YASSIADA DURUŞMALARI Dâvalar Hızlı tempo u haftanın başında, Yassıada du- B ruşmalarıyla alâkalı olarak yeni ve esaslı bir kararın arifesinde bulu- Duruşmaların bitip tü- kenmesine imkân olmadığını görüp te bir çare arayanlar, daha ilk adım- da Geçici Anayasanın bir maddesiy- le karşılaştılar. Geçici Anayasanın altıncı maddesinde "Sakıt Reisicum- hur ile Başvekil ve Vekilleri ve eski iktidar mebuslarını ve bunların suç- larına iştirak edenleri yargılamak üzere D Yüksek e ivanı ku- rulur" denmektedir. Bu, yüzlerle suç işlemiş a al. Başvekil, Ve- killeri ve mebuslarına alt bütün dos- yaların Yüksek Adalet Divanma gön- derilmesini gerektirmektedir. Nite- kim bu yüzdendir ki meşhur "Bebek Dâvası "nda Menderesin avukatları Yüksek Adalet Divanında böyle bir dâvanın görülemeyeceğini belirttik- lerinde Divan, altıncı madde karsı- sında itirazı reddetmiş ve kolları sı- vamıştır. Madde değiştirilmedikçe Yassında faslına son verilemeyeceği derhal anlaşıldı. O zaman, bilhassa eczacılardan omüteşekkil bir heyet alınacak tedbiri formüle etmek için çalışmaya koyuldu. ünülen çare, suçlar arasında anım vazifelendirmek, geri kalanlara ait dosyaları küç ük mahkemelere sev- ketmektir. Öyle anlaşılıyor ki siyasi suç mahiyeti taşıyan marifetler Yas- sıada erinin önüne çıkarıla- cak, en büyük rakamı teşkil eden yolsuzluk dosyaları ya mevcut mah- kemelerde, ya da kurulacak yeni mahkemelerde ele alınacaktır. Zaten Yassıadada düşüklerin fütursuz ve pervasız gayrıkanuni tasarrufları, yaptıklı arı vurgunlar, aldıkları ko- misyon ve rüşvetler mükemmel ör- neklerle umumi efkârın gözleri önü- ne serilmiş bulunduğundan işin o ta- rafı daha fazla uzatılmayacak iğ oda meselelerin üzerine eğilinece Bu hafta Ankarada çalışmalara başlayan ve Sulhi Dönmezer, Faruk Erem gibi cezacıların yer aldığı he- yet Yassıadada İstanbul ve Ankara Üniversitesi hâdiseleri, Topkapı, U- şak hâdiseleri nevinden “devletin iş- tirakiyle suikast teşebbüsleri" gibi meseleleri i ön plâna geçirmek niyetin- Anayasanın ihlâli dâ- vası bunların başında yemeni Yüksek Adalet Divanının sonuçlandır makla vazifelendirildiği suçlar tahdit 22 Sulhi Dönmezer “Elimizi çabuk tutalım" oludur olunmaz dosya adedinde der- hal ve inanılmaz bir düşüş olacak, Divanın çalışmaları son derece ko. laylaşacaktır. Yolsuzluk oduruşmala rının Yassıadada dinleyicileri bile sıkmaya başlaması ve teknik tefer- ruat içinde boğulması kararın bir an evvel alınmasını gerekli kılmaktadır. Eğer mesele, düşüklerin şahsi men- faat sağlama bakımından ne derece düşük olduklarım göstermekse bu husus çoktan meydana çıkmış ve Kö- pek dâvasından Vinilekse, Ipar dâ- vasından yolluğuna çeşitli lynn en mükemmel örnekleri teşkil etmiştir. Buna mu- kabil, esaslı dâvalardan hiç birinin henüz ele alınm; bulunması umu- mi efkârı duruşmalara karşı kayıtsız hale sokmaktadır ki, bunun bir teh- like teşkil ettiğinde zerrece şüphe yoktur. Yolsuzluklar İpar Yolsuzluk Ortaklığı haftanın başlarında bir gün, B: Yassıadadaki (o jimnastikhaneden bozma duruşma salonuna şöyle bir bakanların gözleri, doğrusu isteni- lirse Başkan Başoldan ziyade Milli- yet gazetesinin tatlı sosyete yazarı Leylâ Erduranı aradı. Zira onun sü- tunlarının arı, tahta sıra- ların üzerine serpilmişlerdi. Muazzez uzafler Menteş, Ulviye e Akbay, İnci Şahin- el Mehire Sertel hep ora- ll Zehra Bilire kadar.. Ihti- mal, gazetelerin duruşma takip eden muhabirlerinden çok sosyete yazar- larının tanıdıkları dana bir çok kim- se haftanın başlarındaki o gün Yas- sıadadaydılar ama, kendilerini kala- balık arasından bulup çıkarmak ko- lay olmadı. Dinleyiciler içinde boya-. sız çehresi ve üzgün hatlarıyla Ba- yan Berk -Medeni Berkin eşi- sosye- te hanımlarından ekserisiyle bir. te- zat teşkil ediyordu. gün, "İpar Dâvası" görülüyordu. Yassıadanın ocümbüşlü bir gün yaşayacağı, daha sabahleyin Dolma- rıhi da anlaşıldı. O gün belki de her zamankinden fazla Sa susi araba Taksim veya Maçka is- tikametinden kıvrılıp askerlerin bek- ledikleri Deniz Müzesi Önüne geldi. Deniz Müzesi içinde kadın dinleyici- leri arayan kadın vazifelilere gelin- ce, onlardan bir tanesi, N bitirmiş YARRA BENEK gülerek — Bugün burnum İlinin etti. Meğer ne kokular, ne kokular var- miş.." diyordu” , Halbuki sosyete hanımları en ba- sit kıyafetlerini giyinmişler, en ha- fif makiyajlarını yapmışlar, en basit ame el Milyonerler ünyasını üzesinin kadın va- sielleri kendi âlemlerinde görseler- di, hiç şüphesiz hayretten ağızlarını bir nl mer ig m ziyade heyecanı genç iç İparla düşük Zorlu kapıda be- lirdiğinde çektiler ve bütün duruşma ba onları inceden inceye tetkik ettiler. Menderes bile onlar kadar alâka görmedi. Yalnız hanımlardan bir tanesinin, daha ziyade Hayreddin Erkmeni süzdüğü dikkati çekiyordu. Genç İpar hakkındaki kanaat, mem- nunluk verici oldu. Bozulmamıştı. Ama bir zamanların "Le beau Fa- tin — Güzel Fatin"inin aldığı şekil, doğrusu ekseriyetini orta yaşlıların teşkil ettiği bu sosyete hi arının acıklı acıklı iç çekmelerine yol açtı. Her halde, eski günleri hatırlamış- lardı.. Yedi adam gün dokuz buçuğa yaklaşmakta olduğu bir sırada, duruşma mü- AKİS ,18 KASIM 1960