iyat akçesi ayıramıyorsa ciddi ted— birler düşünmek şarttır. Bu aile raf yapmadığına göre gideri kısmak ımkansızdır yapılacak şey geliri her ne pahasına olursa olsun artırmaya çalışmaktır. Ailede çalışıp para kazananların miktarını artırmak ilk akla gelen- lir. Yetişen gençlerin gıdalarından kısmak, onları haklarından mahrum etmektense. tatil zamanlarında on- lara gelir temin edebilecek işler bul-, maya çalışmak elbet daha faydalı- dır. El işleri, aileye yardım temin edecek bir gelir saglıyabilir. bugün zaruri masraflardan kısmayı düşünmek beyhudedir. Bilâkis fıyat— ların yükseleceğini hesaba katm ve geliri yükseltmeye çalışmak la— zımdır. Bir maliye bakanı lâzımdır! ütçe tanzim edildikten sonra, e- vin idaresini erkek veya kad üzerine almalıdır. Kadınların bilhas- sa mutfak masraflarını üzerlerine almaları ekseriya çok faydalıdır, Çünkü bu sayede daha ekonomik ha- reket ederler. Gıdadan kısılmaz, fa- kat kalorisi hesaplanarak akıllıca tanzim edilmiş bir yemek İlistesi, pa- halıya mal olmuş bir yemek listesin- den çok daha besleyici olabilir. Me- selâ ekmek francaladan daha ucuz fakat gıdai kıymet bakımından çok daha faydalıdır. İşini bilen ev ka- dını, bu bakımdan mutfakta dahi ekonomi yapabilir, fakat — masrafı, hangi taraf yaparsa yapsın, — karşı tarafın arada bir çarşıyı pazarı do- laşması da şarttır. Aksi halde yük- selen fiyatlara akıl erdirmek imkân- sızdır! Ev masrafını bir taraf — üzerine aldıktan sonra, diğer tarafın tefer- ruata karışması evde ancak hoşnut- suzluk yaratır. Karı - koca ancak ğiyim, eşya ve büyük alışverişler üzerinde beraber konuşup karar ve- rebilirler, hergün oturup etin, sutun fiyatını munakaşa etmek — bilhas bu devirde evde huzur bırakmaz. Avrupada ekseri, ev idaresini kadın- lar üzerlerine almışlardır Kadının hakımıyet sürdüğü yeni dünyada i- se, bu işi erkeklerın yaptıkları gö- rulur Bunu anlamak ta zor değildir. Ev idaresi yıpratıcı bir iştir. Buna rağmen gene de ev idaresi, bütçe tanzimi ve iktisat kadının omuzla- rındadır ve ekseri evi idare ettikle- rini zanneden erkekler ancak kasa vazifesi görürler, muvaffak maliye bakanları ise kadınlardır. Tuzaklar fak masraflar büyük yekünlar tutar. Ekseri bütçeleri mahve- den de budur. Halbuki insanların çoğu, ufak hesaplara kıymet ver- mez, Çocukların aburcubura harca- dıkları para bazan gıdalarına har- canan paradan fazlasını tutar. Bu yanlıştır Kahvaltı saatinde sütünü e ekmeğini yemiyen çocuk, ne ile yapıldıgı bılınmıyen çöreklere yerine hem bütçe, hem de sıhhat bakımından zararlıdır. İşportacıların 28 Sağduyu tatürkün hayat hikâyesini o- A kudukça insan, bu büyük ada- mın akıl durduran başarısının sır- rına erer gibi olur. Mustafa Ke- mal, milletini sevdiği kadar ona inanmıştı ve ona inandığı kadar onu tanımasını da bilmişti. Bu, meselâ milletini seven, fakat mil- letini dünyanın en cengâver mil- leti yapmak iddiasını besleyen ve kabine azalarına dahi emirle zor jimnastik hareketleri yaptırtan bir Mussolininin hayalperest tutu- mundan mbaşka bir tutumdur. Atatürk ilhamını daima realite- den almıştır. O milletinin en kuv- vetli, mert tarafına — dayanarak İstiklâl Savaşını kazanmış, onu düşmanlarından kurtarmıştır. Ge- ne milletin ölçü, mantık ve sağ- duyusuna dayanarak inkılâpları yapmış ye onu zayıf taraflarından kurtarmıştır Bun sonra söy- lediği her söz, yazdıgı her satır, ve her hareketi ile göstermiştir ki O, milletinin akıl ve mantık yo- lundan muassır medeniyet seviye- sine kendi kendine, hiçbir zorla- maya lüzum kalmadan ulaşacağı- na inanmıştır. * illeti yükseltmek için evvelâ anımak lâzımdır. 1950 seçimleri Mustafa Kemalin mille- tinin istikbali hakkında beslediği ümitlerin boş olmadığını dünyaya ispat etmiştir. Gene bundan son- raki siyasi seçimlerde Türk Mil- leti gösterdiği ölçü ve olgunlukla kendi kendine yolunu çizmiş bu- lunmaktadır. Bunun içindir ki memleketimizde, siyasi fikir ay- rılığı yüzünden bir kardeş kavga- sı tasavvur etme imkânsızdır. Gene tek bir Türk tasavvur edi- lemez ki komşu Irak hâdiseleri- ucuza sattıkları birçok cicili bicili eşyalar da umumiyetle birer bütçe tuzağıdır. Tehlikeli saha! iyim aile bütçesinin en netame- G li bir koludur. Birçok karı - ko- canın bu nuda münakaşa, hattâ kavga ettikleri görülür. Giyimde yüzde yüz on apmak müm- kündür. Kaprislere kapılmadan, bil- gi ile giyinen dayanacak mala pa- ra vere dikiş bılen bir arşın kumaştan ıstıfade edi kadınlar yüzde yüz ekonomi yapmış sayılır- lar. Temiz giyinmek, yorganına gö- re ayağım uzatmak: giyimde birçok gedikleri doldurabilir. I:aradan mühim olan şey! ş ve zaman ekonomisi, para eko- i kadar, bazan ondan daha faydalıdır Zamanında, duşunulerek Jale CANDAN ne gıpta etmiş olsun. Ancak, bir İhtilââ bacan — mazur gorulebılır Tasavvur edelim ki bir memleket- te butun siyasi partiler kapatıl- mış, basın şiddetle en meşru bir muhalif ses derhal boğulmuştur. Böyle bir memleket- te halk iktidardan memnun değil- dir ama, bunu idare adamlarına an latacak meşru bakanlardan mah- rumdur, böyle bir — memlekette ihtilal olabilir ve başarı da kaza- nabilir. Irak hâdiseleri bir kere daha göstermiştir ki, muhalif partiler e hür basın ıktıdarların emniyet supaplarıdır Bunu görmek ihtilâ- le gıpta etmek demek değildir. Bilâkis ihtilâden korkmak, ondan kaçmak, onu takbih etmek de- Siyasi haklarını ve siya- si hürriyetlerini yerinde kullanan, ufak menfaatler için bunları fe- da etmiyen milletlerin kardeş kav- gasından çekinmelerine hiç mahal oktur. Görülüyor ki hakiki bir demokratik rejimi kurmak bugün- den yarına kolaylıkla başardamı- yor. Kanunların yanı sıra, bir zih- niyet mücadelesini de kabul et- mek lâzım. Ancak bu mücadelede herkes kendi payına düşen vazi- feyi yerine getirirse, ufak feda- kârlıklardan çekinmezse, insanla- rı saadete ve hürriyete götürecek olan biricik yolun -akıl v an tık yolunun- diğer yolları ihtilal isyan, kardeş kavgası gibi çıkmaz— ları kapatacağı muhakkaktır. Bunları kitaplar yazar, ama yüz— de altmışından fazlasının okur ya- zar olmadığı bir memlekette mıl— let bunları bilmez mi? Bilir. Çün- kü bu millet, şaşmaz bir sağdu- yuya ve çok ölçülü bir mantığa sahipt Bunu her fırsatta da gostermiştır. alınan herhangi bir mal, son daki- kada acele ile alınandan çok daha elverişli olur. Tertiple iş yapan, za- man kazanan ev kadım bu zaman- da hem para kazanabilir, hem de sıhhatim kazanarak enerji toplıya— bilir. Sabahleyin mutfaga girip za- manım 'öğleye kadar ağır yemekler hazırlıyarak öldüren kadın, fazla pişirmek sureti ile hem bu ye lerin gıdai kıymetlerini öldürür, karaciğeri yoracak bir liste şımıza çıkar; hem de zamanını kay- beder, yorgun düşer, başka iş ya- pamaz, sıhhatini ve neticede gene parasını kaybeder. — Aile fertlerinin yardımları sayesinde gündelikçi ve yardımcı paralarından — tasarruf et- mek daima mümkündür ama, bütün iş ev kadınına yüklenmemelidir. v kadını E ağır işçi gibi çalışır. Aile fertleri bunu takdir etmek ve AKİS, 20 EYLÜL 1958