AKİS'in Yazı Müsabakası "Milletlerin İktisadi Kalkınması Niçin Hürriyet içinde Olmalıdır?" f ktisadi kalkınma niçin hürriyet içinde olmalıdır derken, iktisa- di kalkınmanın millet için ifade et- tiği gerçek refahın ancak hürriyet- le kabil olduğu anlaşılıyor. Millet- leri başarıya ulaştıracak hakiki i kalkınmanın, filizlenmesi- ne ve meyvelerini vermesine yara- yan hürriyetin de yalnız ve yalnız demokratık rejim içinde var ola- bileceği apaçık ve o nisbette de basit bir hakikat halini almıştır. Zaten Batı demokrasileri toplanan hür milletler buna çok- tan inanmışlardır. Demek ki, hür dünyaya mensup herhangi bir memlekette de önce demokratik re- jim meselesi halledilmiş olmalı ki, o memlekette iktisadi kalkınmanın hürriyet içinde olmasından bahse- dilebilsin ve bu hür düşünce bir kıymet ifade etsin. Bütün Batı de- mokrasilerinde olduğu gibi, bu gruba dahil olan herhangi bir memleket halkının da milletçe ger- çek bir İktisadi kalkınmayı bekle- mek ve istemek hakları, isteneni yapmaya mecbur olan ve en ba- riz vasfı "“geçicilik" olan hükümet- lerin ise bunu yapmak sadece va- zifeleridir. Şu basit bir iktisadi realitedir:' hukukı sist görüş ve Bir memlekette mevcut em, daima iktisadi sis- i koruyucu, çevreleyıcı ve onu takıbedıcı bir duru! zeder. Se- çilen iktisadi sistem d ne yönde bir deg şiklik husule gelmışse, hu- kukif sistemde de, ayni degışıklıge muvazi yenılıkler meydana — gel Eğer iktisadi nizamın degışmesıne sebep olan hadise, güdülen iktisadi polıtıkanın ısabetsızlıgı ve verim- sizliği ise, mevzuatta ace- le olarak antidemokratik -hürriyet- leri kısıcı, kısmen veyahut tama- men de reddedici hükümlerin tat- bikine başlanır. Gerek iktisat ta- ve gerekse siyasi tarih bu ha- kikatleri teyideder hâdiselerle do- ludur. Şu halde XX. asırda herhan- gi bır memlekette yururlukte olan veya yürürlüğe konması için uğ- raşılan kanunlar, mutlak diktatör- lerin hükümlerine bile taş çıkarta- cak cinsten iseler, o memleketin iktisadi durumunun ne kadar va- him bir hal aldığını ve milletin na- sıl feci bir ıstırap altında taham- AKİS, 26 TEMMUZ 1958 -HI- mül edilmez iktisadi sıkıntılarla mücadeleden bitkin bir hale geldi- ğini anlamak için ne dahi müneccim olmaya ihtiyaç vardır. © Fakat memleket öyle bir hale gelmiş olabilir ki, hükümet adam- ları ne basit realiteleri görmek, ne de tarihi hadiseleri anlamak ister- ler. Hatta kendileri yeni bir haki- kat ve yeni bir iktisat tarihi ya- ratmak hülya ve hevesindedirler. Hatta ve hatta bu görüşü daha da ileriye götürerek, kendilerine "Ye- ni İktisat İlmi Yaratıcıları" ünva- nını verirler. İşte o zaman siz, "Ye- i İktisat İlmi Yaratıcıları" na yu- karıdaki pek basit hakikatleri an- latamazsınız. Anlamak istemezler, anlayana da mani olmak için boş yere uğraşırlar. Bu vaziyette elan bir hükümetin en büyük talihsizli- ği, murakabeyi reddeden bir Hür- riyetsizlik rejimini bizzat kendile- rinin isteyerek tesis etmiş olmala- rıdır. Hakikatte onları bu yola sap- tıran sebep te, kendı noktai nazar- intikam ve ihti- menfaatlerine lup sonra reddedilmesinden başka nedir? Bu durumda olan hükümet a- damlarının, gittikleri yolun mem- leket için hayırlı olmadığı yolunda- ki goruşlerı, yalnız oldukları za- man “Böyle yapmamalıydık" diye vıcdanlanna yaptıkları itirafları- akat, "niçin böyle yaptık?”" sorusuna cevap vermek istemedik- leri gibi, sessizce yaptıkları itirafı dışarıya sızdırmamak için de Or- taçağ dıktatorlerıne bile taş çıkar- tacak tedbirler alırlar. Hüküm adamlarının düşünceleri bu sevıye— ye gelince onlardan artık memleke- tin kalkınması hususu e bek: lenebilir? Memleket ıçın en buyuk tehlike memleketi idare etmek mevkiinde mesul olan hükümet a— damlarınm düşünüşlerin: n ruhun bu hale gelışıdır Çunku bu ruh, milletin dertleriyle alay e- den bir ruhtur. Bu istihza o kadar bariz bir hal alır ki, milletin her defasında feryat edişi — onlar için yeni bir refah alâmetidir. Orhan AKALIN Vaziyet bu merkeze gelince, bil- hassa milli geliri düşük olan mem- leketler için bulunacak ilk bir an evvel, masrafların kısılması yoluna gitmek olduğu halde, mem- leket kaynaklarının bir mirasyedi gibi insafsızca harcanmasına de- vam edilir. Niçin bütçede masraf- ları azaltmak istemezler? Bu, ce- vabı dahi verilmeye, değmeyecek kadar basit bir sualdir. — Şimdiye kadar izahını yaptığımız hürriyet- sizlik nizamı, tamamen olgunlaş- mış ve meyvelerini verecek hale gelmiştir. Ne ilme kıymet verilmiş, ne de ihtisasa hürmet edilmiştir. Murakabe tesirsiz bir haldedir. Murakabeyi işletmiyen — rejim hurrıyetsızlıkten başka bir re_ıım u hürriyetsizlik rejimi i- çınde, insafsızca harcanan memle— ket kaynaklarının ehem imine terem suretıyle degıl de, milleti avutmak ve gözünü boya- mak için rastgele harcanması hiç- de zor olmadığına göre, böyle bir memlekette bu şartlar altında ya- pılan yatırımlarda isabetin mevcu- diyetinden bahsedilebilir mi? — Bu hürriyetsizlik nizamı içinde kalkı- nanlar geniş halk kitleleri — değil, ancak baştaki hükümet adamları- nın gaflet içinde bulunmasından is- tifade eden açıkgöz sermaye ve po- litika cambazlarıdır. Hatta hükü- met adamlarının bu nüfuz tacirle- rini bile bile alenen destekledıklerı ve himaye ettikleri de bir dır. Devlet idaresi baştan başa bo- zulmuş ve sade millette değil, hür- riyetsizlik fikri şampiyonu — olan diktatörde bile huzur kalmamış- tır. Memleket manen ve maddeten iflâs etmiş ve ocağına incir dikil- mış bir haldedır Millet resmi sö- zü, -bırakın itimadı, dinlemek dahi istemez vaziyettedir. Yukarıdan beri tablosunu meye uğraştığımız memleket, riyetsizlik içinde — kalkınmak için çırpınan bir memlekettir. Ortaya çıkan durumu teşhis ettikten, son- ra murakabeyi reddeden bir hurrı- yetsızlık içinde kalkınma olabilir mi sualine "evet" diyebilmek 1çın, başka dunyaların adamı olmak İi betmez mi ? çiz-