Fakat bu ara, bir sanatçının her şeyden önce insan, bir kadın sanat- çınınsa herşeyden önce kadın olduğu unutulmuş görünmektedir. Yuva kurmak, çocuk sahibi olmak, her in- sanın oldugu gibi, bir sanatçının da tabii hakkıdır. Suna Kan bundan bir iki yıl önce, İstanbullu film pro- düktörü Ahmet Üstel ile evlenmiştir. Üstel ailesini yakından — tanıyanlar, bazı söylentilerin aksine, Ahmet Üs- telin sanatsever bir kişi olduğunu, geri kafalılık edip — karısının sanat hayatına engel olmak şöyle dursun, bilakis desteklediğini, önayak oldu- ğunu bilmektedirler. Gerçi Suna Ka- nın son birkaç ay içinde, günlük temrinlerinin olsun, konser faaliyeti- nin olsun, hızını kesmiş olduğu doğ- rudur; nitekim sanatçı, Brüksel Ser- gisi Türk 'konserlerine katılamamış- tır. Fakat bunun sebebini bir dok- tor daha iyi izah edebilir. Suna Kan evvelki hafta bir çocuk dünyaya ge- tirmiştir. Ne var ki Üsteller, Suna Kanın annelik — mesuliyetleriyle sa- natçı — mesuliyetlerinin çatışmasını imkân nisbetinde — önlemek, için za- manında tedbir almışlar ve küçük Ömer Üstelin bakımım ve yetişmesi- ni iyi bir dadıya bırakmışlardır. 1200 lira ücret una Kan Paristen döndüğünden beri, Cumhurbaşkanlığı Orkest- rasının kadrosunda bulunmakta ve ayda 1200 lira ücret almaktadır. E- ğitim — masraflarını yüklendiği üs- tün değerde musikişinaslara, eği- timlerinden sonra da geçim imkânı- nı sağlaması şüphesiz ki devletin, sanat sahasındaki -sayısı pek az 0- lan- yerinde davranışlarından biridir. Gelgelelim "Suna Kan, bu 1200 lira- ya karşılık ne iş goruyor"" suali zihinleri tedirgin etmektedir. Hatır- lamak gerekir ki batı devletleri bir- çok sanatçıya, milli kıymetlere, kar- şılığında hiç bir şey istemeksizin ma- aş bağlarlar. Suna Kana ödenen üc- ret bu çeşitten değildir. Milli Eğitim Bakanlığı veya Cumhurbaşkanlıgı ondan her zaman bir vazife yerin getirmesini istiyebilir. Fakat herhal- de Suna Kan çapında bir kemancı- nın, Cumhurbaşkanlığı Orkestrasının yaylı çalgılar bölümünde çalışarak hayatını körletmesine kimsenin gön- lü razı olmaz. 1957-58 mevsimi boyunca Suna Kan, anneliğe hazırlandığı halde, konser çalışmalarını elinden geldıgı ar devam ettirmekten de geri kalmamıştır. Ankarada iki, İstan- bulda bir orkestra konserine solist olarak katılmış, her iki şehirde de birer resıtal vermiş, Cumhurbaşka- iği bir vazifeyi yerine ge- tırmış, Bayarın Batı Almanyayı zi- yaretı sırasında, kültür temsilcileri- miz arasında orada bir konser ver- miştir. Kendilerinden çok şey bekle- nen birçok sanatçımızın biten mev- sim içinde bu hacımda bile bir ça- lışma göstermedikleri ortadadır.;Bu- nama beraber Suna Kan, nazarları üstüne çeken bir sanatçı olduğu için. AKİS, 20 EYLÜL 1958 Türk Parasının Değeri ve Musiki Ticareti ürk parasının değerinin yüzde T üçyüz nisbetinde — düşürülmüş olması, ticaret hayatımızın her da- lında çalışanları olduğu gibi, kon- manacerlerini de tasalandır- m ıştır. Konser manacerliği bizde, yıllardır emekleme çağını aşama- mış bir meslektir. 1958 devalüas- yonu, bu mesleğin önümüzdeki yıl- larda gelişmesine bağlanan pek küçük ümitleri bile yok etmiştir. Fakat önemli olan, manacerlerin tasaları değildir. Türkiyede üç ta- ne konser manaceri varsa ikisi ay- nı zamanda sinema salonu işleti- cisidirler ve sanat manacerliğini daha çok amatörce davranışlarla yapmaktadırlar. Asıl tasa, Tür parası hakkındaki kararlar yuzun- musiki hayatımızın göreceği zararlarla ilgilidir Türkiyeye konser vermiye ge- len yabancı musikişinaslara üc- retleri, konseri düzenliyen mana- cerler tarafından Türk parası ola- rak ödenir. Genel olarak manacer, sanatçının yol parasını ve Türki- yede kaldığı günler zarfındaki o- tel, yemek v.s. masraflarını hesa- ba katmaz. Konser vermeye ge- len misikişinas bu masrafları aldı- ğı paradan öder. Geri kalan para- yı ne yapar? Birkaç ay öncesine kadar bu narayı olduğu gibi, dö- viz olarak dışarı çıkarabilirdi. Tatbikatta gerçi, bu paranın dövi- ze tahvili ve dışarıya havalesi bü- yük gecikmelerle oluyordu. Ama Türkiyede konser veren bir musi- kişinas ücretini, er veya geç, işi- ne yarayabılecek bir para halinde alabılıyordu Gelgelelim, birkaç ay önce Maliye Bakanlığının aldığı bir kararla Türkiyeye gelen sa- natçılara kendilerine ödenen Türk parasının ancak üçte birini döviz olarak alma hakkı tanınmıştır. Geri kalan üçte iki ne olacaktır? Yurdumuzda bir iki gün kalıp yo- luna devam edecek bir musikişi- nas, 99 liradan fazla Türk parası- nı sinir dışına çıkarmak yasak ol- duğuna göre, bu paradan nasıl faydalanabilir? Evet, Türkiye dı- şına çıkarılmasına müsaade olu- nan bazı malları satın alabilir a- ma, bu külfeti göze almasını, hem vakti, hem de yurdumuzda hangi malların değerli olduğu hususun- daki bilgisi pek mahdut olan bir yaptıkları yeter — görülmemektedir. İcra kalitesinde bir düşüşün başlamış olduğu hakkındaki görüşler aslında dayanıksız söylentilerden başka bir- şey olmıyan aksine çalgısı günden güne olgunlaşan Suna Kanın artık çalışmalarını — hızlandırmas dış memleketlerle temaslarını sıklaştır- İlhan K. MİMAROĞLU yabancı sanatçıdan istiyemeyiz. Durum zaten, buralarda — konser vermeyi düşünen yabancı sanat- çıların hevesini — kırmıştır. Şimdi buna bir de, paramızın degerının düşürülmesiyle ortaya çıkan yeni urum eklenmiştir. Bir örnek ve- relim. Diyelim ki bir pıyanıstın elinde, Türkiyede verdiği konser- lerden ve geçirdiği günlerden son- ra, 3.000 Türk Lirası kalmıştır. Daha geçen mevsim, bu Praranın hepsini dovız olarak alabildiğine göre, kendisi 5.75 kurundan, 416 dolar verılecektı Birkaç ay önce alıan o üçte bir kararına gore ancak eline 172 dolar geçecek ti. Şimdi ise, devalüasyon neticesi, bir doların karşılığı 9 lira olduğu- na göre, 3.000 liraya karşılık an- ak 111 dolar alacaktır. Demek ki geçen kendisine ödenen 3.000 lıraya karşılık 416 dolar ala- bilecek olan bir sanatçı, bu mev- sim ancak 111 dolar kazanabile- cektir. Bu durumda, asıl gayeleri Boğaziçinin — güzelliğini görmek yahut Ayasofyayı — gezme olan musikişinasların bile buraya gele- ceği pek şüphelidir. Aradaki farla ancak, manacer- lerin sanatçılara ödiyeceği Türk parasının arttırılması karşılıyabi- lir. Buna da manacerler göze almı- ya yanaşmamaktadırlar. Çünkü, sanatçıya daha fazla para ödiye- bilmeleri — için bilet — fiyatlarının yükseltilmesi gerekmektedir. Oy- sa bilet fiyatları belediye tara- fından dondurulmuştur. — Belediye, bilet fiyatlarını serbest bıraksa, yahut zam yapılmasına müsaade etse, bu sefer de konser devamlı- ları ortalama üç misli daha fazla para verme sorunda kalacaklar- dır. Kısacası bir fasit daire için- de bulunulduğu ortadadır. mda, bu — mevsimden başlıyarak, dış — memleketlerden Türkiyeye gelecek sanatçı sayısı- nın çok azalması beklenmektedir. Ancak, içinde bulunduğumuz haf- ta içinde Türkiyedeki konserleri- ne başlıyacak olan Amerikan Ju- ilâard Kuarteti gibi, turneleri kül- tür propagandası maksadiyle ya- bancı hükümetler tarafından des- teklenen — musikişinaslardan — ve musiki — topluluklarından — medet umabiliriz. ması, her yıl bir kere Parise gidip öğretmeni Gabriel Bouillon yanında eğitimini tazeleme imkanlarını ara- ası, hele milletlerarası bir şöhret sağlıyabilmek için daha kesif bir faaliyet göstermesi beklenmektedir ve bunları yapması için hiçbir ciddi engelinin olmaması gerekir. 33