10 Ocak 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

10 Ocak 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

laşacaktır. Aynı güçlükler hububat ihracatında da görülecektir. Eğer dış ticaret serbestisine dö- nüş yüzünden, bu — memleketlerde millt gelırın artış hızı yavaşlarsa, az gelişmiş memleketlerin ihracat güçlükleri daha da artacaktır. Avrupa Tediye Birli iş konvertibilite kararının hâlen elle tutulan ilk neticesi, Türkiye ahil 17 Avrupa memleketi arasın- daki ticari mübadeleleri büyük öl- çüde kolaylaştıran Avrupa Tediye Birliğinin feshi oldu. vrupa Tedi- ye Birliğinin yerini 1965 Agustosun- da imzalanan Avrupa Para Anlaş- ması almaktadır (Bak Akis No. 235). Avrupa Para Anlaşmasında konver- tibl paraya sahip olan ve olmıyan memleketler .Türkiye ve Yunanis- tan gibi- bulunacaktır. Bu tefrik hukuken anlaşmaya dahil bile olsa, Türkiye ve Yunanistanı fiilen "Zen- ginler Klübü" nün dışında bırakmak- tadır. Diğer bir deyişle, Avrupa ca- miasının bir ferdi olarak iddiaları- na rağmen, Türkiye ve Avrupa ara- sında mevcut uçurum daha da ge- nişlemektedir. Avrupa Tediye Birliğinin feshiy- le, bu teşekküle olan borçların tas- fiyesi meselesi Oortaya — çıkmıştır. Borçlar, memleketler arasında iki taraflı anlaşmalar yapılarak tasfiye edilecektir, Eğer bir anlaşmaya va- rılamazsa, — borçların üç yıl içinde ödenmesi lâzımdır. Aşağıdaki tablo, Tediye Birliğine dahil memleketle- rin alacaklarını ve borçlarım gös- termektedir. Alacaklı Milyon leketl dolar Almanya 1094,5 Belçika-Lüksemburg Birliği 157,1 Hollanda 108,9 sveç 8,5 Avusturya 0,5 Isvıçre 6,0 İta 4,6 Borçlu memleketler Fransa 626,1 İngiltere 353,1 orveç 85,7 Danimarka 68,8 Türkiye 33,3 Yunanistan 11,6 İzlanda 6,9 Tabloda Türkiyenin borcu 33 mil- yon dolar olara görülmektedir. Bakamın nisbeten ehemmiyetsiz ol- ması, Avrupa — Tediye — Birliğinde Türkiyenin borçlanmaya hakkı bu- lunan miktarın ufak — tutulmasının neticesidir. Bunun dışında Türkiye- nin Avrupa memleketlerine 400 mil- yon doları aşan borcu vardır. 400 milyonluk bu borcun tecili için Eylül başından beri Pariste yapılan müza- kereler henüz bir netice vermemiş- tir. Hangi borçların tecil edileceği, miktarı, faızler hakkında bir anlaş- maya varmak mümkün olmamıştır. Avrupalılar, Türkiyenin eninde so0- nunda onların şartlarım kabul et- 22 Sıkıntılar Yalanla Tedavi Edilemez ürkiyeden sonra iki memleket T daha, Fransa ve Arjantin bü- yük bir iktisadi ameliyata giriş- tiler. Fransa 250 mılyar frank -4,5 milyon T.L.. yeni vergi koy- makta, fiyatları ucuz tutmak için bütçeden yapılan yardımları -süb- vansiyonları- kaldırmaktadır. Sübvansiyonların kaldırılması ne- ticesi tren, otobüs, metro, kömür ve gıda maddeleri fiyatları bir hayli yukselmıştır Köylünün al- dığı ziraft malzeme ve akaryakıt fiyatları keza artmaktadır. Eski muharipler aylıklarından vazgeç- meye davet edilmişlerdir. Sosyal güvenlik aidatı, yükseltilmekte, primleri azaltılmaktadır. Paranın dış eğeri düşürülmüştür. Arjan- tin de buna benzer kemeri sıkma tedbirleri almıştır. Her iki mem- leket te kemeri sıkma siyasetini nisbeten daha az sıkıntıyla yürüt- mek için, büyük ölçüde dış yar- dım sağlamışlardır. Eh, madem ki dış yardım ge- liyor, bu iki memleketin açıkgöz liderleri, dostların verdikleri borç- ları yıllardır takip edilen iktisadi politikanın muvaffakiyetinin — bir delili olarak, büyük bir zafer şek- linde ilân edebilirlerdi. —Ucuzluk- tan, refahtan söz açabilirlerdi. Fakat hayır... iki memlekette de iktidarın başında bulunan kimse- ler, derhal' radyonun başına koş- mek zorunda kalacağım düşünerek, pek fazla acele etmemektedirler. Türkiyedeki akisler engin Avrupalıların tam bir kon- Z vertibiliteye doğru attıkları adım, Türkiyenin iktisadi çevrelerınde gıp- tayla karşılandı. İsmi büyük — bazı iktisatçılar Turkıyenın de pek âlâ Avrupalılar gıbı hareket edebilece- ğini, eğer bu gün bunu yapamıyor- sa kabahatin D. P. nin enflâsyonıst siyasetine ait olduğunu yazdılar. D. nin enflâsyonist sıyasetı- nin. Avrupayla olan iktisadi müna- sebetlerimizin zayıflamasında elbet- te ki büyük payı vardır. Ama kal- kınma iddiasında olan az gelişmiş bir memleketin, yerinde sayan Por- tekiz!' taklit etmek istemiyorsa, kon- vertıbılıteye gıdemıyecegını bilmek için çok şükür ismi buyuk iktisatçı olmaya lüzum yoktu Yunanistan misali önümüzde durma tadır. Yu- nanistan 1953 ten beri son derece otodoks bir para ve kredi siyaseti peşındedır, Avrupayla olan ticareti- nin yüzde 9 etmiştir Buna rağmen konvertibilite lafı kar- şısında herhalde geriliyecektir. Ama tular, halka hakıkatı olduğu gibi anlattılar. Arjan Cumhurb kanı Frondizi, devletı tediyelerini ifa edemez bir ha- le geldiğini, çıkmazdan — kurtul- mak için sert tedbirlere ihtiyaç olduğunu, hayat seviyesinin bir müddet düşeceğim söylemektedir. Fransız Başbakanı De Gauile -dün Cumhurbaşkanı oldu. sözle- rine "felakete doğru yol alıyor- duk" diye başlamakta ve sıkıntı çekileceğini açıklamaktadır. Fran- sız aşbakanına süre refah an- cak hakikat üzerine inşa edilebi- lir. General de Gaulle'ün sözlerini Maliye Bakanı Pin tamamla- mış, dış yardımı "beynelmilel di- lencilik" olarak vasıflandırmıştır. Gerek Frondizi, gerek de Ga- ülle için yalan söylemek çok da- ha kolay, çok daha cazip bir is- ti. Tatlı vaadlerle halkı avutabi- lirlerdi. Ama bu yola gitmeyi Ur an bile düşünmemişlerdir. — Zira yalanın ve tatlı lâfların derde de- va olmadığını, hastalığın ancak halkın şuurlu yardımıyla — tedavi edileceğini bilmektedirler. Hakikat üzerine bina — edilen bir iktisadi siyaset sayesinde Ar- jantin ve Fransanın sıkıntılı gün- leri çabucak geride bırakacakları muhakkaktır ismi gibi gönlü, büyük iktisatçılar, büyük lâflar söylemek fırsatım bul- dukları zaman asla gerilememekte- dirler Basından tek tük sesler gelme- sine rağmen, Avrupa memleketleri- nin aldığı bu büyük karar, Hükümet çevrelerınde hiç bir aksi seda uyan- madı. İnönünün Osmanlı altınları ve Duyunu Umumiye lâflarım — du- yunca aslan kesilen ve basına beya- nat veren Maliye Bakanında bir kı- pırdanma görülmemektedir. Dünya Maliye Bakanlarının konuştukları bir sırada bizim Maliye Bakam sus- maktadır. Anlaşılan içerideki — ted- birlerin gürültüsü, dışarıdaki tedbir- lerin gürültüsünün' işitilmesine mâ- ni olmaktadır. Ama bütün bunlara rağmen ka- bul edilmesi gereken bir hakikat mevcuttur ki, o da ismi gibi gonlu büyük ıktısatçıların D. P. nin bu enflâsyonist siyaseti karşısında elbet söz söylemek fırsatını elde edeceği- dir. şte o, zaman belki içindeki ted- birlerin gürültüsü dışardaki tedbir- lerin gürültüsünün işitilmesine mani olamayacaktır AKİS, 10 OCAK 1959

Bu sayıdan diğer sayfalar: