R A D Y O Ankara Yeni müdür eçen hafta, — Ankara Radyosu Müdürlüğüne, bu müessesenin emektarlarından Hikmet Münir Eb- cioğlunun tâyin — olunduğu ve eski mudur İskender Egeye Basın Ya- ve Turizm Umum Müdürlüğün- de başka bir vazife verıldıgı açık- landı. Tâyin, iki mdan, gerek Hikmet Münirin, — gere kse İskender Eğenin radyoculuk mesleğindeki du- rumları - 'bakımından memnuniyet vericiydi. Hikmet — Münir Ebcioğlu, yirmi yıldır, Ankara Radyosu ve Ba- sın Yayın çerçevesinin içinde olsun, dışında olsun radyoculukla fiilen uğraşmış tecrubelı bır meslek ada- mıydı bir numaralı devlet rad- yosunun ıdarecılıgıne radyoculuğun -hele ürkiyedeki — radyoculuğun- gırdısını çıktısını bilen bırının ge— tirilmesi, hiç olmazsa “"işe g dam" prensıbinın görünürde bıle ol— sa tatbik edilmiş olması bakımından, yerındeydı Karşı prensibe, "ada- ma göre i " prensibine göre birkaç yıl once bu Vazıfeye getirilmiş olan sabık Türkçe etmeni İskender Ege, teşebbüs sahiplerini çelmelemi- yen, iyi niyet sahibi bll' 1darecı ol— kemlesini asıl, daha farklı işler için tramplen olarak kullanmıştı, tramp- len, vazifesini görebilmiş miydi ? Bu, ayrı bir bahsin mevzuudur. Asıl mesele, Hikmet Münir Eb- cioğlunun meslek tecrübesini, Anka- ra Radyosunun muduru ola ak ka- lacağı müddet zarfında, radyonun ıslahi yolunda kullanıp kullanmıya dağıdır. Bizde radyo müdürlükleri, başlıca vazifesi yukardan gelen e- mirleri aşağı kademelere ulaştırmak ilerdir ve belki de lere radyodan anlayan insanlar ge- tirilmemiştir. Asıl teşebbüs mevki- inde olanlar, etliye sütliye karışma- mak şartiyle. program müdürleri- dir -ve, tabiatiyle, "yukardaki" be- yefendılerdır Türkiyenin devlet rad- yolarının idaresinde, ana esaslarda bir zıhnıyet degışıkhgı beklemenin mevsimsiz olduğu aşikârdır. Hik- met Münirin radyo müdürü olması- nın Ankara Radyocunun gidişine tesirleri pek az, pek mevzii olacaktır Ama ondan hiç olmazsa, bir num: ralı devlet radyosunun mertebeler silsilesindeki yeri daha küçük, fakat verdiği iş görme imkanları çok da— ha büyült bir mevkiin mudurlugunu işgal eden delıkanlı ya bazı doğru yolları göstermesi is- tenebilir. En iyi spiker asın ve radyo... Bu kardeş iki esleğin gönüllüsü Hikmet Mü- nir 1939 yılında, İstanbulda Vakit ga- zetesinin kadrosundayken ve Yedigün 30 mecmuasına röportajlar hazırlarken, Sedat Simavinin o zamanki radyo müdürü Vedat Nedim Töre yaptığı tavsiye ile Ankara — Radyosuna gir- miştir. Radyolarımızın en iyi spikeri olarak şöhret yapması, uzun bir za- mana ihtiyaç göstermedi. Bugün de spikerlik sahasında — henüz, pek az ciddi rakibi — vardır. Basın Yayın kadrosuna girişinden birkaç yıl son- ra Hikmet Münir, Ankara Radyo U- nun program mudurlugune tâyin e- dildi. Yükselmek için, politik tercih- lere bigâne kalmanın doğru olma- dığına inanıyordu. Halis Partisi ik- tıdarı yıllarında, radyo ve basın çev- relerinde yalnız bir meslek — adamı olarak degil siyasi nabızlara şerbet vermesini bilen kurna: C. H, P. sempatizanı olarak tanınırdı. Hikmet Münir Ebcioğlu Pipo gene tütüyor 1950'den sonra çektiği sıkıntılar- da eski sempatilerinin rolü büy"k ol- du. Ankara Radyosundaki 1şıne son Verıldıgınde yeniden Babıâliye dön- dü Dünya gazetesinde gündüz sekreterlıgı yapmıya, aynı zamanda radyo tenkidleri yazmıya başladı. Fa kat gönlü Ankara daydı Yeniden Ba- sın Yayın çerçevesi içine girmeğe an- cak akide değiştirmekle muvaffak o- labilirdi. Günün birinde Basın Yayın memurları daire koridorlarında Hik- met Münirin İngiliz ve Amerikan pipo tutunlerının kokusunu duymaya başladılar. Baki müdürü, eski baş spiker bu defa rad- yo daıresınde fazla önemli olmayan bir memuriyete getirilmişti. Fakat piposunun dumanlarını yukarı kat- .sonraki "Bilgi Yarışı" na da lardaki burunlara hissettirmeğe muvaffak oldu. Hikmet Münir artık kısa dalga — yayınları şefiydi. Bu ara spiker Münirin sesi, uzun dalga yayınlarında gittikçe da- ha fazla duyuluyordu. Hem bir müd- dettir de Zafer gazetesinin — radyo sütununu hazırlamaktaydı. Geçen hafta, Ankara Radyosu Müdürlüğüne tâyin edildikten son- ra, onu Rad Gazetesini okurken dinleyenler, kelimeleri, cümleleri -kısacası, malüm — edebiyatı- daha 'bir canlandırarak, daha bir benimse- miye çalışarak okudugunu farketti- ler. Hikmet Münir, en azından mev kiini muhafaza etmek için, politik tercihler bigâne — kalmanın doğru madığı hususundaki inancım -ge- çen yılların tecrübesiyle- daha — da sağlamlaştırmış olmalıydı. İstanbul Bir 21 daha ı stanbul Radyosunun "21 puan Bilgi Yarışı" programlarının on- yedincisi geçen hafta, radyo stüdyo- larında halk önünde program hazır- lanmasının yasak edilmesinden beri ikinci defa olarak, radyo dışında bir salonda yapıldı ve gene Tadyo tek- nisyenleri ve teknik cihazları oraya taşındılar. Pro reklâmı için desteklıyen ilâç fabrıkasının Levent- teki salonunda piyano bulunmadı- ğından, yarışmadan önceki eğlendir- me faslı için tutulan piyanist İlham Gencer, portatif bir armoniumla gel- meğe mecbur ke_ılmıştı Bir başka eğlendirici de, İsmail Dümbüllü ile arkadaşlarıy lstanbul Radyosu Cumartesi ak- şamı, oO gün yarışmaya katılan çift- ıkısının cevaplarını yayınla- dı, Öönce, 2 ya 1ndak1 bir avukat, Aysel Denızcı Teoman Geri- 1 altı puan geçerek 300 lira ka- Arkadaşlarının — taktığı adla Aloş diye tanman man Gerim sualini cevaplandıramıyara dan çekilmek zorunda kaldı. Denizci de sekizinci sualde, Grayin Portresi" yazarını bilemiye rek oyuna devam hakkını kaybetti. İkinci çiftin yarışmacılarından, 28 yaşındaki dokto i Alp seçti- ği bir puanlık suallerde “Porgy ıle Bess operasının bestecisi kimdir ? sualini cevaplandıramıyan ve iki pu- anlık sual seçmiş rakibi, 27 yaşında- ki Teknik Üniversite ogrencısı Sel- nur Menteşin ikinci sualinde oyun dı- şı kalmasıyla avantajlı duruma geç- "Erzincan Zelzelesinin Tarihi Ne- dır'?" (1939), yahut "Mevlüdun Ya- zan Kimdir? ( man Çelebi) gibi sualleri rahatça rak büyük hedefe doğru İi başladı. Nihayet "otomobil endüst- risinde seri imalât sistemini gelıştı— ren Amerıkalı kımdır T" lme "Henry rd" cevabını verere puanı doldurdu ve 950 lırayı aldı Dr. Alp, oyun kaıdelerıne göre, bir katıl- ma hakkım kazandı. AKİS, 20 EYLÜL 1958