüklerinin tanzimine süratle girişildi. Bastırılan ve yurdun her taraf ma yollanan seçmen kütüklerinin doldu- rulması için ekipler işe koyuldular. Bir muhtar, bir öğretmen ve bir semt sakininden müteşekkil üçer kişilik binlerle heyet, kütüklerin tanzimi için su anda faaliyete geçmiş bulun- maktadır. İşin tek zorluğu, yurdun AKİS, 12 HAZİRAN 1961