YURTTA OLUP BİTENLER Köseoğlunun dairesi Muvakkat istirahathane maddedeki bir daha üniversitelere alınmamak' kaydı kaldırılabilir." Gazeteciler harıl harıl not almak- tan fırsat bulabilirlerse hayretle bir- birlerinin gözlerine (o bakıyorlar, bir- şeyler seziyorlar, ancak mahiyetini kavrıyamıyorlardı. Muhabirler, Ula- yın "en kısa zaman'"ının uzunluğu- nun, ancak yedi - sekiz saatten iba- ret olduğunu ertesi gün idrâk ede- bildiler. Enselerini kaşıyarak, "Me- ger Paşa bize şifre anahtarını dün- den vermiş" diye mırıldandılar ve U- dar bulunduğunda ittifak eylediler. Yeşilköy Hava Alanında bekle- mekte olan özel askeri uçak ta, öğre- nilemiyen bir sebepten, 180 dakika geç, saat 18.30 da Ankaraya müte- veccihen yola çıkmak üzere iki per- vanesini çalıştırdı. Ulay parti arıyor layın gazetecilerle sohbeti, mahi- U yeti bambaşka bir konudan dola- yı da hayli mühimdi. Ulaştırma Ba- kanına göre, kendisi İstanbula güzel bir parti aramağa gelmişti. Peri ğinin sonu yaklaşmıştı. C.H.P zeldi, gövdesi kalındı, ağacı el Fakat kaldıramamaktan o korkuyor- du. Belki C.H.P. kadrosu içindekiler de kendini istemezlerdi. o Memleket menfaatlerini güden yeni bir siyasi teşekkül görürse cazibesine kapıla- bilirdi. Zaten bir Üçüncü milletin ihtiyacı vardı. Muayyen bir zümreyi temsil eden siyasi teşekkül- 16 ler tutunamazdı. C.H.P. ile kombi- ne ve muvazi olarak çalışabilecek bir Üçüncü Partinin İstanbulda mevcu- diyetini duymuştu, aramağa gelmiş- ti. Bir parti seçerse, M.B.K. ndeki görevini sona erdiriverecekti. Sohbe- tinin sonlarına doğru Ulay, ilk defa yüzünü buruşturmuş, keyifsiz bir üs- lüpla, "Zaten şu iş bitse de normal şekle avdet etsek, iyi olur" şeklinde konuştu. Ulay ve arkadaşları, İ.Ü.T.B. nin çayından sonra Beşinci Tiyatro Fes- tivali dolayısıyla Türkiye Talebe Federasyonunun Beyoğlu (o Olgunlaş- ma Enstitüsü galerisinde açtığı ser- giye gitmeği kararlaştırdılar. Ulay, gene alkışlar arasında Küçük, Atak- lı ve Gürsoytrak ile Lokalden ayrılır- ken talebi üzerine Rektörün 00.039 kırmızı plakalı altı mavi, üstü bej renkli Chevrolet otomobiline bindi. M.B.K. eski üyesi somurtkan Baykal ise, gene Emniyet Müdüründen ay- rılmamağı tercih etmişti. Muteber misafirleri dağılınca da maksatları- na ulaşan gençler, danslarına deva- ma koyuldular. İkinci kopye âdiseleri merak o edenlere ikinci kopye, o gece gene İstanbulda ve- rildi. Tepebaşındaki salaş Dram Ti- yatrosunda, İtalyan kompozitörü Me notti'nin modern Konsolos operasının galası vardı. Geçici olarak İstanbul Operası vazifesi gören ahşap Dram Tiyatrosunun Şeref Locasını, askeri Vali ve Belediye Başkanı iki yıldızlı General Refik Tulga işgal ediyordu. Yanında zarif, güzel ve kültürlü eşi, hanımlı erkekli ahbapları vardı. Gün- lerden Ocumartesiydi. (o Erkeklerden bâzıları smokin giymişlerdi. Hanım- lar ise istisnasız, kuvaför miğferin- den yeni kurtulmuş saçlarının altına şık gece elbiseleri geçirmişlerdi. Sa- at tam 21 de, ışıklar söndü, emektar Dram Tiyatrosu koyu bir sessizliğe gömüldü. Perde AçılnıŞ ve Üç perde- lik temsil başlam Birinci Edeni pa doğru, Dram Tiyatrosu Müdürlüğünün 44 21 57 numaralı telefonu çaldı ve heye-. canlı bir erkek sesi, Tulga ile acele olarak görüşmek istediğini belirtti. Dram Tiyatrosunun bir memuru, Şe- ref Locasına gitti, ayaklarının ucun- da yaklaşarak usulcacık Tulgaya ha- beri iletti. Tulga, telefonda kısa bir görüşme yaptıktan sonra Şeref Lo- casına süratle döndü, eşinden ve mi- safirlerinden müsaade aldıktan son- ra İstanbul Belediyesine ait Dram Tiyatrosundan ayrıldı. e Böylece, 27 Mayıstan sonra başkent Ankarada infilak ettirilen en şiddetli H bom- basından iki milyonluk ( İstanbulda ihtimal ilk defa Tulga, o da cumar- tesi saat 22 civarında Tesmen haber- dar oldu Birinci perde kapanıp ta ışıklar yanınca, birçok mütecessis çehre dö- nüp gayri ihtiyari Şeref Locasına baktı fakat, Tulgayı göremedi. ve misafirleri hâlâ oradaydı, kendi- si kayıplara karışmıştı. Tabii olup bitenlerden herkes bihaberdi ve Tul- ganın canım temsili yarıda bırakıp 00.001 plâka sayılı siyah Buick'iyle Tepebaşından aşağı Galata Köprüsü- ne doğru uçarcasına yol almasının, o zaman için pek merakı gıdıklıyan ciheti yoktu. Aftan sonra B' haftanın başından itibaren me- rak konusu, af hâdisesinden zZi- Dündar Taşer ve Muzaffer Özdağ B.M.M. Önünde Tehlikeli teşebbüsler ve neticesi AKİS, 18 KASIM 1996