DÜNYADA OLUP BİTENLER re ile İtalya arasındaki münasebet- ler İkinci Dünya Savaşından bu yana fazla samimi olmamış, normal ticari ve diplomatik bağlılık çerçevesini aş- mamıştı. Fakat İngiltere, Avrupa- nın bugünkü durumunda İtalyaya büyük bir önem vermeğe başlıyordu. General De Gaulle'ün, Avrupanın bir- leşmesi konusundaki görüşleri İngil- tere kadar İtalyayı da endişelendir- mişti, Bu endişeler elbette ki Roma görüşmeleri sırasında ortaya dökülü- yordu. Sonra italya ile İngiltere ara- sında gittikçe sıkılaşan ticari bağlar iki devlet temsilcilerinin "altılar-ye- diler" meselesini de gözden geçir- melerini gerektirmişti, İngiliz idare- cilerine göre, Müşterek Pazarın ku- rulup işlemesi bu bağların gevşeme- sine yol açmamalıydı. İtalyan ve İngiliz devlet adamla- rı, diğer yandan, Avrupanın durumuy la beraber Afrikadaki müşterek (o bir mesele üzerine de eğilmişlerdi. Bu, Somali'nin durumuydu. Bilindiği gibi İtalyan ve İngiliz Somalileri kazanmışlardı. pılacak iktisadi beraberce kararlaştırmak gerekiyordu. Gelen haberlerden bu konuda kolayca fikir birliğine varıldığı anlaşılıyordu. Nihayet, iki devletin idarecileri milletlerarası durumu da incelemiş- lerdi, önümüzdeki günlerin yeni olay- lara gebe olduğu şüphesizdi. Dr. Ade- nauer 4 Aralıkta Fransaya gidecek, Pariste yapılacak olan altı devlet hükümet başkanları toplantısına ka- tıldıktan sonra 12 Aralıkta İngiltere ye geçecekti. Ocak ayında ise, A.B.D. nin yeni Başkanı işe başlıyor, bunu bir zirve konferansının takip etmesi bekleniyordu. Kongo Kavga devam ediyor Bu haftanın içinde New York'tan gelen haberlerden Birleşmiş Mil- letler Genel Kurulunun, Kongoyu bu teşkilatta Kasavubu'nun temsil etme- sine karar verdiğini oöğrenenler, ilk bakışta, Afrikanın göbeğinde uzun zamandır sürüp giden kuvvet dene- mesinin nihayet sona erdiğini sandı- lar, öyle ya, bu, Lumumba ile Ka- savubu-Mobutu ikilisi arasındaki de- nemede Birleşmiş Milletlerin de Kon- goda bugün idareyi elinde tutan iki- liden yana çıkması demek değil miy- di? Böyle olunca, Lumumba içte ar- tk bir kenara çekilip oturmaktan başka çare kalmıyordu. İlk bakışta çok yerinde görünen bu düşünce tarzı meselelerin biraz derinine inilince bütün değerini kay- bediveriyordu. Gerçekten, uzun çekiş- meler sonunda ve ancak, bazı Asya, 30 Afrika devletlerinin Lumumba'nın sa fından Kasavubu'nun tarafına kay- masıyla alınan bu kararın, Kongo Devlet Başkanı için lehte bir puvan olduğuna şüphe yoktu ama karar, Başkanın Kongo içindeki durumunu kuvvetlendirmekten hala çok uzaktı. AKİS'in şimdiye kadar da defalarca belirttiği gibi, Kongonun bütün ta- lihsizliği şuradan geliyordu: o Hiçbir Kongolu lider, yabancı bir kuvvetin yardımı olmadan Kongoda tek başı- na duruma hakim olamıyordu. Kasa- vubu'nun güvenebileceği başlıca iki yabancı kuvvet vardı. Bunların birin- cisi Birleşmiş Milletlerdi. Ancak, bu teşkilat Kasavubuyu nereye kadar tutacaktı? Verdiği son karara rağ- men, bu sorunun cevabı hala kesin olarak bilinemiyordu. Evet, bazı As- ya-Afrika (devletleri, oKasavubu'nun Kongonun meşru Devlet Başkanı ol- duğunu göz önünde tutarak oylarını lehinde kullanmışlardı ama, Kasavubu yarın Lumumba ile yeni- den açık bir kuvvet denemesine gire- cek olursa ayna şekilde davranacak- larını kim temin edebilirdi? Diğer yandan son günlerde Bir- leşmiş Milletler Sekreterliğinin o dav- ranışında da büyük değişmeler (o ol- muştu. Başlangıçta tarafsız kalmak- la Kasavubu'nun emellerine (o büyük ölçüde hizmet eden Bay"H”", Asya- Afrika devletleri ile komünist blokun bu yüzden şiddetli tenkitlerine uğra- dıktan sonra, ister istemez daha dik- katli davranmak gereğini duyuyor- Kasavubu o artık du. Bu bakımdan Conrad Adenauer Bay "H" un yardımına da bel bağ- lıyamazdı. Birleşmiş oMilletlerin desteği bu şekilde tehlikeye düştüğüne göre, Kasavubu için ortada ikinci destek, Batılı devletlerin yardımı kalıyordu. Fakat dikkatli bir göz bunun da o kadar güvenilecek bir destek oOlma- dığını kolayca farkedebilirdi. e Evet, Batılı devletlerin Kongoda Kasavu- buyu Lumumba'ya tercih ettiklerine şüphe yoktu ama, onlar bu amaca doğrudan doğruya müdahale şeklinde değil, Birleşmiş (o Milletler kanalıyla ulaşmak istiyorlardı. Zira Kongonun iç işlerine doğrudan doğruya karış- mak, Batılı devletler için bütün As- ya-Afrika dünyasını kaybetmek ode- mek olurdu. Ancak, Batılı devletlerin Birleşmiş Milletlere bu konuda iste- dikleri gibi söz geçiremedikleri o aşi- kar olduğuna ve doğrudan doğruya müdahaleden kaçındıkları da bilindi- ğine göre, Kasavubu bu desteğe de fazla güvenemezdi. Kasavubu'nun bu durumuna kar- şılık, iş başından uzaklaştırılmış da olsa Lumumba'nın daha sağlam bazı desteklere dayandığına şüphe yoktu. Bir kere bunların başında, Mobutu tarafından dağıtılan Kongo Parla- mentosu geliyordu. Şimdi ortada Ool- mamakla beraber bu Parlamento Kongo politikasında hala önemli bir yer tutuyor, yalnız sözü ile bile Lu- mumba'nın en kuwvetli desteğini teş- kil ediyordu. Lumumba'nın ikinci i devletleriydi. ayrılıklarına düşseler bile Lumumba'nın meşruiyeti konusunda hemen birleşiveriyorlardı. o Kasavubu eğer Kongo içindeki durumunu kuv- vetlendirmek istiyorsa herşeyden ön- ce bu devletlerin desteğini kazanmak zorundaydı. Halbuki bu hafta içinde gelen ha- berler Mobutu-Kasavubu ikilisinin bundan çok uzakta olduğunu açıkça gösteriyordu. Genel Kurulun kararı Gana ile Gine'yi çok kızdırmış ve bu kızgınlık Mobutu'nun şiddetli Otutu- ma ile -Mobutu Ganalı diplomatları Kongodan uzaklaştırmak için kuvvet kullanmaktan kaçınmamıştı- birle- şince, 15 üyeli "Asya-Afrika (oUzlaş- tırma Komisyonu"nun Kongoya git- mesi tehlikeye düşmüştü. Uzlaştırma Komisyonu o(Kongoya o gidemeyince Kongolu liderlerin aynı masa etra- fında oturup anlaşmaları güçleşecek, Kongonun karışık durumuna bir hal çaresi bulmak fırsatı bu yüzden el- den kaçırılmış olacaktı. Halbuki, Kongo durumunu düzelt- mek için tek çarenin böyle bir anlaş- maya varmak olduğu artık o herkes tarafından anlaşılan bir gerçekti. AKİS, 28 KASIM 1960