bara'nın "sarışın, gürbüz ve sıhhatli bir Alman kızı" olmasından doğmuş ve bir hatıra defteri yaprağından ko- ca bir dosya tanzim olunmuştu. Po— latkanın kendi savunması da aynı is- tikamette oldu. Koraltanın, sıhhi malzeme diye Barbara'yı ithal edece- ğini nasıl düşünebilirdi? Artık söz, kararını bildirecek Dn Divandaydı. Başkan duruşmayı öni müzdeki haftanın başına bıraktı Celseler Ödenek örtülü ya... Bir alkış sesi Yassıadadaki duruşma salonunun duvarlarında uzun u- zun çınladı. Mikrofon başında orta boylu, saçları itinayla taranmış, iki düğmeli bol koyu renk elbiseli adanı an şaşaladı. Ne Başkanın o ceva- , ne de onu takip eden alkış sesi- ni Eskişond. Fakat Adnan Mende- res, ancak kendisine has umursa- mazlıkla "yutturmaca" oyununa de- vam için bir teşebbüs daha yaptı. Heyhat! Salim Başol, kararnamenin mükemmeliyetinin de sağladığı a— vantajla son derece formda görünü- yordu. Düşük Başbakan örtülü öde- neğin nerelere sarfedildiğini "hayret ve elemle" ancak şimdi müşahede et- tiğini söylemiş, bu konudaki bütün vesikaların saklanılmış bulunduğuna işaret ederek "Zimmetime para geçir- mek isteseydim böyle mi yapardım? Ortada hiç bir delil bırakmaz, hepsini imha ederdim" demişti. Bunun ÜZe- rine Başkan, önündeki masa mikrofo- nunun üzerine eğilmiş ve cevabı pat- latmıştı: "— Böyle olacağını için yaptınız!" ış bu cevap üzerine patlamış- tı. Başol, elbette ki Bayar - Mende- res çetesini fenersiz yakalamış bulu- nan ihtilalden bahsediyordu. Dinleyi— cilerin tezahüratı dindiğinde Mende- res, birincisinden daha talihli netice vermeyen ikinci denemeyi yaptı. İşte, örtülü ödeneğin on senelik sarfına a— it bütün vesikaları muhafaza etmiş- lerdi. Niçin? Düşük efendi, fütursuz, kendi sualine kendi cevap verdi: Hesap vermek için muhafaza bilmediğiniz ettik!" Başkan, müstehzi gülümsedi: "— Hayır! Öyle değil. Vesikaları muhafaza eden siz değilsiniz. Vesika- ları, mutemediniz Ahmet Salih Ko- rur muhafaza etmiş. O da, size hesap vermek için. Eğer emrettiğiniz bir paranın ödenip ödenmediğini sorar- sanız, çıkarıp gösterebilmek maksa- dıyla.. Yoksa, ortada başka bir niyet ok.." Adnan Menderes, perişan, mikro- fonun hemen yanındaki osandalyaya AKİS, 28 KABIM 1960 çökmekten başka bir şey yapamadı. Hadise, bitirdiğimiz haftanın sonla- rında bir gün, Yassıadada başlayan Örtülü Ödenek dâvasının duruşması sırasında cereyan etti. O gün salonu, gene bir baştan ötekine kaplayan din- leyiciler bir boks maçı seyrediyormuş hissine kapıldılar. Boksörlerden biri rakibinden mütemadiyen yumruk yi- yor, her direnişte kendini iplerde ve- ya yerde buluyordu. On yıl içinde Ör- duygusu"na emanet edilmiş olan mil- let parası o şekilde sarf edilmişti ki marifet ortaya çıktıktan sonra bir tek vatandaşın suratına kızarmadan bakabilmek düşük efendi için imkân- sız hal almıştı. Menderes, muhteme- len kaşlarını yolmak maksadıyla sa- YASSTADA DURUŞMALARI İki sanıklı dâva Bitirdiğimiz haftanın sonlarındaki o gün Yassıadanın itibarı pek yerin- deydi. Zaten Ada, fasafiso davalar- dan Görülmemiş Kepazelik dâvaları— na geçilmesiyle birlikte adeta iade-i itibar etmiş ve yeniden büyük bir te- hacümün mihrakı haline gelmişti. Haftanın ortalarındaki "Dört filmli seans" gününde olduğu gibi "Örtülü ödenek günü"nde de bir kafile Dol— mabahçeden geri dönmek zorunda kaldı. Yerler tamamile dolmuştu. Ni- tekim salona girildiğinde gene ku- dinden fazla insan salona dalmış ola- cak ki hususi surette hazırlatılmış tahtalar getirildi, bunlar merdiven basamaklarına yerleştirildi ve üstle Düşük Menderes Sanık tın aldırdığı bir çift ocımbızdan -ele geçen vesikada "Başvekil için iki a— det cımbız- 4.50 lira" denilmekteydi ve Menderes bu vesikanın bulunmuş olmasındaki talihsizliği "iki adet cım- bızı cımbızla arayıp bulmuşlar" diye- rek sızlandı- gelir vergisi taksitlerine kadar her türlü şahsi ve ailevi mas- raflarını bu ödenekten gördürmüş, bundan dolayı en ufak utanma hissi duymamıştı. Bahis konusu cımbızların satın al- dırıldığı tarih de alâka çekti: 25 Ma- yıs 1960. İhtilâlden iki gün önce Ad- nan Menderesin, tıpkı Neron gibi, gü- zellik malzemesiyle meşgul bulundu- gu anlaşılıyordu. İhtimal ki çetenin fenersiz yakalanmış olmasının hakiki sebebi de buydu. sanık mikrofonu önünde ayağa kalk rine adam oturtuldu. Sıralar iğne at- san yere düşmeyecek haldeydi. Sa- nık mahallinde iki osandalya vardı. Buna mukabil, avukatlara ayrılmış bulunan yerlerde üç avukatın oturdu- gu göze çarpıyordu. (o Bunların ikisi Menderesi, biri Koruru temsil ediyor- du. Menderesin avukatlarından biri- nin adı Örtülü Ödenek kararname- sinde de geçiyordu. Bu, eski Hür. P. li Ferruh Ağanın düşük Başbakana meşhur "vedia'larından Talât Asal- dı. Talât Asal, gene kendisi gibi bir düşük müdafii olan Hüsameddin Cin— dorukla birlikte bu ödeneğe el daldır- mış "mutlu azınlık"a dahildi. Menderesin işlerinin o gün iyi git- meyeceği daha salona girdiğinde belli oldu. Sağ yanında, o upuzun boylu 9