DÜNYADA OLUP BİTENLER Sovyet Rusya Bir iyiniyet elçisi Bu haftanın başında, Doğu ye Ba- ti bloklarının karşılıklı ağır it- hamlarla dolu amansız propaganda yarışı devam ederken, Rusyada bir adam, iki blok arasında daha başka munasebetler tesisi için gayret sar- fediyordu. Bu m, Demokrat Par- tinin Eisenhower'e karşı iki defa Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkar- dığı Stevenson'du. Stevenson hususi tur seyahat için Rusyaya gelmişti. Maksadı Rus halkım, liderlerini ta- onlara erika halkının propagandanın tasvir ettıgı kapitalistlerin aletlerine hiç ben: mediğini göstermekti. Boyle seyahat— ler Amerikada çok iyi karşılanmak- ta, hatta teşvik görmektedir. Mese- lâ Eisenhower, bu seyahati yaptı- ğından dolayı, seçimlerdeki amansız rakibi muhalefet liderine — müte- şekkirdir.. Doğrusu şu Amerikalılar bize hiç benzememekt dir! Herhan gibir toplantıda Rus Büyükelçisi ile tesadüfen bir çift Jaf eden bizim Muhalefet lideri, sanki dünyanın en büyük günahını işlemiş gibi jurnal edilirken, Sam canın memleke- e bir Muhalefet lideri, — ellerini kollarını sallıyarak Moskova yolunu tutmakta, Kremlin liderleriyle iste- diği gibi konuşmaktadır. İşin daha garibi, kuşkulanmayı aklına dahi ge- tirmeyen Eisenhower — Stavenson'un seyahatini sevinçle karşılamaktadır Kader bırlıgı yaptıgımız büyük dos Sam n Çok farklı bir hamur— dan yuğurulduğunu kabul etmek lâ- zımdır. Ruslar da bu iyi niyet elçisini memnunıyetle karşılamışlar ve Ste- venson'un halkl istediği gibi tema- lar, hatta kolaylaştırmışlardır. venson geçen hafta Leningratta As- toria otelinin önündeki Saint-İsaac meydanuıda suallı cevaplı büyük bir meydan konuşması yapmıştır. Toplantı ve Gösteri yürüyüşleri ka- Bununun gölgelendirmediği bu ko- nuşma büyük bir ilgi ile karşılanmış- tır. Ruslar en çok Amerikalıların ha- yat — seviyeleriyle — ilgilenmişlerdir. “Hürriyet var mı, yok mu?" gibi sualleri akıllarından geçirmeyen din- leyıcıler Amerikada işçilerin hayat seviyesinin nasıl olduğunu sormuş- lardır. Rusların bu —meseleler hak- kında oklukça vazıh fikirlere sahip oldukları, Amerikalıların — dünyanın en yüksek hayat seviyesine malik bulundugunu bildikleri goruluyordu Fakat çok yakında aynı hayat sevi- yesine ulaşacaklarından emin olduk- ları da hal ve tavırlarından belliy- di. Rusların, Amerikadaki — yüksek AKİB, 26 TEMMUZ 1958 hayat seviyesinden hayranlıkla bah- setmeleri, mütevazı Stevenson'u doğ- rusu bir hayli mahcup etti. Güler yüzle dünyanın en çengin memleke- tinde yaşamalarına Trağmen vatan- daşlarının hayat — seviyelerini pek yüksek saymadıklarını, bundan şi- kayet ettıklerını anlattı Bundan baş- ka Amerikada vergiler çok ağırdır Rusların merak ettikleri ikinci bir mesele, Amerikalı siyaset adam- larının Ve generallerının memleket- leri hakkında niçin "mütecaviz" bir dil kullandıklarıydı. Dinleyicilerden bazıları böyle dostane bir sohbette, bu cins meselelere dokunulmasına kızdılar. Fakat Stevenson her türlü suale cevap vermeye hazırdı. Dınle- yicilerine Amerikalıların hiç de tecaviz gayeler beslemedıkleı'ını, ların da Ruslar gibi asla harp i mediklerini" anlattı! Hatta 1956" dakı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, mem- leketinin tek taraflı olarak atom de- nemelerinin durdurulması -Rusların 1958 de yaptıkları jest- tezini ortaya atan adam çok daha ileri giderek bütün silâhların yok edılmesıne ta- raftar olduğunu söyle on- Güler yüzlü ve sulhtan başka bir şey istemeyen bu adam Rusları pek şaşırttı. Sevimli Stevenson, resmi propagandanın piyasaya — sürdüğü zenginlerin emrindeki kana susamış devlet adamları tipine hiç benzemi- yordu. Bu sebeple kendilerini hay- ran bırakan adamın Amerikanın ba- şına geçmesini canı gönülden arzu- Stevenson Kalbleri fethetme sanatı ladılar. İçlerinden biri ona, gelecek seçimlerde aniden — adaylığını ko- yup koymıyacağını sordu. Aldığı ce- vap kafi bir "hayır" oldu. Ruslar bu cevaba çok üzüldüler. Stevenson büyüklerle sohbet e- derken, onunla birlikte seyahat e- den iki oğlu ve Amerikalı iki kız ta- lebe, Rus gençlerının Amerikan genç- leri hakkında sordukları suallere ce- vap veriyorlardı... Fransa Kardeşlik,amanasıl? Uz u n boylu ve otoriter tavırlarıy- diğer İ adamlarını çok gerilerde bırakan General de Gaulle üçüncü zayir seyahatine lıazırlan- maktadır. Bu sık sik vuku bulan se- yahatler. Generalin Cezayir işini 1 numaralı mesele saydığını göster- mektedir. Fakat Generalin ne yap- mayı düşündüğü henüz kati ola- rak bılınmemektedır . Fakat şımdı- ye kadar nutuklarında yer alan müp- hem kelimeler, onun Cezayirin istik- lalini tanımağa yanaşmadığını, Ce- zayirli müslümanları Fransızlarla e- şit haklarasahip Fransa vatandaşı yapmaya arzuladığını göstermekte- dir. Bu sebeple, müslümanlar ve Fransızlaı' arasındakı kardeşlik teza- hürlerine son derece ehemmiyet ver- mektedir. General de Gaulle, Fransızların sabahlara kadar dans ederek ve be- dava dagıtılan nefıs şarapları ıçerek kutladıkl: 14 mmuz gününü Fransızların ve Muslumanlarm ku- caklaştığı bir gün olmasını iste- miştir. Bunun için bin, müs- lüman Parise getirilmiş, kardeş- çe ağırlanmıştı. Bu 10 bi uslu- man Bastille zindanının zaptı 169 ncu yıldönümü şerefine yapılan merasime katıldılar. General de Ga- ulle bu kardeşlik gösterilerinden do- layı heyecan içerisindeydi. Birdenbi- re beklenmedik bir hâdise oldu. Şe- ref Tribününün önünden geçen bir kaç müslüman, göğüslerinde sakla- dıkları Cezayir kurtuluş hareketinin bayrağını çıkartıp başlarının üzerin- de dalgalandırmaya başladılar. Bu büyük bir skandaldi. Hâdise çabucak ortbas edildi. Asil ve cömert hislere sahip olduğundan kimsenin şüphe e mediği General, genç Mıllıyetçılere karşı musamahaka dı. Onl hakkında takibat yapılmasına mani oldu. Fakat Generalin bu hadise den gerekli dersi çıkartabıldıgıne inan- mak çok zordur. a bütün ümidini Cezayir ve Fransada yapılacak re- feranduma bağlıyan General, Ce- zayir milliyetçilerinin hakiki temsil- cileri olan Kurtuluş Hareketini mu- hatap alarak kabule halâ yanâşma- maktadır 21