“ “ İl iye vE N N * ina da inşaa : gün tapakdüklerdin #örlüe ie. seti Le irana Şünek timi iprereın sernpera sarma a adacil yu anda ama, sake, numaa gile #reninde. ei Key 4 ülesldim saza razi arar v5 gü gain gari gani seneleri, “3 Siyavuşgilin Menderese yazdığı mektup Modorn döviz isteme usülü bir gün gelip kendisi aleyhine döne- bileceğini hesapladığından bu eğlen- celi mektubu hususi bir itinayla ka- sasına kitleyivermişti. Bu haftanmn başında başkent- te bu gibi vesikaları bulanlar hay- retle başlarını sallıyorlardı, Pek- âlâ, bu zatlar o tarihte öyle konuş- maktan sıkılmamışlardı. Peki. bu ta- rihte niçin böyle konuşuyorlardı? Susup otursalar bir yerlerinden bir şey mi eksilir, boyları mı bir Karış kısalırdı? Sonra, bugün Yassıadanın en bitkin Ve sünepe adamı hâline gel- miş, bu suretle insan olarak hakiki kıratını göstermiş bulunan bir kuk- lanın elinde, sırf bu kukla sırtında kudret hırkasını taşıdığından dolayı ne hâllere düşmüşlerdi.. Şaşmamak kaabil değildi. Menderes, böyle tip- lerin yardımı ve desteğiyle bugünkü efsanelerin çekirdeği hâline gelebile- cek sahte prestiji edinmiş, sâdece ha- vayla dolu bir balonu semalarda u- curtmuş, ucurtmuştu. C.H.P e » Li Alim -- Politikacı — Program (Gecen haftanın ortalarında bir gün, . akşama yaklaştığı bir 81- rada Maltepeden kalkan beyaz bir deniz motörü gittikçe kabaran dal- yara Heybeliadaya yak- laşıyordu. Poyraz şiddetini arttırmış bulunduğundan 1.otör adanın vapur iskelesi civarındeki rıhtımına yana- ş , yerine burnu döndü ve dihinde plâj bulunan küçük koya AKİS, $i AĞUSTOS 1960, girdi. Plâjın iskelesinde bir araba bekliyordu. Motörden çıkan uzunca boylu, alımlı, sarışın, cazip hanımla orta boylu, kırlaşmış saçları kırlaş- mış biyıklarıyla bir armoni teşkil e- den yakışıklı adam arabaya bindiler ve cadde Üzerindeki bir eve gittiler. Ev, İsmet İnönünün eviydi. Misafir- ler C.H.P. Genel Sekreteri (o İsmail Rüştü Aksal ile eşi Jale Aksaldı. İ- nönüntn dâveti üzerine o gün. oto- mobille Ankaradan gelmişlerdi. Ada- daki evde kalacaklar ve Genel Baş- kanla Genel Sekreter bir hafta müd- detle başbaşa, kim ne derse desin ikti- darın 1 numaralı ve tek tabii namzedi bulunan partilerinin meselelerini göz- den geçirecekler, bazı prensip karar- larına varacaklardı. Siyasi faaliyete henüz müsaade edilmediğinde partiy- le alâkalı çalışmalar böyle yapılıyor- du. Aksal Ankaraya döndüğünde Heybeliada konuşmalarının ışığında, zaten kurulmuş bulunan bir takım mür bir “Seçim Platformu” hazırlı- yordu. “Meyvalı uğucı taşlarlar” Doğrusu istenilirme C.H.P, İnkılâp hareketiyle birlikte garip bir dev- reye girmişti. Bayar - Menderes re- jimine karşı savaşan aklıbaşında her- kesin ister istemez C.H.P. taraftarı bulunduğu günler geride kalmıştı. Öküz ölmüş, ortaklık ayrılmıştı. Bu- na mukabil, memleketin mukaddera- tınm akın bir istikbalde bu parti- nin eline geçeceği Avan beyan ortada olduğundan sert tenkitler hedef ola- YURTTA OLUP BİTENLER rak C.H.P, yi seçmişti. Bunun yas nında, yarın mesuliyet omevkilerine eçeceklerinden ciddi şekilde endişe doğruya partiye zarar veriyor, onun mokrat Bakan veya milletvekillerin- den tamamile farksız, ötekilerin ara- sında bulunmamalarını tesadüfleri medyun bir takım “Çirkin Politika- cılardı. Nihayet, partiyi vee rakip gören veya bir takım lekslerle malül kimseler vardı ki yili. lar CHP. aleyhinde kesif opropa- daya girişmişlerdi. Demokratlara gelince, onlar bir ara suyun altında- ki oyunu suyun yüzüne çıkaracak de- recede azmışlar, İnönüyü dahi Yas- oi göndermeye kalkışmışlardı. gök zorluk, mundan geliyordu. Bu partinin mem- leketin müstakbel iktidarı olacağım bilenler ondan dinamizm * bekliyot- lardı. Halbuki. siyasi faaliyet bütün partiler için yasaktı ve nizamlara harfiyen riayetkâr Genel Başkan bu yasakların bir santim (dışına çıkı)- masının şiddetle aleyhindeydi. D.P. ile mücadele devrinde C.H.P. kendi milletvekillerini yurdun dört bir ta- rafına yayıverir, onlar nutuk ver- meye, uAâdise yaratmaya başlarlar, parti hareket haline giriverirdi. Bu- gün, bu imkânlar ortadan kalkmıştı. Hiç kimse, değil nutuk vermek, si- yasetten bahsetmiyordu. Halbuki as- ında siyaset hayatı devam ediyor, mühim meseleler ele alınıyordu. Bu işe partiler ne diyordu? İşte, bu su- alin cevabı verilemiyordu. Bir İnönü, o da parti başkanı sıfatıylı değil, bir memleket büyüğü olarak zaman Za- man fikrini söylüyordu. Ama bu, C. tenkitlerini silmeye yetmiyordu. Za- ten İnönü de zırt zırt konuşmak ni- yetinde değildi. İcap ettiğinde, derli toplu bir demeç vermek. perakende laflardan kendisini kurtarmak yolun- enel Başkanla Genel Sekreterin ilk karşılaşmaları pek samimi oldu. İnönü Aksalı kucakladı, ai larından öptü, Genel Sekreterle eşi- ne, evin denize bakan bir odası aymi- mıştı. Hanımlar yerleşme işine giriş- tikleri sırada, alt kattaki oturma ©- dasında iki siyaset adamı kendi mev- zulamna dalmışlardı bile.. Hakikaten İnönü ve Aksal, c gün Genel Başkam yiyarete gelmiş olan genç asistanlar evden ayrıldıktan #onra kahverengi döseli bir kanapenin üzerinde, 1 na, meseleleri (o zör!ismeye, duru gözden geçirmeye ini, Be Ürü d