KADIN Cinsi Hayat Kadının sonbaharı adının sonbaharı en güzel yaşı- dır diyenler çoktur. Hakikaten kırkını geçmiş birçok kadının etraf- larını — cezbettikleri, her zamandan oş ve güzel oldukları görülmüştür. Tarihte büyük aşklar telkin etmiş meşhur kadınlar ekseri orta — yaşa yakın kadınlardır. Fakat bunlar da- ha ziyade istisnaları teşkil etmekte ve mecmuaları süsleyen güzel cüm- leler şeklinde kalmaktadır. Kadının sonbaharı en güzel yaşı olabilir, a- ma bu kendiliğinden olmaz. Herşey gibi bu da bilgiye, iradeye ve gay- retlere bağlıdır. En mühimi, dönüm yaşının biyo- lojik hâdisesini, bilerek iyi bir şekil- de atlatmaktır. Birçok kadın için bu hâdise, yani âdetten kesilme kor kunç; bır olaydır. Kadın kendısını ihtiyarlamış bitmiş — addedebilir ve daha fenası bu aşağılık duygusuna kapılarak vücudundaki aksamları ve fiziki olayları korkunç — neticelerin başlangıcı gibi kabul edip, ni paniğe kaptırabilir. Bu devrede saçlarının birdenbire beyazlaşacağı- nı, çıldıracağını veyahut aksine bir hayal âlemine kapılarak, hâmile ol- duğunu zanneden kadınlar vardır. Halbuki kadınlar, umumiyetle kırk- beş yaşından itibaren — vücutlarında hissetmeğe başlayacakları hazırlığın ve değişikliklerin mahiyetini bilseler bunu muhakkak bir sükünla ve hu- Sonbaharında bir kadın Hayat kırkından sonra başlar 26 Gizli A ilede olsun, cemiyette olsun, herhangi bir dâvada — muvaf- fak olmak için insanlar ilk olarak Ve adeta ınsıyakı bir temayülle or" a, uvvet" e, sahip oldu larını zannettikleri- bazı "hak" lara başvurmayı âdet edinmişler- dir. Bu, insan oğlu için asırlar bo- yunca boyle devam ededurmuştur. Zor, kuvvet ve hatta hak zannet- tiğimiz şeyler, çoğu zaman bizi muvaffakiyetsizliğe sürüklese de, nedense bunların Üüzerinde ısrar eder dururuz. Bir gün, bir karı-koca müna- kaşasına şahit olmuştum. Kadın iki gözü iki çeşme ağlıyor ve ko- casının kusurlarını sayıp — dökü- yordu. Dınlıyenler kadına hak ve- riyorlardı. Haklı O kadar hak- h idi ki, bir koşede süklüm pük- lüm oturan kocası dahi bir ara, "Evet haklısın" demışt "Hakkın var ama alacağın yok". Kadın ar- tık son kozunu oynamış bulunu- yordu. Belki bir de kuvvet dene- mesi yapacak, zor kullanacak ka- nundan dem vuracaktı. Ama bili- mesi yapacak, zor kullanacak, ka- -am işinden çıkıp, gülerek eve koşmasını — sağlıyamıyacak, — ona ıçkıden Veya gezmeden — menede- miyec Gene biliyordu ki, yapabilece- ği başka birşey vardı. Hak talep etmeden, zor ve kuvvet kullanma- dan haklarına sahip olması, ko- casını her akşam eve cezbetmesi mümkündü. Bunun için psikolojik faktörlere ehemmiyet — vermesi, bunları, zor ve kuvvet kullanma— dan ön plâna alması lâzımdı ama, Zzur içinde karşılıyacaklardır. İşte sonbaharı en güzel, en olgun yaş ya- pan, kadının çehresine olsun, tavru hareketine olsun hoş bir cazıbe bir huzur veren en mühim faktör budur Genç kızlıga girerken âdet gorme ne ise, âdetten kesilme de aşağı yu- karı, tersine işleyen bir mekanizma ile aynı şeydir. Genç kızlığa giren çocuk — gayet degışık fazla hassas, buluttan nem kapan, hâdiseleri buyuten asabi bir mizaç gösterir. Sebepsiz neş'eler, se- bepsiz büyük bedbinlikleri kovalar. Kendisini birdenbire ço alsiz his- settiği halde, gene birdenbire muaz- zam enerji sarf edecek kadar kuvvet- lidir. Kimsenin kendisini anlamadığı- nı düşünerek bazan ağlama krizleri, isyanlar geçirir. Fakat ufacık bir a lâka onun, yabancıların bile boynu- na atılması için bir sebep olabilir. Hiddete ve şiddete kapıldığı çok va- kidir. Yalnız olduğu — zaman, fazla yemek yiyerek, telâfi sistemine baş vurur. İşte genç kızın adet zamanın- da gösterdiği bütün bu — gayritabii Kuvvet Jale CANDAN bunu ilk tedbir olarak düşünemi- yordu. Bu en kolay, en alışılma- mış yoldu. Ailede, gerek kadın için, rek erkek için psikolojik faktör- lerin huzur ve saadet getiren en mühim faktörler olduğunu şüphe- siz kabul ediyoruz. Bunu nazari- yattan tatbikata geçirebilsek dâ- vaların yüzde sekseni halledilecek. ma bu bir alışkanlıktır. Bunu kolay kolay elde edemiyoruz. Psi- kolojik faktörler yalnız aile mü- nasebetlerinde değil, iş hayatında ve herhangi bir içtimai münase- bette bugün en mühim rolü oyna- maktadır. Hattâ bugün psıkolopk faktörler, dünyayı idare azzam bır gizli kuvvet olarak kar— şımıza çıkmıştır. Bugün Orta Do- ğuyu altüst eden hâdiseler, biraz psikoloji — ile elki onlenebılirdi Feci akıbetlerini gazetelerde oku- dugumuz devlet büyükleri seneler senesi kuvvet ve zor tedbirlerine baş vuracak yerde, halkın his- siyatını anlamak, kaygusuna ka- pılmış olsalardı, ona eğilmesini bilselerdi, onunla aralarında psi- kolojiye dayanan bir sevgi bağı kurabilmelerdi, dünyanın en kur- naz kundakçıları bir anaya gelse, böyle bir işi başaramazlardı. Şa- yet gene, Batı demokrasileri hal- kın sevmediği başları körü körü- ne tutmak sevdasına kapılmamış olsalardı, bir milliyetçilik — vasa- tında bir komünizm mikrobu ko- lay kolay üreyebilir miydi? Kuv- vet ve Zzor yerine, psıkolopye mü- racaat etmesini öÖğrendiği — gün, belki insan oğlu nihayet rahat e- decektir. hallere bir de "sıcaktan boğulma" hissi ilâve edecek olursak, âdetten kesilmenin, önümünün en bariz 1şaretlerı ile karşılaşmış oluruz. Bü- ün bunlar iyi karşılanmadığı ve bir- takım ruhi hadıselerle daha ciddi bir mahiyet aldığı zaman da bazı ka- dınlarda unutkanlık, terleme ve sı- kıntı, asabi haller görülmektedir. Bu- nun harıcınde kanamalar vardır ki, elbet bütün bunları mutehassıslar görüp kolayca halledebilirler. baharına gelmiş bir kadın, bu biyo- lojik hâdiseyle karşılaşacağını, — bu- nun kaçınılmaz bir, hakikat olduğu- nu, bundan bazı kayıplar yanında bazı kazançlar da elde edebileceğini hesaba katmalı hazırlıklı olmalıdır. Kayıpların bir tanesi, f'ızyolopk hâ- diseler neticesi kadının — enerjisinin üçte birisini kaybetmesidir. Bu ça- resizdir. Kadın bilhassa bu devrede bu durumu kabul edip, çalışma prog- ramım ona hazırlamalı sinirle- rini yıprandıracak faaliyetlerle kuv- vetten düşmemeye gayret etmelidir. AKİS, 26 TEMMUZ 1958