20 Eylül 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

20 Eylül 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO, sunun sinema Zzevkli doyuracağı sanılmaktadır. Artık perdelerin açılmasına pek az zaman kalmıştır. Bu arada en çok heyecan duyan akkak ki Cü- neyt Gökçerdir. sından bo- şalan yere şimdilik vekaleten tâyin edilmiş olan Cüneyt Gökçer, birta- kim siyasi oyunlara kurban gıtmez— se, bir müddet sonra "asaleten" ym edileceği müesseseye — elinden geldiği kadar yararlı olmıya çalış- tadır. seyircilerini İstanbul Pek erken değil mi? stiklâl caddesinde otobüsten inen orta boylu kumral adam karşı kaldırıma geçti.. Alkazar sineması- nın vitrinlerine yürüyüş temposunu hafifletmeden bir göz attı, saatine baktı 10'a Üüç va rdı Pro kalacağım diye dü biraz daha sıklaştırdı Kuçuk Sahne- nin Önüne gelince karanlık ve dar antreye girdi, — merdivenleri ikişer Düşer çıktı. Fuayeye gelince yeniden saatine ktı 10'u bir geçiyordu. "He er halde başladılar" diye düşün- dü, "geç kaldım". Ayağının ucuna basarak kapıyı yavaşça çekti. Çalı- şan arkadaşlarını rahatsız etmek is- temiyordu. Fakat hayret, sahne de salon da bomboştu, yeni mevsimin hazırlıklarının en civcivli olduğu şu günlerde Küçük Sahne dalga geçi- yordu. Üzüldü. Eski aktör bu genç topluluğa yeni girmişti. — Huylarını, âdetlerini bilmiyordu. Ama vakit prova zamanı idi. Küskün küskün kulisin kapısınım açtı ve içeri girdi, teknisyenlerden biri pencerenin önü- ne oturmuş caddeden geleni geçeni seyrediyordu. Teni geleni görünce ayağa kalktı, "Hoş geldiniz" dedi. "— Prova yok mu?" ” Yok." "— Neden?" ; Teknisyen bir an durdu, "İlhan Bey" dedi, "İlhan lskender Bey..." sonra İâfının — arkası getiremedi merdıvenlerden çıkıp sahneye dogr . İlhan İskender o gün, üç aydır çektiği ıstıraplardan kurtula- rak, çok diği — mesleğinden ve dostlarından edebiyen ayrılmıştı Bütün profesyonel çalışması sah— nede bır "porta arım var" diyı bagırmaktan 1baret kalmış bazı _tı— yatro dahilerinin yanında İlhan İs- kender, tevazuu, çalışkanlığı, kabi- liyeti ile sahnemizde yeri kolay' ko- lay doldurulamayacak bir — boşluk bırakmıştır. Daha çok şey yapması gereken 23 yaş gibi genç bir çağda, aramızdan ayrılan bu efendi insan, yeni yetişen bir aktör nesli tarafın- dan daima takdirle anılacak, ve adı efendiliğin, çalışkanlığın bir misali «alarak daha yenilere — ulaştırılacak- ır. İlhan İskender daha Hukuk Fa-, kültesi talebesi iken Tiyatro Derne- ğinin çalışmalarına katılmış ve ar- 32 kadaşları arasında sivrilen iki üç isimden biri olmuş, bir ara Genç- lk Tiya trosu ile Almanyaya da gitmiştir. Fakülteden sonra avukat- hık stajını da bitirip avukat olma- sına rağmen Tiyatro Derneğinin Cep Tiyatrosu oyunlarının — yöneticisi 0- lan Haldun Dormenin davetini kabul ederek — profesyonelliğe — geçmiş ve Haldun Dormen Tiyatrosunda oyna- mağa — başlamıştır. Bu toplulukta, Kaçtı". "Teyzesi", "Çukula , "Hedda Gabler pıyesle- rinde oynamış ve eleştirmecilerin en çok beğendikleri aktörlerden biri olmak başarısını göstermiştir. Fakat Haziran ayında yapılan Ankara tur- nesinde, vücudunda ilk belirtileri gö- rülen kanser illeti, bu efendi inşanı çok sevdiği — mesle ğınden ayırarak yatağa düşürmüştür. Ölümünden bir hafta on gün evvel, — arkadaşlarının 'Teyzesi" — oyununu İstanbul açık hava sinemalarında tekrar edecek-, terini öğrenince "rolümü kimseye vermem, ben oynıyacagım " diyerek kadar tiyatro aşığı genç aktör, ken- disi iyileşmeden oyunun oynanmıya- cağı vaadi ile ikna — edilebilmiştir. Değişiklik hastalığı İ stanbul Tiyatrolarının sık sık nükseden bir hastalığı vardır. Program değişikliği. Bu gün oynan- masına karar verilen oyun, yarın bir başkası ile değiştirilir, üç beş gün sonra da bir üçüncü — oyunun i- kincinin yerını aldığı görülür. Günlerden berı yerli bir oyunla perdesini açm karar verdıgını söyleyen ve bunu gerek yazı, gerek yetkililerin konuşmaları ile ilân e- den Oda — Tiyatrosu, cularının bir kısmının fılm çalışmalarını ön plânda tutması ile, bu piyesinin ha- zırlanması için gereken yapılamıyacağını gorerek, bahçelerde oynanan “öteki" disinin mevsim başı — oyunu o tekrarı gibi, pek hoş karşılanmaya- cak bir' karara varmıştır Ancak, e- peyce kısa olan bu oyunun, takvıyesı düşünülmüş ve ılerde bir komedi ile oynanması düşünülen Strındberg in bir perdelik "Matmazel Julie" si ha- zırlanmaya başlanmıştır. Bu oyunun Oraloğlu ile iştir İlk — piyes olarak ilân edilen Saba- hattin Kudret Aksalın "Tersine Dö- nen emsiye" si de böylece, bilinme— n bir tarihe bırakılmıştır Şehir Tıyatrolarında . ise bu değişiklik rol tevziatında kendini — göstermiştir, Abdurrahman Palayın dublör olmak istemediği Cyrano rolü üçüncü adam ıza Tüzüne verilmişti. Fakat bilin- meyen bır sebeple Rıza Tüzünle be- raber ano da rolü olan Gazanfer Özcan, Rauf Ulukut, Zihni Küçümen gibi oyuncular affedılıp, komedi kıs- mına gönderilmişler — ve artık dişçi koltuğu bulunsa da, bulunmasa da oynanmasına karar verilen H Florance"daki rollerini ezberleme- ğe başlamışlardır. "Sevgi-. MUSİKİ Sanatçılar Bir hususi hayat meselesi S anat çevreleri ve hatta umumi efkâr, diğer sanat kollarında ça- lısanlara arika enen ve dış memleketlerdeki eği- timleri Devlet tarafından sağlanan musikişinaslara çok daha büyük bir ilgi gösteriyor. Herkesin gözü onla- rıh üstündedir. Bu ilgi onların yalnız meslek hayatlarına değil, USUSİ hayatlarına da uzanmaktadır. Bir müddettir, bilhassa son bir kaç ay zarfında bu ilginin en büyük yükü, tek bir sanatçının üstünde toplanmış bulunuyor: Kemancı Sum Kan. Musiki çevrelerinde onun istik- baline endişe ile bakanlar az değil Suna Kan Nikâhın kerameti dir. Söylentilere göre Suna Kan, ke- manına artık gereken önceliği ver- memektedir; günlük çalışma saatle- rini azaltmıştır; sanatça olarak ileri- si için belirli, kesin plânlar yapma- maktadır; konser faaliyetini — asga- ri hadde in ndirmiştir. Suna Kan tem bellikle, kaygısızlıkla suçlandıranlar sebep olarak, sanatçının hususi ha- yatını Öne sürmektedirler. Genç;, ke- mancının evlilik hayatıni seçmiş ol- masının genel olarak tasvip edilme- diği gizli, bir şey değildir. Bu kanaat- sürerken diğerleri de, i nan hayat akadaşıyla ilgili şahsı sebepler üstünde durmaktadır- lar AKİS, 20 EYLÜL 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: