YURTTA OLUP BİTENLER, mevzuu teşkil etmektedir. Mazideki hizmetlerini inkâr etmediği, ama ik- tidara namzet partinin genel sekre- terlik mevkiini dolduramadıgı her- kesin malümu bulunan Kasım Gü- lek, genel sekreterlik yarışının bü- yük favorisidir. Yarışta bir SÜrpriz de beklenmemektedir? Am, .P. nin şahısların değil, heyetlerın İdare ettiği bir parti haline gelmesini ha- yati sayan idealistler, heyetler ida- resinin gerçekleşmesıne mani olan Genel Sekretere karşı, isteseler de İstemeseler de büyük bir mücadele- ye gırışeceklerdır Kurultayın istikbâl için en ümit verici mücadelesi -ki şahıslarla uğ- raşmayan, aklıselimin emrettiği bir prensip mücadelesidir- bu olacaktır. Genel sekreterlik mevkiine gelmeği aklından geçirmeyen bir Ferit Me- len, bir Ferda Gülay, bir İsmail Ruştu Aksal -ki 1950 den beri bu tezi savunmaktadır- bu prensip mü- cadelesini cesaretle — yapacaklardır. u haklı dâva delegelerin büyük bir ekseriyetini hissiz bırakmayacak, hiç değilse içlerinden idealistlere hak vereceklerdir. Mamafih Kurultayın en çekıîmelı mücadelesi, Parti Mec- lisi dolayısiye — vuku — bulacaktır. Parti Meclisine girme — mücadelesi, üye sayısı 40'a bile çıkarılsa çetin olacaktır. Eskiler yerlerinde kala- bilmek, yeniler eskileri yerlerinden oynatabılmek için — çalışacaklardır. Bir Necati İlter, bir Hasan Reşit Tankut bir Şahap Gürler, bır Fuat Sirmen, bir Celâl Dora, bir Vedat Dicleli 'yeniden seçılmek 1ç1n hayli güçlük çekeceklerdir. Eskilerin yeri- ne geçmesi muhtemel gençler ara- sında, Ferda Güley, Suphi Baykam, Faruk Ayanoğlu, Bülent Ecevit, Rı- za Tekeli ve Menteşoğlu isimleri ilk nazarda akla gelmektedir. Gençle- rin dışında bir de her bölgenin Par- ti Meclisinde temsilini isteyen bölge- ciler vardır. Bölgecilerin tezini Ku- rultayda ciddiye alacakların sayısı azdır. En çok merak edilen ve parti üst kademelerini ürküten mevzu, di- ğer partilerden Güçbirliğine Katılan şahısların, Parti Meclisi seçimlerin- - de ne dereceye kadar muvaffak ola- cağı meselesidir. Başta Genel Baş- kan olmak üzere, parti ileri gelen- lerinden bir çok kimsenin eski hür- riyetçilerin Parti Meclisinde büyük ölçüde temsil edılmesını istedikleri aşikârdır. Ama seçim seçimdir ve demokrasi mücadelesi yapan cephede, kimsenin lıderlerın koltu- ğuna sığınarak yükselmeği — aklın- dan bile geçirmeye hakkı yoktur. Liyakatiyle, çalışkanlığıyla delege— lerin sevgisini kazananlar elbette ki yükseleceklerdir. Yarının meseleleri.. — urultay nutkuyla ,İnönünün ala- K kayı yeniden dış pohtıka ve ik-' tisat meselelerıne çekeceği şüphesiz- dir. Adanada "İktidara gelince bu yükün altından nasıl kalkacağız?" sualini ortaya atan Genel Başkanın Kurultay nutkunda bu mevzuya 8 niden döneceği ve yarının meselele- rine de şamil görüşler getireceği şuphesızdr Eğer urultayın diğer aliyetleri de Genel Başkanın nutku na muvazi bir olgunluk ve ileriyi gö- rüş havası içinde tamamlanırsa, seç- menlerin yarının iktidar partısıne beslediği itimadın kökleri daha da kuvvetlenecektir. Kazalar Ecel geliyorum demez! eserret oteli sakinleri yağmur- Mlu sisli, berbat bir hava içinde başlayan yeni bir İstanbul gündü- zünü camların gerisinden seyreder- ken birden korkunç bir tarraka ile yerlerinden sıçradılar. Ama sadece sıçradılar. Başkaca tek bir hareket yapmak, tek bir söz soylemek im- kânını bulamadan yere' yuvarlandı- lar. Otelin camları kırılmış, yer yer Tan Matbaası Yolunmuş tavuğa döndü duvarları çökmüş, kapılar pencere- ler yerlerinden sökülmüştü. — Sağa sola 'fırlayan pervazlar, tuğla par- çaları cam kırıkları arasında yü- zunden gozunden, başından yarala- nan ve canlarını güç kurtaranlar ilk şaşkınlıklar; geçtıgmde korku İ- le etraflarına — bakındılar. — Birden bir çığlık du; yuldu Nisbeten ha- fif yaralı gözleri korku ve sap- kınlıktan büyümüş genç bir çocuk parmağını karşısındaki duvarlardan birine uzatmış, nasılsa bir duvara yapışmış bir insanı teriyordu. Bir adam sanki duvara kabartma heykel yapılmış gibi, ya- mamış kalmıştı. Manzara — feciydi. Biraz sonra bir başka odada ayni şe- . ÖS- (lldlde bir başka adam daha bulun- u. Hemen aynı dakilarda basında da kıyamet gününün havası hâkim- di. Babıâlinin alt tarafına rastlayan muazzam bir sahada tozdan toprak- tan ve yer yer yükselen alev dilimle- rinden göz gözü görmüyordu. İskam- bilden bir şato gibi yıkılıvermis bi- naların enkazı caddeyi — doldurmuş insanlar yerlere serılmıştı Her yer de kan, her yer ateş, her yerde duman ve feci bır manzara Ebussut caddesı ile Ankara Cadde- sinin kesiştiği nokta facianın mer- kezi idi. Burada yıkılan bir bina en- kazı altında Fatihten Beşiktaşa gi- den koskoca bir belediye otobüsü yamyassı olmuştu. Civarda kazara, ayakta kalmış binaların bir tekinde bile sağlam cam yoktu. Binaların yüzleri çiçek çıkarmış veya makineli tüfek ateşine tutulmuş gibi delik de- şikti. İlk anda nereden geldiği anla- şılmayan korkunç bir tarrakayı ta- kip eden bir anlık bir sükünetten sonra enkaz altında kalmamış, bir yeri' kırılıp ezilmemiş insanların deli- ler gibi koşuştukları, ağlaşıp bağı- rışmaya bağladıkları görüldü. Kim- se ne yaptığını bilmiyordu. Tan mat- baasının olduğu binadan durmadan dumanlar yükseliyordu. Kaza ve kader âdiseden bir kaç dakika sonra Hkaza yeri polisler, etfaiye ve as- keri birlikler tarafından kordon al- tına alındı. Ama kordon da birşeye yaramadı. — Hayatta — kalanlardan kimseye söz anlatmak ümkü muyordu. Askerler,itfaiye birlikleri derhal ilk yardım tedbirlerini aldılar. Yangın başlangıçları bastırıldı. En- kaz kaldırılmıya başlandı Bir müddet sonra Cumhurbaşka- nı, İstanbulda bulunan bazı bakanlar ve Vali, Belediye Başkanı ile diğer ilgili zevat da va a yerine geldiler. Başbakan da otomobılıyle felâket sa- hasından şöyle geçip vilâyete gitti, İlk anda uyanan intiba bir' sabotaj ihtimali idi. Derhal ci- varda sıkı emniyet tedbirleri alın- ı. Cumhurbaşkanı, Başbakan Ve bakanların hadiseden sonra gittikle- ri Vilâyet binası ise askeri kordon altına alındı. O andan itibaren Vilâ- yetdbınasına doğru kuş bile uçurul- Sabah 10.20 de cereyan eden bu elim faciadan tam bir saat 25 daki- ka sonra Yeşilköye inen bir uçak- tan İçişleri Bakanı Namık Gedi- kin çıktığını görenler asayişsever bakanın hâdiseyi bu kadar çabuk haber alıp anında Ankaradan İstan- bula nasıl yetiştiğine pek hayret et- tiler. Halbbuki Gedik ve aynı uçak- tan inen Koroltan ile Yırcalı fa- ciayı ancak Yeşilköye — indiklerinde öğrendiler. Vatan Cephesi toplantı- sına katılacak yerde doğruca kaza yerine gittiler. Acı bir bilanço I nfilakın mahiyeti ilk gün bir tür' lü saptanamadı.Yıkılan bloktaki AKİS, 10 OCAK 1959