B | 27 Aralık günlü Akis dergısınde bundan bir müddet önce aleyhi- me açmış okluğunuz haksız kam- panyaya devam ettiğinizi esefle görmekteyim. Bu kere de hakika- te tamamen aykırı bir düzineye iddia ile halk efkârım ya- nıltmak gayesini — güttüğünüzden, bazı gerçekleri, ortaya koyacağım: 1. Cevabımın Savcılık kanalı i- le gelmesine sizin asla şaşmama- nız gerekirdi. Zira, "Savcılık eli- le gonderılmeyen hiçbır cevabı ya- yınlamıyacağınızı, -basın âdet ve ananelerine aykırı olarak, — daha önce yüzüme karşı söylemek ve bu yolda hareketi itiyat haline getir- mek suretile, yalan — havadisleri tekzıp hususunda ilgilileri Savcılı- ğa başvurmağa mecbur —bırakan bizzat sizsiniz. İşte bir delili: 8 Nisan 1058 ta— rihli Yenıgun gazetesinde "Ya ereye Metin Toker bey?" başlık— l1 "Piraye Bıgatın Akise cevabı" ndan aynen naklediyorum: Hedefine aykırı bir yola sap- tığım zannettiğim Toker 'beye hitabeden aşağıdaki — yazımı geçen hafta Akis mecmuası yazı İşleri müdürlüğüne gondermıştım Metin Toker bey tubumu al— mış olduklarım muşter ek bir ar- adaş huzurunda bana ikrar etti. Basın Kanunu hü- anarak Savcılık yo- lile kendilerini icbar etmediğim i- çin yazıyı neşret ıyeceklerını de ikrar etti. Aleyhine mücadele et- tıgımız Basın K nu hükümleri- ni siper etmenin bize yakışmıya- cağı şeklindeki ikazıma karşı ver- diği cevap, sadece "Basarnam, ba- sarnam!" oldu Bu yazıda sözü geçen “müşte- rek arkadş bendim u Üzücü vak'a, Adliye bınasında gözümün önünde cereyan etti. Piraye Bigat'- ın gönderdiği cevabın ne derece Bu duru karşısında, cevabı- mın Savcılık eliyle gelmiş olması- na hayret ettiğini söyliyen — Akis Dergisinin sözleri samimi telâkki edilebilir mi? İnsanların fikirlerine değil, şa- hıslarına tecavüz mahiyeti arze- den uydurmaları kendi hâdisemiz- de -olduğu gibi hakikate aykırılı- ğını bıle bile yayınlamak yoluna sapanlar, bir de cılık elıyle gelmeyen tekzipleri kale alm ma- lıyle gondermemızın (daha dogru— mecbur kalma yoksa bizlere başka yol bırakmıyanlara mı?! Tekz 2. Basın hürriyetini ve demok- rasi rejimini — savunmak, ceva hakkını Treddetmeği gerektirmez. Kaldı M,, Savcılık yolile cevap gönderme imkânından, hürriyet ta- raftarı daha bir çok şahıs da fay- dalanmıştır hatta bizzat Akis der- gisi bile Basın hürriyetini savunmak, ta- lihin bir cilvesi olarak her' nasıl- sa eline bir matbaa — geçirebilmiş şahısların, hakikate uygun haber vermekten ve fikir mücadelesi yap- ibaret olan — gazeteciliğin fonksı onunu bir tarafa bı- rakarak, başkalarına karşı onların haysıyetlerını zedeleyen hakikate aynın isnatlarda bulunmaları ha- linde, mağdurların, cevap vermek hakkından bile mahrum olmaları— nı kabul etmek manâsına gelm Demokrasinin ana vatanlarından olan (Fransa, Belçika ve isviçre gibi) memleketlerde dahi, — cevap - hakkı tanınmıştır. Derginiz, Savcılık kanaliyle gel- meyen cevapları yayınlamadıgına ve Kanunumuz da Mahkeme kana- lile tekzip göndermek ımkanını tanımadığına göre hakikate aykı- rı isnatları, biricik açık yol olan Savcılık elıyl göndermenin, kav-. limize nasıl olup da zıt duştugunu normal bir muhakeme ile keşfede- ıımeye imkân yoktu tekim Basın hurrıyetını savu- nan bir çok şahıs -meselâ Kasım Gülek, Turhan Feyzioğlu ve baş— kaları- dahi, Zafer Gazetesine mü- teadit defalar Savcılık — kanalıyla tekzip göndermişlerdir. Ya bizzat gazetenizin aynı yol- 'dan faydalanmasına ne buyurulur? En taze bir misal olarak, 29 Ka- sımda -Savcılık eliyle- Zafer Ga- zetesine gönderdiğiniz cevabı, zik- redilebilir. Basın Hürriyetini savunan kim- selerin, Savcılık eliyle tekzip gön- dermesını "kavlin fiile uymama- sı" nın delılı sayan bizzat siz oldu- gunuza gore -ki bizim böyle bir sözümüz yoktur- aynı yoldan fay- dalanan Dergını (ve onun önem- li her hareketinde yegâne söz s hibi olan mutlak âmiriniz) hak- kındaki hükmü de, yine siz vermiş bulunuyorsunuz. Zira "kişi ikrarı ile ilzam olunur". Eğer bazıları gibi,"Basın hür- riyetini ağır kanunlarla zedeleyen kanunlar karşısında korkup — sus- cezayı d e ların muellıfı olarak başka şahıs- ları gösterip, bu yüzden onların senelerce benim namıhesabıma ha- piste yatmalarına sebep olsaydım, e uymadığını iddia edebilirdiniz. u u Kanunun elâstiki unsurları muva- cehesinde pek tehlikeli sayılabı'le— cek tenkit yazılarını daima imzam- la yayınladığıma ve hatta tarafım- dan kaleme alınmış tehlikeli bazı Forum notlarını ve baş makalele- rini bile — -derginin âdeti hilâfına- "M. A." rumuzu ile belli etmek yo- lunda israr ettiğime vs. hiçbir ya- sımı inkâr etmediğime göre, fiilim- le kavlimin birbirine uymadığı yo- lundaki iddianız, bir. hakikati, de- ğil sadece temenninizi aksettırebıl— mektedir. 8. Hakkımda hakıkate aykırı is- natlarla dolu olan yazı, yaza- rınızın" eseridir; şu halde, yazı ile hiçbir - ilgisi olmıyan bir üçüncü şahsa hücum ettiğim yolundaki id- dia da hakikate aykırıdır: € ın Kanununda te sahibi" hakkında konan agır müeyyidelerden dolayı, bir gazete- nin Medeni Hukuk ve Ticaret Hu- ku bakımından "maliki" * olan şahsın, müstakbel cezalardan kur- tulmak maksadıyla idareye vere- ceği bir " nname" başka birisini sahip durumuna seltebileceğini vs bu halde cezanın * Hususi- ukuk yönünden "malik"- in kim olduğu araştırılmaksızın— Basın Hukuku bakımından "sahip' gözüken şahsa verilmesi gerekece— ğini, -bilhassa cezada kıyasın cart narak- o za- olmaması esasına da a manki- ünv ile Neşrıyat Müşa- viriniz" olan zatın üdafaasına hasrettiğim 64 sahifelik lâyihanın ilk 10 sahifesinde mufassalan be- lirtmiş bulunuyorum. Bu, benim ob- jektif ve samimi kanaatımdır Keza bir şahsın imzasız olarak yayınla- dığı yazıları inkâr etmesi halinde, bu yazıları hakikate aykırı olarak anması gerekeceğini ve başkasının* bedenile kahramanlık yapanların ise. cezalandırılmasına yoktur. Cevabın aklen de, hukuken de, ahlaken de yazının hak ki mü- ellifine ve — onun yayınlanmasını gerçekten saglayanlara karşı yö- neltilmesi gerekir. Akis dergısının ise, sık sık de- ğişen "Sahip İşleri Mü- dürlerinin yanında -adı, sahipten bile 4-5 punto daha büyü le derginin kapa ına muşaviri ,sonra unvanını taşıyan ve son basın k nununun neşrinden önce olan-bir şahıs vardır ki, ginin ("mutlak âmiri" i) olduğunu bugün artık bilmeyen şahıs yok gi- idir. Biz işe, bu gerçeği, avukat- lik vazifemizle en küçük bir ilgisi. AKİS, 10 OCAK 1959