YURTTA OLUP BİTENLER Hükümet Bitmeyen oyun Ikı gazetecı geçen haftanın sonun- gi aradan İstanbula gelen Yataklı Ekspresin beşinci va- göonunun 18 numaralı kompartmanı- na girdiklerinde aradıkları adamın bağdaş kurmuş vaziyette oturduğu- nu gördüler. Trene Bostancıdan bin- mişler, doğruca evvelden tesbit et- tikleri vagona koşmuşlardı. Gazete- cilerden biri Cumlıuriyetin muhabi- ci Erol Dallı, öteki de onun fotoğ- rafçısıydı. Aradıkları adam Samed Ağaoğluydu. Gazeteciler kompartmanın kapı- sına geldiklerinde Ağaoğlunun kon- düktöre bir elli liralık — uzattığını, kondüktörün bundan beş 1liralık bir hesap aldığını, Ağaoglunun da beş lira daha bahşiş bıraktığını gördü- ler. Bol saçlı Bakan — -Bakan mı, müstafi Bakan mı, belli değil- ince beyaz çizgili, koyu gri bir — elbise giymişti, beyaz gömleğinin yakası açıktı ve ayaklarında kahverengi pa- buçlar vardı. Gazeteciler kendisine o günkü gazetelerde istifa ettiğine da- ir haberlerin bulunduğunu söyledi- ler. Üzgün, durgun ve düşünceli gö- rünen Samed Ağaoğlu: — Aslına bakarsanız, dedi, ben on gün evvel istifa ettim. Fakat ka- bul etmediler. Bu isteğimi, Ankara- dan hareketimden önce tekrarladım. Gene kabul etmediler. Ben de ısrar ediyorum. Hepsi bundan ibaret". Sonra, ilâve etti: "— Siz, bu mevzuda hiç bir şey soylemıyor diye yazarsa- nız daha iyi olur". Gazetecıler itiraz sesi yükseltti- ler. Erol — Beyfendi, hiç olmazsa istifa- | nızı teyid ettiğinizi yazalım" dedi. Samed Ağaoğlu: "— Siz bilirsiniz ama, yazmasa- nız daha iyi olur" diye — mukabele etti. Sonra ayağa kalkıp, gazetecileri yolcu eder tarzda kapıya doğru yü- rüdü. Gazeteciler dışarı çıktılar. On- ların arkasından şair ruhlu Bakan da koridora çıktı ve dalgın tavırla denizi temaşaya daldı. Haydarpaşa- da kendisini oğlu Tektaş Ağaoğlu, Necip Fazıl Kısakürek, bir musevi dost ve vazife icabı Emniyet Amir- liğine mensup bir polis karşıladı. Bakanın bir tanesi mavi renkte uçak çantası, irili ufaklı yedi parça eş- yası musevi dosta ait 70.728 numa- ralı açık mavi Chevrolet kamyonete yüklendi, yolcular da bindiler ve kamyonet araba vapuruna yetişmek üzere Üsküdar iskelesine hareket etti. O gunden sonra. Samed Ağa- oğlunun izi kaybedildi. Samed Ağaoğlu Haydarpaşadan Kabataşa geçti, oradan Topağacın- daki evine gitti. Yeni yapılmış bir apartmanın üçüncü katını satın al- mış ve ailesiyle birlikte oraya yer- 12 Ağaoğlu leşmişti. Orada, hazırlamakta oldu- ğu bir kitabın çalışmalarına daldı Fakat isifa ettiğine dair resmi açık- lama bu haftanın başına kadar ya- pılmadı. Bir mutavassıt af tanın başında, pazartesi günü, öğle yemeği saatinde Emin Ka- lafat Park Otelde Başbakan Mende - resle birlikte göründü. Samed Ağa- oğlu bundan bir müddet evvel Sa- nayi Bakanlığından istifa ettiği za- man Emin Kalafat araya İirmiş ve Ağaoğlunun Devlet Bakanlıgını kabul etmesini sağlamıştı. — Derhal hatıra Çanakkale milletvekilinin bir defa daha şansım deneyeceği ihti- mali geldi. Hakikaten haftanın or- tasında Emin Kalafat eski arkada- şını aradı. Samed Ağaoğlunun tele- Samet Ağaoğlu Bire bin! fon numarası rehberde yazılı değil- di. Ama 01'den sorulduğunda numa- rayı bildiriyorlardı. Ağaoğlu istifa- sını geri alması yolundaki yeni tel- kinlere mukavemet etti. Doğrusu İs- tenilirse bu istifa hikâyesi — zaten fazla uzamış ve işin ciddiyeti kay- bolmuştu. Ustelık istifanın — ehem- miyeti de hem emen sıfırdı. Ev- velâ, Samed Agaoglunun Devlet Ba- kanı olarak gördüğü bir vazife yok- tu, ikincisi, . Meclis Grubun- daki muhalıfler Menderese bir kı- zıyorlarsa, Ağaoğlu veya — Kalafat neviinden politikacılara bin kızıyor- lardı ve onların arkasından her han- gi bir yere gitmeleri bahis mevzuu dahi değildi. Samed Ağaoğlu yalnız Grupta değil, parti içinde de aynı mevkie sahipti. İstifasının kabul e- dılmemesıl daha ziyade Menderesin meseleyi gozunde büyültmesindon i- leri geliyordu. Açıkta bekleyenler B hafta, Agaoğlunun — kabinede kalmayacağı anlaşıldığında ezeli Bakan adayları bir defa daha hazır» Y reddin men vekalet ediyordu a- ma. onun Ticarette kalacağı anlaşı- hyordu. Buna mukabil Çalışmaya ve- kalet eden Devlet Bakanı Halük manın oraya asaleten getirileceği ıh- timali kuvvetliydi. Böylece Möende- res V kabinesinde bir Devlet kanlığı -hatta iki- bir Sa kanlığı Bakan bekliyordu. Pazarte- sigünü Başbakanın, İstanbuldaki gezintilerinde yanına Himmet Ölç- meni almanı Ölçmeni ümitlendirdi. Fakat Anadolu Ajansı haberı verir- ken Himmet Ölçmenin "Yüks hendis" olduğunu tasrih ettı Gezi- len yerler imar sahaları olduğuna göre Himmet Ölçmene gosterılen a- laka siyasi olmaktan ziyade mesle- kiydi. Zaten Himmet çmen Ba- kanlıktan çok. D. P. Grup Başkan- Iğını bekliyordu. O makam. — Ba- kanlığa giden yol üzerindeki — son merhaleydi. Buna mukabil Osman Kavrakoglu, sıranın artık iyiden i- yiye kendisine geldiği kanaatindey- di. Üstelik, bir de vaad almamış mıy- dı? Inız bu sırada bir Bakaran yıldızının söndüğü farkedildi. Fatin Rüştü Zorludan ses seda çıkmaz ol- du. Buna mukabil Amerikada Ma- liye Bakanı Hasan Polatkan Ame- Örü- yordu. Polatkan Washington'a varır varmaz Dulles ile görüştü, ayağının altına kırmızı halılar İKTİSADİ MALİ Amerikalılar galiba dolar meselele- rini Zorlu ile görüşmek istemiyor- lar, karşılarında Polatkanın bu- lunmasını daha doğru buluyorlar- dı. Nitekim Paristeki müzakereleri de Polatkan idare etmişti. — Zorlu yerini bıraktığı takdirde orayı dol- durmaya da Basri Aktaş hazırlanı- yordu. "Yeni Nizam" u hafta, uzun zamandan beri De- mokrat İktidara yöneltilen bir it- ham tamamiyle iflâs etmiş bulunu- yordu. İtham, Başbakan — Adnan Menderesin işleri tek başına tedvir ettiği ve Bakanların bile — sö: geçmediği ithamıdır. Hattâ bazı kö- tü diller bazı Bakanlar için “filân- ca işe bakan Hususi Kalem Müdü- rü" tâbirini .kullanmaktan dahi çe- kinmiyorlar ve böylelerinin kabine- den ayrılması karşısında omuz sil- --yorlardı. Şimdi, bu çirkin ithamın yersiz olduğu ortaya çıkmıştır. Bu hakikati ilk anlayanlar da ne mut AKİS, 20 EYLÜL 1958