28 Kasım 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

28 Kasım 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSİKİ Konserler Olevsky resitali Oystrah ve Heifetz'den sonra sırada Julian Olevsky'nin o geldiğini nl liyen tenkidciler vardır. Böyle düşü- nenlerin ne demek istedikleri seçen hafta cuma akşamı Saray Sinemasın- daki resitalde iyice anlaşıldı. Keman deyince akla gelen yıldız adlarının a- rasında son yıllarda kendine bir yer sağlıyacak şöhreti yavaş yavaş ka- zanmağa başlıyan Amerikalı keman- cı Julian Olevsky'nin bu yere çoktan hak kazanmış olduğu görüldü. Beethoven'in, konseri açan Op. 12 Re majör sonatının ilk (o ölçülerinde Olevsky'nin usta bir teknikçi ve ol- gun bir yorumcu olduğu görülüyordu. Eğilimi, gösterişe doğru değil, musi- kinin daha derin değerlerine doğruy- du. Hafif yayı, yumuşak bir keman tınısı sağlıyor, cümle biçişi dramatik ifadeden çok lirik anlayışa uyuyor- du. Saray Sineması resitallerinin se- viyesiz programları içinde olağanüs- tü seçkinliğiyle sivrilen ve bu konser- lerin dinleyicilerine ciddi bir resita- le eser seçiminin ve o sıralanmasının nasıl yapılması gerektiğini de bildi- ren programında Olevsky, Beetho- ven'den sonra, yirminci yüzyılın ke- man edebiyatına kazandırdığı belki en önemli eser olan Bartok solo so- nata geçti. Bartok, 1945 yılında Ye- hudi oMenuhin için yazdığı -ve ta- mamlıyabildiği son eser olan- bu so- natta Bach'ın solo sonatlarını anmış, özellikle ilk iki bölümde Bach'ın kul- landığı biçimlere (o başvurmuş, "cha- conne" biçimini ve "fuga" yazısını denemişti. Türkiyede ilk defa olarak çalınan bu sonatın Olevsky çapında bir kemancı tarafından sunulması, İstanbullu dinleyiciler için bir mut- luluk (o sayılmalıydı. Programın ikinci oyansında O- levsky, Bach'm keman ve klavye için Mi Minör Sonatmda, bu besteciyi üs- lubunda çalmanın duygusuzlukla so- nuçlanmıyacağını, fakat ulaştırıla- cak duygunun da romantismle bir alakası (oOolamıyacağım isbat etti. Bach'ı, programdaki en önemli eser takip edecek, İstanbulda ilk defa -ve Türkiyede ikinci defa- çağdaş Viya- na okulunun üç büyük temsilcisinden biri olan Anton Weber'in musikisi çalınacaktı. Fakat ne hikmettir ki konserin ikinci yarısı başlamadan önce programda değişiklik Weber'in yerine Bloch'un Nigun' çalınacağı bildirilmişti, Bloch'a sıra 34 geldiğinde Oo değişiklik (o protestolarla karşılandı. Salondaki ileri musiki ta- raftarları "Webern!.. Webem!.." diye bağırmağa başladılar. Bunun üzeri- ne Bloch atıldı, Webern yeniden prog- rama girdi ve Julian Olevsky, bütün konser boyunca piyanolu eserlerde başarılı icralar çıkaran Wolfgang Rose ile birlikte Anton Weber'in bundan elli yıl kadar önce besteledi- 8i, fakat geçen hafta yazılmış gibi ileri, diri Ve "yeni" bir eser olan "Ke- man ve Piyano için Dört Parça"nın örnek gösterilecek icralarından birini Konser (o Schubert'in sonati Böylece İstanbullu kon- ser devamlıları, Oystrah, Ricci ve Bezrodni'den beri, en doyurucu ke- man konserini dinlemiş oldular. çıkardı. ile kapandı. Lübnanlı kemancı İstanbul geçen hafta iyi bir kemancı daha dinledi. Gerçi, Şehir Orkest- rasının pazar sabahı konserine misa- fir solist (oOolarak katılan o Varujan Kocyan'ı keman çalma sanatının bü- yük ustalarıyla, bu ara bir Olevsky ile kıyaslamak şimdilik yersiz düşer- di. Fakat Lübnanlı Kocyan'ın, bütün dünyada, iyi kemancılar arasında a- dının geçmemesi için görünürde bir sebep yoktu. Doğru entonasyon, serin ve pü- TÜZSÜZ bir tını, çevik bir yay ve par- maklar, açık seçik bir cümleleme, Va rujan Kocyan'ın başlıca vasıflarıydı. Belirli kusuru ise, o aceleciliği, musi- kinin tadına varmadan çalışıydı. Koc- yan'ın bu eksikliğinin sahne tecrübe- sizliğinden ileri geldiği ve kolayca giderilebileceği tahmin edilirdi. Çün- kü Lübnanlı kemancı, teknik yetki- si yanında, çaldığı musikinin yapısına ve anlamına doğru da yönelmiş ol- duğunu, bu bakımdan gösterişle ilgili değerlere aldırmadığını sezdiriyordu. Herhalde Kocyan, Beethoven'in ke- man konsertosunun, konser sahnele- rimizde dinlediğimiz en doyurucu ic- ralarından birini sunmuş oldu. Cemal Reşit Rey idaresindeki or- kestra, programın geri kalan bölüm- lerinde, ve"Mutlu Yolculuk" uvertürünü, ethoven'in Sekizinci (o Senfonisini ve Sibelius'un "Finlandia"sını dinletti. Caz Glenn Millerin gölgesinde Glenn Miller'in İkinci Dünya Sava- şı sırasında kurmuş olduğu Ame- rikan Hava Kuwetleri (Orkestrası bugün "The Ambassadors - Elçiler" adı altında ve ünlü dans orkestrası şefinin ismine sığınmış birçok toplu- luktan biri olarak çalışmaya devam ediyor. Topluluğun ogeçen hafta İs- tanbulda Şan Sinemasında verdiği konserin başarısı öylesine düşüktü ki, orkestranın adının "Elçiler" yerine "Konsolosluk Kavasları" olması daha uygun düşerdi. Türk caz dinleyicileri "canlı" ola- rak iyi caz musikisinden yoksundur- lar, Ne var ki, ikinci sınıf bir senfoni orkestrası disipliniyle hazır düzenle- leri cansızca, Ooduygusuzca çalan, orta malı olmuş birtakım basmakalıp cümleleri ardarda dizmekten başka bir iş yapmıyan çalgıcıları solist diye dinleten, alkışlar gitgide azaldığında en bayağı varyete numaralarına baş- vuran bir vodvil orkestrasını da, çal- dıkları şeyler caza benziyor diye, ba- ğırlarına basmak niyetinde de değil- dirler. ei sözü olan bir bestecisi bi doğrudan doğruya ni çalmak yoluyla tekrarlamayı ken- dilerini daha büyük tehlikelerden kurtaracak bir yol sayan "Elçiler", Count Basie'ye, Stan Kenton'a, Billy May'e ve çoğunlukla Glenn Miller'e saygılarını sunmaktan başka kayda değer hiçbir şey yapmadılar. Halkın ilgisi gitgide sönmeğe başlayınca da hasır şapkalı üç adam sahne önüne çıkıp "eski günleri" anmak bahane- siyle soytarılık yaptılar, o da olmadı, davul solosunun bir can kurtaran o- lacağı sanıldı, fakat sökmedi. Bir a- ra, dört kişinin tek bir vibrafon üs- tünde çalması gibi bir, sözde cambaz- lık gösterisine ( girişildi ve bu tatsız caz konseri böylece sürüp gitti. Salon doluydu ve konseri tertiple- yen Türk - Amerikan Üniversiteliler Derneği Kadın Kolu, "Yardım" ama- cıyla bütçeye bir hayli para sağlamış oldu. Fakat, asıl yardım görmesi ge- reken caz zevkinin bu konserden ne kazandığı çok şüpheli kaldı. AKİS 28 KASIM1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: