26 Temmuz 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

26 Temmuz 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M U S Besteciler iacomo Puccini, 1858 yılının 23 Aralık günü İtalyanın Lucca şehrinde doğmuştu. Evvelki hafta Lucca operası Puccini'nin "Fanci- ulla del West - Batılı Kız" adlı ope- rasının Özel temsilleriyle, ünlü bes- tecinin doğumunun yüzüncü yıldö- nümünü kutladı. Dünyanın diğer o- peraları da, Puccini yılı münasebe- tiyle, listelerindeki Puccini operala- rının sayısını arttırdılar. mo Puccini, hatırlanmak i- çin yıldonumlerıne muhtaç olmıyan bestecilerdendir. Opera — dünyasında her yıl, Puccini yılıdır. Birçok ten- kitçi tarafından fazla duygulu faz- la şekerli diye küçümsenmesine rağ- men Puccini bugün, eserleri en çok temsil edilen birkaç opera besteci- sinden biridir. O kadar ki para ba- kımından devlet tarafından destek- lenmıyen opera kumpanyaları, Puc- cini'nin - eserlerini — oynamadıkları takdirde sermayeyi kediye — yüklet- miyen mahkümdurlar. Musikiye ku- lak veren milyonlarca insan, Pucci- ni'yi Verdi, Wagner, hatta Mozart gibi başarıllı opera — bestecilerinden daha sık anmakta, onun melodileri- ni daha kolay hatırlamakta, "Ma- dame Butterfly"ın temsillerine daha büyük bir hevesle koşmakta, radyo- dan "Tosca" nın bir aryası yüksel- diği zaman .. kulak — kesilmektedir. Puccini daha hayattayken, eserleri- nin oynandığı operaların bir listesini yapm "Tosca" nın aynı an- da 73 operada birden temsıl edıldı— ğini görmüştü. Allanın emri - A llah bana küçük — parmağıyla dokundu ve tiyatro için musiki yazmamı emretti. Ben de onun em- rine itaat ettım " Puccini'nin notla- rında bu sözlere — rastlanmaktadır. Besteci bu emre öylesine itaat et- miştir ki, öldüğü zaman bıraktığı servet 20 milyon lira kadardı. On- dan önce ve ondan sonra hiçbir cıd— di bestecinin bu kadar para kaza dığı bilinmemektedir. Otomobıller yatlar malikâneler arasında bir ö- mür geçiren Puccini "deha — sahibi olmak için sefalet çekmek gerekti- ğine inanan sanatçılarla" alay eder- di. Oysa Giacomo, çocukluğunu se- falet içinde geçır işti. — Besteciliğe dam olduğu anlaşılınca ona bir isti burs saglanmış ve Milano konser- vatuarına gönderilmişti Konserva- tuarda iyi, fakat asla parlak olmı- yan bir öğrenciydi. Mezun olduktan sonra Milânoda para sıkıntısı için- de yaşamıya başlamıştı Öyle ki, dostu"Cavalle iaR u i c a tecisi- Pietro Mascagnı ile birlikte, Milano şehrinin plânı üstünde. ala- caklılarla karşılaşmalarına — ihti- mad olmıyan mahalleleri kırmızıyla 32 Giacomo Puccini Milyonların — sevgilisi çizmişlerdi. Puccini'nin — "Le Villi" adlı. tek perdelık operası tenkitçi- ler tarafından Övü Fakat maddi başarı için, 34 yaşına ve "Manon Lescaut" ya kadar beklemek gere- kiyordu. Artık ondan sonra Pucci- ni'nin istikbali temin edilmişti. Fırtınalı hayat uccini'nin aile hayatı, sakin ol- maktan çok uzaktı. 26 yaşın- dayken, Elvira Gemignani adlı evli bir kadını ayartmış ve ondan bir de çocuğu olmuştu. Elvira'yla ondokuz yıl sonra, kocası öldüğünde evlendi. Elvira'nın Puccini'yle aşk macerası, kıskançlık buhranları 1ç1nde geçtı Operalarının tipleri Mimi'leri setta'ları, Butterfly'ları oynıya sopranoların birini bırakıp ötekine atlıyan Puccini'yi bu huyundan vaz- geçirmek için Elvira, Puccini'nin ce- bine gizlice -cinsi iktidarı — azaltır diye- kâfur koymuş, fakat bu çare bir fayda vermemişti. Elli yaşına vardıgında Elvira, bir hizmetçi, kızı, uccini'nin metresi olmakla itham etmiş, kızı intihara, besteciyi de vic- dan azabına sevketmişti. Puccini 62 bir boğaz kanseri ameliya- -ve "Turandot" operası- nı bestelediği sıralarda- olurken ü- vey kızına söyle demişti: Unutma ki annen, mühim bir kadındır." A Sanatkârlar n "BIS&Vî)Ş"- (Londra - Temmuz) B irdenbire salonun her yanından alkış sesleri yükseldi. Halbuki konsertonun birinci kısmı henüz bit- mişti. Orkestra şefi yan gözle solis- te baktı. Genç piyanist de, muvman arasındaki tezahüratın kısa sürece- ğini zannetmişti; bir anlık tereddüt- ten sonra oturduğu yerden başı ile hafifçe selâm verip esere devam et- mek istedi. Lâkin alkışlar 1ısrarla devam ediyor, Royal Albert Hall'un altı bin kişilik salonunu — "bravo!" nidaları dolduruyordu Genç pıyanıst bunun üzerine, taburesinden ka rak sahnenin önüne doğru iki adım attı, biraz mahcup, fakat müteşek- kir nazarlarla dinleyicilerini selâm- ladı. Gerçi Van Cliburn, iki aydanberi gittiği her yerde aynı alâka ve hay- ranlıkla karşılanmış; meselâ aynı eseri -Tchaikovsky'nin birinci piya- no konsertosunu- New York'un Car- negie Hall'unda çalarken de gene ay- nı şekilde, daha ilk muvmanın ni- hayetinde salonu bir alkış dalgası kaplayıvermişti. Ama bu istisnai halin, yani kısım arasında alkışla- manın, Londrada bir Oistrakh veya Rubinstein konserinde bile vaki ol- madığını bilseydi her, halde daha da fazla heyecan duyacaktı. Nitekim, konserden sonra kendisine — Royal Albert Hall'un pek fazla rezonanslı iği hakkındaki fikri.; bert Hallu seviyorum; bana şans ge- tirdi...” diyor; yanındakilerden birine -her halde olgunluğu kadar müşkül- pesentliğini de işittiği- Londralı din- leyicinin gösterdiği bu samimi alâka- an pek fazla mütehassis olduğunu itiraf ediyordu. Farklı mı? G enç nesilde pek çok "olağanüstü" müzisyen yetişmiştir ve — gerek Avrupada, gerekse — Amerikada ye- tişmekte devam etmektedir. Bunla- rın hepsi muayyen bir teknik seviye- nin üstüne — erişmişlerdir. Ama mu- siki âleminin eski yeni bütün dev Londralı dinleyicinin 'karşı- er gün âdeta geçit resmi yap- maktadır. Filhakika, dünya basının- da Van Clibrun için çeşitli methiye- ler neşredilmiş; her şehri ziyaret et- mesi, verdiği her konser hâdise ol- muştur. Genç piyanist - bilindiği gi- bi - Nisan ayında Moskova'da ter- tiplenen Milletlerarası Tchaikovsky müsabakasını birincilikle kazanmış, sanat âleminin bir numaralı adamı halıne gelmiştir.' Ama, acaba hâdise- sadece mahiyeti mi enteresan- dır" Yanı Londralı dinleyici, musi- kide bilhassa icra sanatının dev a- dımlarla ilerlediği bu asırda, Cliburn'ün şahsında sadece başarılı -bir teknik mi bulacaktır, yoksa kıkaten olaganustu hususıyetlerı O- an, "dahi" Vasfına lâyık görülen is- tisnai bir müzisyen mi? İşte, bu ka- bil istifhamların hakiki cevabını te- reddütsüzce verebilmek için — Cli- burn'ü bizzat dinlemek lâzımdır. An- cak ondan sonra, Albert Hall'u dol- duran altı bin dinleyicinin alkışla- maktan avuçları şişmiş, bir kısmının AKİS, 26 TEMMUZ 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: