Cilt: XIX, Sayı: 334 AKİS HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI 28 KASIM 1960 YASSTADA DURUŞMALARI Kararlar Mukadder âkibet Dört tip salondan içeri girdiklerinde, 0 e Önde, kusur işlerken ele geçmiş okul talebesine benziyen Hasan Polatkan vardı. Her zamanki koyu mavi, iki düğmeli, zayıflamış vücuduna bol ge- len elbisesini giymişti. Arkasından devrinin tipik iş ada- mıörneklerinden üçüydü. Duruşma salonu müdavimi o gazetecilerin "Vi- lileksçi" diye isimlendirdikleri Hüse- yin Altan, Necati Dölay ve "komik-i ada" Ragıp Sipahi heyecanlıya benzi- eline almıştı. cak gibiydi. Uzun boylu Necati Dölay arkadaşlarının en metiniydi. kurtulacağını ümit ümidini kaybetmiş bulunuyordu. Fa- kat celse açıldığında, birinci ihtimalin varit olduğu ortaya çıktı. Mutad veç- hile sırayı kapatan gene Ragıp Sipa- hiydi, Polatkanınbu, patavatsız ve ihtiyatsızişortağı-amaasılpatavat- sız olan İhtiladi, zira düşükleri fe- nersiz, kendilerine marifetlerinin de- illerini imha fırsatını vermeden ya- kalanmıştı gözünde gözlükleri, sırtın- da dağınık kıyafeti, sallana sallana yürüyordu Sanık mahallinezatendört sandalya konmuş ve dinleyiciler -ha- pishane tabiriyle- İlk "nallanacak"la- rın Vinileksçiler olduğunu anlamış- lardı. Sanıklar, artık alıştıkları yerlere oturdular. Dinleyicilere en yakın is- kemle düşük Maliye Bakanına aitti. Geldikleri sırayla Vinileksçiler de ö- teki iskemlelere (o çöktüler. Bilhassa Hüseyin Altanın korkudan tirtir tit- redigi görülüyordu. Pek çok kimse yaman iş adamına baktı ve D.P Türkiyesinde Menderesin her mahal- lede o beş tane olduğunu bildirdiği milyonerlerin ne çeşit tiplerden se- çildiğini keşfe çalıştı. Hesap saati ge- lip çattığında başka her türlü hesabın üstesinden gelen tilki kılıklı Hüseyin Altan pejmürde bir insan müsvedde- lere dönmüştü. Necati Dölay elinde bir takım kâğıtlar tutuyordu. Ragıp Düşük Bayar ve diğerleri Yassıadada Bir devrin hesabını veriyorlar Sipahi ise boynuna kulaklığı geçirdi ve büsbütün gülünç hal aldı. Saat tam 9.30'da evvelâ çakı gibi bir hava yüzbaşısı sert adımlarla (ohakimlere ayrılan plâtforma geldi bir dönüş ya- arak duvar kenarında vaziyet aldı. Başta Başkan Başol, hâkimler ve sav- cılar içeri girdiler. Herkes ayağa kalk tı. Başol celseyi açtığında derin bir sessizlik ortalığı kapladı. Biran, hani sinek uçsa kanadının sesi duyulacak- tı. Sanıkların döt avukatı da, aşağı yukarı müvekkilerininkine eş bir he- yecan içinde hâkimleri süzüyorlardı. Karar okunacaktı Fakat, sanıkların en metini Neca- ti Dölayın söz istediği görüldü. Hal- buki Başkan Başol "Gereği görüşül- ü.." diye kararı açıklamak üzere bulunuyordu. Başkan: — Ne var?" diye sordu: Necati Dölay Divana bir vesika takdim etmek istiyordu. Başkana; "— Ben seyyahatteydim de.." de- di. Salim Başol, istidanın alınması için deniz gediklisine emir verdi, fa- kat söylenmekten de kendini alama- dı: — Seyyahatteyseniz ne olur? " Buradaki işleriniz dönüyordu. n boylu Vinileksçinin istidası rini, olarak söyleyecek bir şeyleri bulunup bulunmadığını sordu. Hayır, Polatka- nın diyecek bir şeyi yoktu. Hüseyin Altan ağlamaklı bir sesle "Yok" de- di. Necati Dölay da bütün söyleye- ceklerini o söylemişti. Ragıp Sipahi mikrofon başına geldi ve başını sal- ladı. Başol sordu: "— Ne? Var mı?" da yoktu. Başol arkadaşla rıyla kısa bir istişarede bulundu. N cati Dölay yeni bir vesika vermiş bu- amlı göre bunun, hazırlanmış kararı değiştirecek mahiyette görü- lüp görülmediğinin tesbiti gerekiyor- du. İstişareden sonra Başol "Gereği görüşüldü" dedi. Sanıklar ve avukat- ları ayağa kalktılar. Başkanın dosya- yı Anayasayı ihlâlle ilgili I numaralı dosyaya bağlayacağı biliniyordu. Zi- AKİS, 28 KASIM 1960