Temmuz seçildiğinden hükümet adı- na bizzat Başbakan ve Dışişleri Ba- kanı -vekilleri değil- Mecliste bulu- nabileceklerdi. D. P. Grubunu davet Muhalefetın talebinin Başkanlığa verilmesinin ertesi günü, Refik Koraltan Adnan Menderesle görüş- tü. Çarşamba günü Ankara radyosu- nun Öğle yayınını dinleyenler "D. P. Meclis Grubu Başkanlığından teb- liğ edilmiştir" kaydıyla bir haber işittiler. -Hani C. H. P. nin daveti- ni, paralı ilân olarak dahi yayınla- mayan Somuncuoğlu radyosu- Teb- liğde D. P. Meclis Grubunun perşem- be günü toplantıya çağırıldığı bildi- riliyordu. Aynı eketin muhtelif taraflarında polisler harıl harıl D. P. milletvekillerini arıyor- lar ve onları Ankaraya vet edi- yorlardı. Her halde Grup Başkanlığı tarafından -öyle ya, hükümet tara- fından olacak değil ya, hükümet öy- le işlere ne karışır!- D. P. milletve- killerinin başkente gelmelerini sağ- layacak vasıtalar da tedarik edildi. Çarşamba günü Ankarada — söyleni- len, Meclisin, cumaya toplanacağıydı. Aynı gün Dışışlerınden anlayan bir çok D, P. milletvekili hata üstüne hata yapan Dışişleri Bakanını Grub- ta sert bir şekilde tenkide hazırla- nıyorlardı. Doğrusu, vazifeleri de buydu.. Zorlu, politikası iflâs eden Bakanların Batıda çağırıldıkları gi- bi makamını lütfen bir başkasına bırakmaya dahi çağırılacaktı. Milletvekillerinin sevinci uhalefet milletvekilleri dan, başka bir sebep a sevinç içinde Kıhçlıoglunun gazetesi gun bazı İktidar erkânının "fikri arzu"larına tercüman olarak C.H.P Grubunun toplanacağını, 106 millet- vekili dışarda bulunduğuna göre Mec- lisin içtimaa daveti için kâfi imza tedarik edilemeyeceğini iddia etmış— ti. Bu "106 milletvekili hikâyesi"nin Meclis Grubunun itibarım zedelemek maksadıyla bazı çevreler tarafından ortaya atıldığı, sonra hikâyenin, biz- zat partili, birka " taz şahıs" marifetiyle teşkilâtın hiddetini Gru- bun idarecilerine yöneltmek ve bu muhtemel rakipleri tepelemek için kendilerine taraftar İstanbul gazete ve dergilerinde sakız yaptırıldığı ha- tırlardaydı. Grup, bir de alaylı teb- liğ çıkararak bu balonu — söndürdü. Toplantıda 139 milletvekili bulun- muştu, Van gibi uzak yerlerde bu- lunanlarla Kayseride — vukua gelen Ur tren kazasından dolayı gecikenle- rin sayısı 14 idi -onlar da çarşamba günü başkente yetiştiler ve C. H. P. talepnamesine katıldılar— 8 mılletvekılı hastaydı. Avrupada bu- lunanlar ise, — vazifeliler ve hastalar dahil 11'den ibaretti. Tebliğ bütün teşkılatta derin bir sevinç uyandır— dı ve "106 milletvekili hikâyesi" ne kanarak İnönüye ve Barutçuya te- essür telgrafı çeken samimi parti- liler çarşamba gününden itibaren ye- niden kaleme sarılarak bu defa mem- toplantı- AKİS, 26 TEMMUZ 1958 İHTİLALİN SEBEBİ ek çok kimse merak ediyor: Irakta neden Tahta ve Nuri Said ida- P resine karşı ayaklanıldı diye.. Hakikatleri görmek — istemeyenler türlü sebepler arıyorlar. Dış tahrikten bahsediliyor, — beynelmilel ko- münizmin lâfı ediliyor, Nasırın teşvikleri ele alınıyor. İhtilâlin sebebi mi merak ediliyor? Lütfen şu iki çük, şu İki basit haber okunsun. Haşimi tahtıma ve Nuri Said idaresinin niçin dev- rildiği derhal anlaşılacaktır. ağdatta ihtilâlciler tarafından öldürüldüğü — bildirilen Irak Kralı B Faysala ait, Bebekte demirli bulunan Âliye yatı ile, iki Cadillac marka otomobıle ve İhtilâlden bir gün önce kralın hususı şehrımıze getiren Irak Hava Kuvvetlerıne baglı bir askeri nakliye uçağı İle meşhur Crist - Craft deniz motörü dahil, uçaktan çıkan eşyalara Türk hükümeti tarafından şimdilik el konmuştur. Bebekteki son hatıralar Bunlardan başka, öldürülen Prens Abdüllillahın şehrimizde bulu- nan Cadillac marka otomobiline de aynı şekilde el konmuştur. ral Faysal yaşasaydı, Bağdat Paktı toplantısından sonra İstan- buldan İngiltereye geçecek ve orada sahip bulunduğu mükellef mali- kânede nişanlısı Prenses Fazıla ile buluşacaktı. Bu münasebetle sa- tın alınan yepyeni bir jaguar otomobil nişanlıları İngilterede bekli- yordu. II ün akşam Nuri Said Paşa evinde parlak bir ziyafet verdi. D ler henüz iç salona çekiliyorlardı ki, Neye uğradığımızı şaşırdık. Polis, Misafir- birden içeriye bir hücum oldu. asker, yalınayak, başı kabak halk zengin sofralara koştular. Hayretımız dinmeden sofralar talan edildi. Bir şey kalmadı. Meğer, burada adetmiş bu. Ziyafet sonları halkın- mış. Sonra da aynı sahnenin tekrarlandığını gördük. Sefil kütlelerin ziyafet artıklarını yutup karınlarını öyle doyurmalarını Iraklı genç münevverler de hüzünle seyrediyorlardı. nunluklarını izhar ettiler. Böylece bu şişirilmiş hikâye de, hikâyeyi şi- şirenlerin mahcubiyeti de neticelen- di. Bir elin sesi uhalefet bu gayretler kapalı, eşyalarını içindey- ken İktidar, çalışmalarım ya çok ya zıyadesıyle açık kapılar 7