YURTTA OLUP BİTENLER haftanın başlarında hâlâ devam edi- yordu. İnönü Genel Sekreterini plâja götürdü. Aksal, bir ameliyat geçir- miş bulunduğundan denize giremi- yordu. Ama Genel Başkanın çivileme- lerini hayranlıkla seyretti, Cumarte- raya da ein e bir süre kaldı- Kurutluoğluyla eşinin dâvetlileri olarak Büyükadaya geçti- ler. Bunlar, iki C.H.P. lideri için din- lenme vesilesi oluyordu. Yoksa ada- daki günlerin büyük kısmı çalışmak- la geçiyordu. Genel Başkan ve Genel Sekreteri memleketin durumunu, Milli Birlik İdaresinin tutumunu, umi mese- leleri birbir gözden geçirdikten son- ra pazar günkü gazetelerde çıkan Gürselin basın toplantısına ait haber- kanının sözlerini incelediler. İkinci Cumhuriyetin 29 Ekim 1961 de ku- rulmuş olacağı (o yolundak! taahhüt u, NO letti. İyi olan taraf böyle bir açıkla- manın yapılmış bulunması ve bazı tereddütlerin dağıtılmasıydı. Buna mukabil Gürselin bazı kelimelerinin ve tâbirlerinin hiç kullanılmamış bu- lunması ihtiyatlı İnönüyü ve Aksalı daha memnun bırakacaktı. Bunu partileri bakımından değil. milf menfaatleri göz önünde tutarak dil- şünüyvorlardı Ama Heybeli görüşmelerinin sik- let merkezini, C.H.P. ile alâkalı me- seleler teşkil etti. “Seçim eli Yeki partinin, 27 Mayıs hareketini takiben yeni bir kisve altında ve daha mühimi şartlara tamamile uy- gun bir r'nla ortaya çıkmasının ge- rekli olduğu hususunda tam bir itti- olmak hevesi le değildi. Doktrin partilerinin artık sâdece eski kitap- larda -bir de bizim salon aydınları- mızın ağzında- kaldığı bir devirde el- bet herkes Mersine giderken C.H.P. tersine gitmeyecekti. Ama mühim memleket meselelerinde C.H.P. nin gö rü olduğu hususu artık açık şekilde ortaya konulmalıydı. C.HP. seçim propagandasını öyle bir plat- form üzerinde yapacaktı. Bundan ev- velki seçimlerde hürriyet vaad et- mek hapsedilmiş gazetecilerin ıstı- rTaplarını dile getirmek, iktisadi du- rTumdan şikâyet etmek ve hırsızlıkla- ra karşı bayrak açmak vetiyordu. A- ma önümüzdeki seçimlerde seçmen İsmet İnönü Çhiyi çivi söker başka ve uaha ciddi plâklar isteye- cekti. Türkiyede bir Eğitim Dâvası vardı. C.H.P. bu dâvayı hâl için na- sıl bir reçete tavsiye ediyordu? Tür- kiyenin iktisadi kalkınmasını hangi yoldan gerçekleştirme kararındaydı? Personel politikası ne olacaktı? Si- lâhlı Kuvvetlerin statüsü hakkında ne düşünüyordu? Mesele” denilen iktidarı alınca ne yapacaktı? Evvelâ, bir nokta üzerinde haklı İsmail Rüştü Aksal Doping olarak duruldu. C.H.P. mevcut bü- tün partiler içinde bugünün modası sosyalizmi en ziyade benimsemiş par- tiydi. Devletçilik, altı oumdeden bi- viydi ve meselâ D.P. 1946 ile 1950 a- rasında liberalizmin, serbest teşeb- büsün şanypiyonluğunu yaparak mu- halefet kampanyasını yürütmüştü. Gerçi iktidara geçince bütün o lâflar uçup gitmiş, geriye sâdece opportü- nizm kalmıştı ama C.H.P. nin geniş halk kütlelerinin refahını en ziyade nan parti olduğunda zerrece tereddüt bahis mevzuu ,değildi. Şimdi. o isti- kamet biraz daha belirli şekilde tu- tulacak, memleket dâvalarının hâlli daha sosyalizan bir görüşle mütalea olunacaktı. Bu. eski partinin sosya- listliğe heves ettiği mânasını taşımı- yordu. Sâdece, Hlerin üzerine nokta- ları konacaktı, C.H.P. ortanın solun- da Amerikadaki Demokrat Parti de- recesinde yer alacaktı. Tabii, daha solda partilerin kurulması imkânı daima mevcuttu. D.P. den sağda bo- e bir değil, bir kaç yeni partinin kuru- luş hazırlıkları yapılıyordu ve bun- lar, kaba hatlar halinde muhtelif ce- reyanları temsil edeceklerdi. Aksalı hekleyen işler Heybeliladada İnönü ve Aksalın tığı Sunu kabul ediyorlar, hattâ partileri- ne karşı yöneltilen tenkitlerden iyi si konjonktür o haldeydiki CHP. nin önümüzdeki ilk seçimi kaybetme- si mümkün değildi, Bu. âdeta bir emr-i haktı. Ancak İnönü ve Aksal son derece realist bir tarzda gördü- ler ki eğer C.H.P, iktidan milleti tat- min etmezse, demokratik rejim beli- ni bir daha kolayca doğrultmamaca- sına yıkılacak ve kütleler bir otor!- ter idarenin Gi 5 duyacaklardır. bak , İnönüyle istişare- ler bitip te ni Ankaraya döndü- günde C.H.P. de iç çalışmalar son derece hızlı bir tempo alacak ve par- tl mesullerinin “Seçim Platformu” dedikleri prensipler kalın çizgiler ha- linde çizilecekti,. Haftanın başında Merkez İdare Kurulunun bir &zası komisyonların çalışma tarzı hakkın- rdi. Kom!svon'lar- da ilim adamlarıyla politikacılar be- AKİS, 81 AĞUSTOS 195 z