DÜNYADA OLUP BİTENLER Fransa V. Cumhuriyetin dertleri (Geçen hafta dünyada başı en çok dertte olan insanlardan biri de, hiç şüphesiz, V. Cumhuriyet Fran- sasının Devlet Başkanı De Gaulle'- dü. Bilindiği gribi Fransada IV. Cum- huriyet Cezayir omeselesi yüzünden şın getirilmişti. (Halbuki iki yılı gayretlere rağmen De Gaulle de bu meseleyi halletmekte güçlük (o çeki- yordu. Cezayir meselesinde De Gaulle'e güçlüğü çıkaranlar yalnız bağım- sızlık isteyen Cezayir (milliyetçileri değildi. Cezayirin Fransız kalmasını isteyen aşırı Fransız sağcıları bir bakıma Cezayir (o milliyetçilerinden daha da çetin ceviz sayılabilirlerdi. Öteyandan solcular da generalin bu konudaki başarısızlıklarından fayda- lanarak De Gaulle idaresine karşı yaylım ateş açmışlardı. Geçen hafta yaptığı televizyon konuşmasında De Gaulle, bilhassa Fransanın, içindeki muhaliflerine gözdağı vermeğe çalı- şıyordu. Eğer bu aşırı sağcı ve sol- cular gürültüyü kesip hükümeti des- teklemezlerse, Cezayir omeselesini kesin olarak halletmek için De Gaul- le, Anayasanın kendisine (verdiği yetkiye dayanarak Parlâmentoyu dağıtacak, hatta, gene Anayasadan' aldığı yetkiye dayanarak bir refe- randuma kadar gidecekti. Mecliste- ki sağcı ve solca milletvekilleri ken- dinden yana olmasalar bile De Gaul- le, Fransız halkının hâlâ kendisini desteklediğini söylüyordu. Ancak, bu konuşmadan sonra ce- reyan eden bir olay, Parlâmentonun bu tehditten pek korkmadığını gös- terdi. Fransanın ayrı bir atom kuv- vetine sahip olması hakkındaki bir hükümet teklifi, Cumhuriyet Se- natosunda (oreddediliverdi. Gerçi bu kanun bir kere Millet Meclisinden geçmişti ve Senatonun reddi kanunun çıkmasına engel olamıyacaktı ama bunun, De Gaulle'ün prestijine (o vu- rulan bir darbe olduğuna şüphe yok- tu. Zira bütün siyasi müşahitler, se- natörlerin bu teklifi reddetmekle a- tom kuvveti (meselesinden çok, De Gaulle'ün Cezayir politikasını tas- vip etmediklerini göstermek istedik- lerini iteri sürüyorlardı. Durum Fransada bu şekilde geli- şirken Cezayirdeki Fransızlar da De Gaulle'ün karşısına dikilmekte ge- AKİS, 18 KASIM 1960 General De Gaulle İşler karıştı cikmediler. Bunlar, Generalin son televizyon (okonuşmasında Cezayirli- lere kendi mukadderatlarım (tâyin hakkım tanıyacağını bir kere daha teyid etmesini protesto ediyorlardı. Cezayirdekl Fransızlara göre Ceza- yir Fransızdı ve Fransız kalacaktı. işin acı tarafı konuşma, Cezayir milliyetçilerini de memnun etmemiş- ti. Evet, De Gaulle Cezayir halkına kendi mukadderatlarını tayin hakkı- nı tanıyordu ama, bir referandumun yapılmasını ateş kesilmesine obağlı- yordu. Ateşin kesilmesi ise Cezayir 'milliyetçilerinin teslim olmasından başka birşey değildi. Son Melun gö- rüşmeleri De Gaulle'ün böyle düşün- düğünü açıkça ortaya koymuştu. Bu bakımdan, Cezayir milliyetçileri, Ge- neralin konuşmasından sonra Fran- sa ile yeni bir müzakereye girişmek- tense meseleyi Birleşmiş Milletlerde bir hâl yoluna bağlamak yolundaki gayretlerine devam etmeyi (uygun görüyorlardı. Bu haftama başında bir demeç veren Ferhat Abbasa gö- re, Cezayir meselesinin tek hal çâ- resi, Cezayirde Birleşmiş Milletler nezaretinde bir referandum yapmak olacaktı. Kongo Bitmeyen kavga irleşmiş Milletler Genel Kurulun- daki Sovyet temsilcilerinin, Baş- bakanları Krutçefin verdiği örneğe uygun olarak önlerindeki masayı yumrukladıkları çok görülmüştü a- kadar, konuşurken vurulur- du. Afrikanın yeni doğmuş genç dev- letlerini kazanmağa büyük bir önem veren Sovyet temsilcileri geçen haf- taya kadar hiçbir siyahın sözünü kesmemişlerdi. Halbuki geçen hafta bu kaideye uygun hareket etmediler ve kürsüde bir siyah konuşurken yumruklarım sık sık önlerindeki masaya indirdiler. Sovyet yumruklarıyla sözü kesi- len bu siyah adam Kongonun meş- hur Devlet Başkam Kasavubu'dan başkası değildi. Kasavubu Birleşmiş Milletlere, Kongonun gerçek temsil- çisinin halâ birçok Asya-Afrika dev- letinin ileri sürdüğü gibi Lumumba değil, kendisi olduğunu anlatmağa gelmişti. Bunu (yalnız önümüzdeki günlerde Kongoya gitmeğe hazırla- nan 15 Asya-Afrika devletinin tem- silcilerinden kurulu uzlaştırma he- yeti değil, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Kon- godaki yardımcısı Hintli Rajeshwar Dayal de böylece bilmeliydi. Zira Dayal, geçen haftanın başında Bir- leşmiş Milletlere yolladığı bir ra- porda Kongoya tekrar sızmağa baş- lıyan Belçikalılarla beraber Kasa- vubu'ya bağlı Mobutu idaresine de çatıyor, Mobutu'yu iktidarı hukuka aykırı olarak elinde tutmakla, Mobu- tu kuvvetlerini de düzem bozmakla suçlandırıyordu. Dayal'e göre Kon- go durumunu düzeltmek için tek çı- kar yol, Mobutu taraf ından dağıtı- lan Kongo Parlâmentosunu toplan- tıya çağırmaktı. Parlamentonun iktidarı tekrar Lumumba'ya vereceğini sandıklan için Asya-Afrika devletlerinin ço- ğunluğu da Dayal gibi düşünüyorlar- dı. Bu bakımdan Dayal'in raporunu memnunlukla (o karşılamışlardı. Bu rapordan hoşlanmayanlar, derdini anlatmak için New York'a kadar gi- den Kasavubu ile Batılı devletler ol- muştu. Bilhassa ABD. umulduğun- dan da sert bir tepki göstermiş ve Amerikan Dışişleri Bakanlığı rapor- da yazılanların gerçeğe aykırı ol- duğunu, böyle konuşmakla Dayal'in Birleşmiş (Milletlerin tarafsızlığını bozduğunu ileri sürmüştü, 31