26 Temmuz 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

26 Temmuz 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftanmn İçinden LONDRADA BİZİ BEKLEYEN ktidar, bilhassa son bir kaç senedir dış politikada mütemadiyen yaptığı hatalardan dolayı en şiddetli tenkitlere, takazaya hak kazanmıştır. Hele akla gele- bilecek bütün tekziplerin en kuvvetlisi olan "hadisele- rin tekzıbı nden dahi ders almayı reddedip bir kısmı öyle günler yaşıyoruz ki bugünün işi bu degıldır Şimdi, hepimizin — gayesi bir çıkar yol bulmaları için iş başındakilere ışık tutmaya çalışmak olmalıdır. İş başındakilerin bu ışıktan fayda- lanmalarını, ışığı başkaları tutuyor diye gözlerini ka- pamamalarını sağlamak ise elinde selâhiyet - bulunan İktidar partisi Meclis Grubunun vazifesidir. ' Bu satırlar yazıldıktan bir kaç gün sonra bir Türk heyeti Bağdat Paktı Konseyi çalışmalarına — katılmak üzere Londraya gidecektir. Heyete muhtemelen bizzat Başbakan Adnan Menderes başkanlık edecektir. Lon- drada karşılaşılacak hava halikında hiç bir hayale ka- pılınmamalıdır Amerikan temsilcilerinin başında bulu- nacak Dulles Londraya azimli gelmektedir. — Amerika Dışişleri Bakanı Irak hâdiselerinin patlak vermesinden itibaren geçen kırksekiz saat içinde duyduğu heyecanın tesirinden kendisini kurtarmış olmayacaktır. Gerçi bi- zim Hariciyemiz ekseriya haberlerden en son haberdar olur. Ama müddetle Türkiyenin bir 1htıyatsızlık yapıp İraka. mü- dahale etmesinden korkulduğunu, endişeler içkide bu- nalındığını Dışişleri Bakanlığı duymuş, öğrenmiştir. merikan resmi şahsiyetleri Iraklı "üç ahbap çavuş- lar"ın katledilmesi üzerine Türkiyenin, hadiselerin is- tikametini değiştirmek için Iraka, Suriyeye yahut iki- sine birden tek taraflı bir müdahalede bulunması ihti- malini ciddi surette göz önünde tutmuşlardır. Bu şah- siyetler böyle bir durumda — Sovyetlerin de Türkiyede harekete geçeceklerinden emin olduklarından NATO mekanizmasının işleyip işlememesi meselesi — üzerinde durmuşlardır; Washington derhal Türkiyeye — sükünet tavsiye etmiş, Büyük Elçi Warren tatilini yarıda bıra- karak süratle Ankaraya dönmüş, Amerikan Hükümeti- nin görüşü Ankaraya açıkça bildirilmiştir. Buna rağ- men 18 Temmuz günü Dulles Türkiyenin Irak macera- sından vazgeçip geçmediği hususunda bir huzura ka- vuşamamış, ancak ertesi gün Washington'a Amerikan ihtarının Ankara üzerinde müsbet tesir yaptığı kanaa- ti gelmiştir. Dogruluklarından şüphe edilemeyecek kay- naklardan alınan bu haberlerden bizim Harıcıyemızın haberdar olmamasına maddeten imkân yoktu Şimdi, ortada bir realite var: Amerika, Bağdat- daki hükümet darbesini sineye çekmiştir. Nitekim Dı- şişleri Bakan Yardımcısı Herter, Iraka askeri müda- halede bulunulmayacağını resmen ilân etmiştir. Batılı- ların askeri müdahalesinin, vuku bulmayacagı ıse an— cak yeni Bağdat ükümetinin gidici olmayaca; nasına gelir. İstanbulda neşredılen uçlu tebliğde kulla— nılan tâbirle "uful eden vefakâr muhterem dostlar" in, ırşatları daima şükranla hatırlanacak mümtaz şah- sıyetler in kaybından duyulan şahsi teessür ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyetinin temsilcileri, Amerika ta- nıdığı takdirde, Irak Cumhuriyetini tanımak zorunda bulundugumuzu zihinlerinin bır tarafına bir vakıa ola- rak yerleştirmelidirler. ok yeni güçlüğü orta- d kında ihtiyatsızca kullandığı agır kelımelerı kullanma- daydı bir ileriyi görürlük yapmış olurdu. Ama, olan ol- muş, bu kelimeler ve aynı derecede tehlikeli, — şüphe uyandırıcı, Washington'daki endişeyi haklı saydıracak AKİS,26 TEMMUZ 1958 ümid edilir ki Washington'da tam iki gün. Metin TOKER başka beyânlar yapacakları zararı — yapmışlardır. En iyisi, Cumhuriyet Hükümetinin o hareketler) üzerine hiç almaması, Londrada büyük bir Sükünetle vaziyeti yeni baştan ve basiretle gözden geçirmesidir. Bağdat Paktının akıbeti Londrada toplanacak şah- siyetlerin üzerinde duracakları 1 numaralı mesele ola- caktır. Hakikat, şudur: Bağdat Paktı Bağdatsız kal- mıştır. Teni Irak Hükümeti Paktı terketmekten başka şey yapamaz, zira İktidara o yoldan gelmiştir. Zaten İrakın yeni 'sözcülerinin ifadesinden anlaşılan da bu- dur. Sözcüler, gerçi batılıların endişelerini dağıtmak için zaman zaman İrakın Pakta bağlı kaldığından bah- setmektedirler; fakat hemen arkadan ilâve ediyorlar: Irak bir tâdil teklifi getirecektir! Bunun manası olduk- ça açıktır. Arap âleminin düşmanlığını celbetmiş olan Bağdat Paktında bir Arap devleti, ancak Nuri Saidin polis metodlarıyla kalabilirdi. i ile Paktın üzerinde yüktü. Şimdi Paktı bu yükten kur- tarmak fırsatı karşımızdadır Türk temsilcilerinin böy- le ileri ve realist bir görüşü Londrada Cumhuriyet Hü- kümetinin tezi olarak savunmaları son derece temenni- ye şayandır. Bağdat Paktı NATO ile SEATO arasında, "Kuzey kordonu" nun bir halkası olarak kurulmuştur. Bu kor- don Basyayı güneyden kuşatmaktadır. Sadece harita- ya bakmak, görmeye yeter: Paktın gayesi Iraktaki İn- giliz menfaatlerini başka isim altında muhafaza etmek değil de Sovyet tehlikesine karşı bir emniyet sıstemı kurmaksa bunda lrakınyerı yoktur. Zira İrak, "Ku- zey kordonu" nun' güneyindedir. Yukarıya açılan bir kapısı mevcut değildir. O halde, artık Amerikanın da tam âza olarak katılacağı yeni bir Pakt -ki ilerde bu- na Afganistanın girmesi dahi düşünülebilir- hem haki- katen kuvvet kazanacak, hem de ayakları üstünde sağ- lamca duracaktır. Türkiyenin menfaati Londra konfe- ransında bunu sağlamaktır. Zafiyeti önlenecek bir Bağ- dat Paktı, yeni ismi ne olursa olsun, bize esaslı fayda getirecekti T. Arap âlemine gelince, Güneyimizde olup bitenlerle, a- lâkalanmamamız elbette ki düşünülemez bile. Am a haki kat şudur ki o âlem henüz oluş halindedir, mustakar değildir, mucadele içindedir. Türkiye Aran âlemine sempatiyle bakarsa, Orta Doğuda gelişen yeni cereyan- ları desteklemese bile anlayışla karşılarsa, — "uzaktan bir dost" rolü alırsa ve hepsinden mühimi, Arap âle- inin iç mücadelesinde taraf tutmaya kalkışmaz faz- la iddialı bir politika takip etmezse hâdiseler duruldu- unda Güneyimiz bakımından çok daha r endişesiz. oluruz. "Bağdat politikası" nın neticelendiği hakikati kabul edilmeksizin Londraya gi- dilirse bunların hiç biri yapılamaz. Bu bakımdan ikti- darın hatasını görmek ve gömmek cesaretine — sahip olması şartların birincisidir. Türkiyeye pervasız ve sinirli bir müttefik gözüyle bakan Amerikanın bu endişesini Londrada gidermeye çalışmalı ve takip eder göründüğümüz sergüzeştçi dış politikayı, zorlu metodları terketmeliyiz. Bilâkis, rea- list bir gözle Orta Doğuyu karışıklıklardan uzak tut- maya çalıştığımızı göstermeliyiz. Yapıcı bir dış politi- ka budur ve ancak böyle bir tutum bize bilhassa 1954'- ten itibaren kaybetmeye başladığımız dış prestiji iade eder. Her halde Londrada, esas menfaati NATO'da olan ve kendisini her şeyin 'üstünde NATO'lu bilen si- nirsiz ve pervalı, harb istemediği muhakkak bir mem- leket sayılmamız gerektiğini göstermeliyiz. Zira dış politikada bu kadar hata, artık hakikaten er. 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: