YURTTA OLUP BİTENLER Gazetelerin can damarı: Yeni rejimin yeni kurbanları... habirlerin bizzat tuttukları notlar, sonradan teşkilâtının ba- sın bülteni ıle karşılaştırılmış ve tı- pa tıp benzerlik müşahede edilmiş- ti. Gecen haftanın ortasında yapılan bu duruşmada, Toplu Basın Mahke- mesi ne hikmetse bilinmez, sıraları daha önde olduğu halde dokuz ga- zetecinin duruşmasını en sona aldı. Gene ne hikmettir bilinmez, duruş- ma sırasında iki savcı hazır bulun- du. Evvelâ Hürriyetçiler, arkasından şamcılar ve en sonra da Milliyet- çilerin yargılanması yapıldı. Hürri- yetçilerin. -duruşması — başlamadan önce İstanbulun meşhur savcısı Hi- cabı Dinçin polisi, bir hademe ile Başmuavin Hakkı Müftüoğlunu da- vet ettirdi, önce cübbesi, arkasından da babacan tavrı ile Müftüoğlunun kendisi İstanbul Adliyesinin üçüncü katındaki Toplu Basın Mahkemesi- ne gelerek yeni, genç ve tecrübesiz basın savcısının yanında yer aldı. Müftüoğlunun erhangi bir-duruş- mada hazır bulunduğunu en eski ad- liye muhabırlerı dahi zor hatırlıyor- lardı. "Sanık" gazetecileri' -en fazla neşelendıren hâdise, Toplu — Basın Mahkemesinin kapısında asılı ola duruşma listesinde Milliyet gazete- sinıin imtiyaz sahibi olarak Ercü- ment Karacanın yerine, yıllarca ön- ce hakkın rahmetine kavuşmuş olan babası Ali Naci Karacanın isminin yazılması oldu. savcı okuduğu id- dianamesinde "sanık" ların bir se- neden üç seneye kadar — hapis ve 10.000 liradan aşağı olmamak üz- 16 cısı- boş durm fi Hususi ilân re para cezasına — çarptırılmalarım talep etti Ancak, İstânbuldaki sanık liste- si bu kadarla kalmadı. Somuncuoğ- lunun Basın, Yayın ve Turizm Ba- kanlığına getırılmesınden sonra, İs- tanbul Basın Savcısının, Ankarada- ki Rahmi Ergilden aşağı kalmamak için aşırı bir gayret gösterdiği göz- den kaçmıyordu Falih Rıfkı Atay, Ömer Sami Coşar, Noyan Yiğit, Kâzım Kip, Vedat Etensel, — Yekta Önen son günlerde basın sav- cılığına çağırılıp -hattâ bazan en olmadık saatlerde, ifadelerine — mü- racaat edilen gazetecilerin sadece bir kısmım teşkil ediyordu. İstan- bul basım İstanbul basını olalı, bu kadar geniş bir kadro ile Adliyeye taşınmağa alışmamıştı. İstanbullu — gazeteciler — böylece adliye koridorlarında savcılığa git- mek ve mahkeme huzuruna çıkmak talimleri yaparlarken, rekoru daima alinde bulunduran Ankaralı gazete- ciler de -daha doğ usu Ankara Sav- ordu. Geçen hafta cinde- yalnız Ulus aleyhine beş dâ- va bırden açıldı. Eğer aleyhinde a- Çiüan her dâva mahkümi yetle netice- lenirse çok gene yasına rağmen öm- rü cezalarım doldurmağa yetmeye- cek olan Ulusun yazı işleri müdür- dâva vardı. Yazı isleri müdürlerinin yanında Yakup Kadri Karaosmanoğ- lu ve Bülent Ecevit de yazar olarak sanık sandalyesine oturacaklardı. Politikacılar Al gülüm, ver gülüm... u haftanın başında Türkiyenin Bpek çok vilâyetinden, C.H.P. nel Sekreteri Kasım Gülek hararet- le davet olunuyordu. Davetler. yeti bu sıralarda hayli sallantılı bu- lunan Genel Sekreteri — sevindirdi. emek iki seviliyordu, demek ki is- teniyordu. Halbuki işin aslında, pek çok şey gibi bunu da Demokrat İk- tidara borçluydu. Zira Kasım Gü- lekin boy gösterdiği yerlerde, hemen onun arkasından D. P. Genel İdare Kurulu Üyesi Tevfik İleri beliriyor ve İktidarın sözcüsü — Muhalefetin sözcüsünü cevaplandırıyordu. Tevfik İlerinin iki haftadır Karadeniz kıyı- larında ve Erzurumda soyledıklerı paşka vilâyetler halkının da ağzının Suyunu akıttı. Sadece Kasım Güle- İ ında "fikir arkadaşları" bu- lundugu halde bir şehre gelişi, ora- daki hareketleri, sözleri, - emniyet kuvvetleriyle münâsebetleri şehrin hayatında bir değişiklik yapıyor, bir canlılık," bir hareket — yaratıyordu. Şimdi, o siyasi trup gider gitmez bol beyaz saçları arkasında toplanmış, gözlüklerinin altından zekice bakan, bir taş görse onun Üstüne çıkıp nu- tuk vermekten kendisini alıkoyama- yan, şişman vücuduna rağmen hayli . P. sözcüsü Tevfik İleri ge- liyor, teftişlerde bulunuyor, — halkın arasına giriyor, Kasım — Gülekin el sıkma rekorunu egale etmeye çalışı- yor ve hepsinden mül ere- ce faydalı nasihatler verıyordu. Bu nasihatlerin en faydalısı ge- Tevfik İleri Bir sizden, bir bizden! AKİS , 20 EYLÜL 1958