arkadaş"ta yumuşak, sevimli, rolüne uygun bir kılığa bürün uyordu. a- zan da, rejisörün yetersizliği karşı- sında oyuncunun şahsi gayretiyle bir- şeyler yapmıya — çalıştığı görülüyor, fakat o vakit de senaryodaki rolün sahteliği, ortaya fazla bir şey çıka- rılmasına engel — oluyordu. Mesela "Beraber olelım de Ziya Metin, "Bir kadın tuzağı'nda — Lâle Oraloglu "Yaprak dokumu 'nde Gül Gülgün, Iftıra ve "Zümrüt"te Sadri Alışık Mevsımın 'toplu" olarak en başarılı "Üç arkadaş"taki Muhterem Nur 'Salih Tozan. Fikret Hakan üçlüsü tarafindan verilmişti. Oyun bahsinde oldugu gibi fotoğ- raf bahsınde de bir "istikrar" ol dığı yine anlaşıldı. Gerek bu mevsim gerekse daha önceki filmleriyle Kri- ton İlyadis bir yana bırakılırsa, ö- bür fotoğrafçılar — değişik fılmlerde hattâ aynı filmin muhtelif kısımla— rında birbirini tutmayan fotograflar veriyorlardı. Meselâ "Üç arkadaş"ın başarılı fotoğrafçısı Turgut Örenin bu mevsim için hazırlanan henüz pi- yasaya çıkmayan "Kaderim — böyle imiş'in fotoğrafçısı olduğuna inan- mak güçtü. Her iki filmde oynıyan Muhterem Nur, aynı fotoğrafçının elinde ikiz kardeş bile sayılamıyacak kadar birbirinden ayrı görünüş ka- zanıyordu, tabii bu bir marifet değil- di. Bunun gibi, "Alageyik"te zaman zaman son derece güzel fotoğraflar tesbit eden Mike Rafaelyanın zaman zaman korkunç derecede aksaması, sadece laboratuvar azizliği ile izah edilemez: Fakat, her zaman olduğu gibi bu mevsim de e göze çarpan aksaklık senaryo bahsındeydı Mevsimin değil bütün filmlerini, sadece Türk Film Festivalinde gosterılen onbeş filmi ele almak bile bunu ortaya koyma- ğa yeterdi. Daha önce çevrilmiş film- lerdeki kalıplara uymak, klişe tipler, klişe durumlar kullanmak, melodra- mın bütün unsurlarını kıyasıya orta- ya dökmek... On beş film içinde bun- dan kurtulanlar yalnız "Alageyik", "Bu vatanın çocukları", "Dokuz da- ğın efesi" ve "Üç arkadaş"tı. Boylelıkle en ıyı filmimizin orta konduğu, "Bu vatanın çocukla ıle iyi bir çıkış yapıldıgı "Alageyik"le. yerli unsurlara dönüldüğü, reji çalış- maları bakımından ikkate değer gayretler sarfedildiği halde, 1958-59 mevsimi başarılı bir mevsimi olmak- tan uzaktı. İktisadi bir buhranın e- şiğinde bulunulması ise, gelecek için fazla bir ümit kapısı bırakmıyordu. s P Atçılık 100 binlik galibiyet G eçen haftanın sonunda Pazar Ankara Hipodromunu dol- duran 10 binden fazla yarış merak- lısı al bir safkan tayı ve üzerindeki jokeyi uzun uzun alkışladılar. At William — Giraud'nun meşhur Beau Manoir'ı, jokeyi ise Kâzım Yıldızdı ve biraz evvel galebeyle bitirdikleri senenin en büyük klâsik yarışı olan Gazi Koşusunun mutad seramonisi yapılıyordu. Zafer çelengi boynuna asılan Beau Manoir, sanki biraz ev- üthiş enerjiyi sarfetmemiş gıbı sakın sakın dolaşıyordu Beau Monair, Gazi Koşusunu ka- zanması beklenen attı. Geçen seneki parlak performansı ve bu mevsim yaptığı bütün koşuları birincilikle bitirmesi; bu güzel tayı uç yaşlı saf- kan Ingılız taylarının yegâne ve en büyük imtihanı Gazi Koşusunun ra- kipsiz ihtimali haline getirmişti. Ni- tekim Beau Manoir, 2400 metre me- safeli yarışın her anında rakiplerine olan kat'i üstünlüğünü kaybetmedi. Hele yarışın en fazla — sür'atlendiği son 1000 metreden sonra ve düz yol- da rakiplerinden ayrılarak koşunun hıç bir at tarafından tehdit edile- mez" galibi olduğunu yarış bitme- den ilân etti. Fikret Yüzatlının Fa l ri de bu yüzden yaptığı fevkalade tağa rağmen ancak 1kıncılık mu- Vaffakıyetıne namzet görüldü ha- katen Beau Manoir için tehlıkelı olmaksızın ikinciliği kurtardı. Bu sı- a Beau Manocir'ın ahır arkadaşı Sılver Star da potoyu Üçüncü ola- rak geçiyordu. Netice William Gira- ud ekürisi için iftihar verici yeni bir büyük muvaffakıyettı Nakti kazanç bakımından ise, Giraud bu yarışla "bir defada en çok ikramiye kaza- nan at sahibi" rekorunu kırmış olu- yordu. Beau Manoir, 70 bin lira bi- rincilik ikramiyesi -Gazi — koşusu- nun 100 bin liralık mükafatının yüz- de 70 i bırıncıye e 20 ıkıncıye yüzde 10 da üçü ncuye Verılır ile zi Koşusuna giren atlar için odenen kayıt ücretleri yekünu olan takriben 17.500 lirayı kazanıyordu. Silver Star 10 binliralık üçüncülük — mükâfatını getırıyordu yrıca Giraud Beua Mo- nair'ı yetiştirdiği için 7500 lira ye- tıştırıcılık primi kazanıyordu. Ye- kün 105 bin liraydı.. Ama mühim CAGDAŞ FRANSIZ ŞİİRİ Büüdelaire'den günlümüze kadar 35 şalr, renimleri, elyazıları, finlli ressamlürin desen Ve kravlirleriyle , TI Ödlemeli olarak gönderilir. Fiyat), 10 Liradir YEDİTEFPE YAYINLARI P, K, 77, İSTANBUL 34 . harekete geçirmiştir. O R olan bir çırpıda 105 bin lira kazan- ma eğil, Beau Manoir gibi hakiki bir şampiyona sahip olmaktı. Beklenmiyen zafer azi Koşusundan evvel yapılan üç yaşlı safkan Arapların en buyuk klâsiği y Koşusunda Mükâ- fatı 80 bin lira!- zayıf ıhtımallerden Ahmet Kesebilin Kosova'sı favori Emrah'ın önünde birinci oluverince, bütün yarış meraklılarının kalbinde bir korku uyandırdı. Acaba Gazi Koşusu da Hatay gibi bir sürprizle mi bitecekti? Fakat Man yaptığı parlak koşuyla sürprize fır— sat vermiyecek kudrette bir şampi- on olduğunu gösterdi. Atçı tabiriy- le "Allah tabanını düz bastırsın!' Güreş Şampiyonun marifeti eçen haftanın sonunda Tahranda bulunan Güreş Milli Takımımız, serbest stildeki en büyük rakibi İ- ran karşısında, Hamit — Kaplandan mahrum 7 kişilik tertibiyle yaklaş- makta olan bir dünya şampiyonasın- daki kuvvetini kantara vurmuş ve .3 yenilmiştir. Hâdise, Türk spo- runa hâkim olan zıhnıyetın teşhısı bakımından son derece ve elbette elem vericidir Zira, por tarihimizde ilk defa bir Milli Takım, yabancı diyarlarda 'yapacağı temas- lara eksik bir kadro ile çıkmakta- d Daha doğrusu çıkmak mecbu- riyetinde bırakılmaktadır. Skandalin müsebbibi, ağır siklet- te dünya şampiyonluğu kazanmış o- lan Hamit Kaplandır. Bütün pasa- port muameleleri ikmal — edildiği, Güreş Federasyonunca tesbit edilen kadroda bulunduğu halde, kafilenin hareket edeceği günün gecesi orta- dan kaybolmuştur. Kaplanın böyle bir teşebbüse kendini hazırladığı yo- lundaki şayia, Güreş Federasyonunu Kaplanın evi önünde sabaha kadar adam bekletil- miş ve diğer taraftan da emniyet kuvvetlerinden bu — yakışıklı ve iri cüsseli şampiyonunun bulunması i- çin yardım istenmiştir. Ama, Zzirve- ye tırmandıktan sonra güreş seyir- cilerinden uzaklaşıp, Şişli Sosyetesi ismiyle şöhret — yapmış bir muhite kendini atan Kaplan, bütün gayret- leri boşa çıkarmış ve bulunamamış- tır. Arama - taramalar neticesiz kal- mış ve Milli Takım Pazartesi saba- hı uçakla Tahrana gitmiştir. Tabii ağır sikleti bulunmayan bir Türk Serbest Güreş Milli Takımı olarak.. üreş Federasyonu Reisi Vehbı Emre, Yeşilköyde hiddetle» "Hâdi- senin müsebbibi cezasız kalmıyacak- tır” diye bağırmış ve başka birşey ilâve etmek lüzumunu hissetmemiş- tir. Ama aynı Emarenin, cezanın şek- line dair sorulan ısrarlı suallere ce- vabı, susmak olmuştur Şimdi hatıra şu sual gelmekte- dir: Kaplana verilecek ceza nedir? AKİS, 23 HAZİRAN 1959