DÜNYADA OLUP BİTENLER Kıbrıs Enosis peşinde Geşen hafta Kıbrıstan gelen berler, —Londra andlaşmalarıyla ana hatları çizilen ucübe Cumhur yetin, doğarken ölmek şöyle dursun, daha cenin hâlinde bile can çekiş- meğe başladığım gösteriyordu. Kar- şılaşılan güçlüklerin kökü, Kıbrısta- ki Rum cemaatin, Başpıskopos Ma- karios tarafından verilen resmi be- yanlara Trağmen, çoğunluk itiba- riyle Enosis fikrinden vazgeçmemiş olmasından ileri gelmektedir. Haki- katen, son bir ayın hâdiseleri, Rum- ların hâla eski bildiklerini okuduk- larını ve fırsat buldukça tcdhışçı metodlara başvurmaktan ger madıklarını açıkça ortaya koymuş— tur. Meselâ, andlaşmalara daha ba- şından beri muhalefet eden ve Eno- sis için sonuna kadar uğraşacağını irne Piskoposu Kiprianos hala dılını değiştirmemiştir. İşin a- sıl tuhaf tarafı. Adanın hem siyasi, hem de ruhani Rum lideri durumun- da olan Başpıskopos Makariosun, kendi otoritesi altındaki bu papazı susturmaması veya faaliyetten me- netmemesidir. Adadaki Rum gaze- teleri de, işbirliğinin en fazla lâzım olduğu bır anda, Yunanistanla bir- leşmeyi nihai hedef olarak gösteren yazılar yazmakta —berdevamdırlar. Meselâ Filelefteros — gazetesi, Enosis'i de getireceğinden- bahsetmektedır Bütün makalelerde - ki hava, şimdiki durumu muvakka- ten kabul edildiği ve Enosise doğru bir basamak olarak kullanılacağı hakkındaki kanaati destekler mahi- yettedir. EOKA'nın artık ortadan kalktı- ğını zannedenler, geçenlerde kurulan EDMA adlı sivil teşekkülün müte- şebbis üyeleri arasında eski çileri tanımakta gecikmediler. di değişik bir ad altında ve bambaş- ka hüviyetlerle tekrar bir araya ge- lenler, geçen ay yayınladıkları bir tebliğde, "asıl büyük hedefin değiş- m'sdiği"ni açıkça söylemekten çekin- memişlerdir. EDMA'cılar Lefkoşede tertipledikleri iki mitingte, "Yunan milli marşını söyleyeceğimiz günü daima bekleyeceğiz" gibi sözlerle dö- lü nutukları heyecanla alkışlamışlar— dtr. Bu yeni teşkilât, şimdi de, Ş- parmak dağlarındaki köylerde Rum- lara silâh talımı yaptırmak için ha- rekete geçm ış Ta bütün olup bitenler sadece tebliğlerden, nutuklardan ibaret kal- mamaktadır. Mağosa — civarındaki Türk köyleri, şımdı EDMA teşkilâtı içinde yer alan eski EOKA'cılar ta- rafından tahrip edilmektedir. Rum- lar. yeni Cumhuriyet — kurulmadan önce tecrit edilmiş vaziyette bulduk- ları Türkleri aralarından uzaklaştır- mak için mümkün olan herşeyi yap- maktadırlar. Piperisterona'daki Türk 22 evlerinin yakılmasından sonra Türk- la açmağa başlamışlardır. Kufez köyündeki Türkler de hücuma ma- ruz kalmışlardır. Bu gibi hâdiseler, Zürich'teki dostluk — kucaklaşmasın- dan sonra, Anadolu Ajansının bül- tenlerine ve Kıbrıs Saati programı- na aksetmemektedir. Meselâ, Mayıs ayında, Lefköşedeki Koşu — Yerinde olup bitenler,' Londra Radyosu tara- fından bile Verildiği hâlde, Türk halk efkârın duyurulmamıştır. Orada Vazıfelı bir Turk polis memuru, bi- rinci mevki sıralarındaki bir Sandal— yeyi hakkı olmadan işgal eden bir Rumu uzaklaştırmak isteyince, üç- yüz kışıden fazla bir kalabalığın hü- cumuna Uuğramış ve insafsızca dö- vülmüştü. Aynı hâdise sırasında, ko- şu sahasının kenarına park , edilen Makarios ile fikri ayrı Zikri Türk — otomobillerindeki bayraklar da parçalanmıştı. ayyıldızlı Londra andlaşmalarından sonraki müsait havadan faydalanan AKEL'- ciler de harekete geçmışlerdır "Te- rakkiperver İşçi Partisi" adıyla bir zamanlar faaliyette bulunan Kıbrıs Komünist Partisi, eski vali Hardın.? zamanında kanun dışı ilân edılmış, AKEL'cilerin büyük bir kısmı hap- se atılmıştı. — Şimdi, ütün eski AKEL'ciler, "EDON — Birleşik De- mokratik Gençlik Cephesi" — adıyla bir teşekkül kurarak Kibrisin siya- si hayatına katılmışlardır. Maksat, önce kapatılan partıyı tekrar açtır— mak, ondan a da 1b rısı komu- nıstleştırme ışıne hız mektir. Ta- biü, Adadaki Türk azınlığı böyle bir niyetin önüne çıkan en kuvvetli en- gel telâkki edilmektedir. Yirminci madde Rum cemaatinin Enosis hakkında- ki niyetleri, — Zürich ve Londra andlaşmalarına göre Adada kurul- ması gereken Türk belediyeleri mev- zuunda resmen belli olmuştur. 1960 Şubatına kadar yeni mhurıyetın anayasasına nihai şekil vermek üze- oplanan muhtelit — komisyonda,' ayrı beledıyelerden bahseden meşhur yirminci maddeye sıra geldiği zaman, bütün Rum belediye reisleri iti başlamışlardır. Türk cemaati hakkın tanınması, "Türkleri potasında eritmek" politikasına ay- kırı düşmektedir. Hattâ, Lefkoşenin Rum bölgesi Belediye Reisi Dr. The- mistoklis Derviş, "baskı altında im- zalanmış bir andlaşmaya uymanın şart olmadığını ve yirminci madde- nin tanınmaması gerektiğini" söyle- yecek kadar cüret göstermiştir. Komisyonda — Rumların bu gibi mızıkçılıklarına karşı en müca- deleyi, Türk Hükümetini temsil e- den Profesör Nihat Erimden çok, biz- zat Kıbrıslı liderlerden Rauf Denktaş yapmaktadır. Eski bir hukukçu olan Rauf Denktaş, maddeler arasına sı- kıştırılmak istenen kurnazlıkları he- men sezmekte, Dr. Fazıl Küçükün şu veya bu sebeplerle mesküt geç- tiği hususlarda bile sesini — çıkart- maktadır. Rauf Denktaş, — Adada Türkler aleyhine vuku bulajı hâdi- seleri yakından takip etmekte, Türk Hükümeti temsilcilerinin ve Dr. Fa- zıl Küçükün pasif kaldıkları — baskı vakaları karşısında Valiye veya İn- giliz Hükümetine telgraflarla — mü- racaat etmektedir. Hiç şüphesiz, bu gibi itirazlar Rumların ve Yunan basınının pek hoşuna — gitmemekte- ir. Meselâ, Atinada çıkan bağımsız Vima gazetesi, Rum çoğunluk karşı- sında Türklerin beledıyeler mesele— sinde ısrar etmelerini "mânâsız" bul- maktadır. İşin daha gari bı. Yun Hükümeti, "uzlaşmaz" hareketlerin- den dolayı Rauf Denktaşı. Türk ha- riciyesine şikâyet etmiştir! Resmi balayını kadarla da bitmemektedir. bay, şimdiki General Grivas da se— sini yükseltmiştir. Gener ale Makariosun — sunduğu Beledıyeler Plânı -ki Zürich'te Turklere birelden tanınan hakkı, öbür elden geri almak için hazırlanmıştır- bizzat — kendisi tarafından tesbit edilmiştir, O hal- de itirazsız kabul olunmalıdır. Aksı lde Grivas çizmeleri tekrar aya- gına çekecektir! — Yunan Dışışlerı Bakanı Averof, Atmadaki Türk görüşmeleri arifesinde yapılan bu "affedilmez gafı affettirmek i- çin, generali "teskin"e çalışmışsa da, bu sözler Zürih ve Londra anlaşm larının nasıl bir düşünceyle zahıren kabul edildiğini göstermektedir. İngilizlerle arası çok iyi olan Rauf Denktaş, Kibrisin Britanya AKİS, 23 HAZİRAN 1959