YURTTA OLUP BİTENLER açmasının imkânsız olduğu"nu açıklıyordu. 70 klometrelik fırtına zmiuitte, senede de en aşağıdan dört defa patlardı Şimdi yapılacak felaketten basi- ret dersi almaktı. ün deniz vasıta- larımızı saglamlık Ve kullanıldıkları vazife bakımından gözden geçırmek e çürükleri ayıklamaktı. Fakat De nızclk Bankasında böyle bir faalıyet göze çarpmıyordu. Buna mukabil çar. şamba gecesi Radyo Gazetesi, faciayı anlatan basına hücum etti. tidar böylece bir defa daha herşeyi hallet- tiği kanaatindeydi. Halbuki aslında Dr. Gedik zihniyeti İktidarı bir defa daha müşkül mevkide bırakıyordu C.H.P İkinci adam kim? ğer bu haftanın Grubu başında D. Meclis Başka P. anı ve iki vekili 1957 seçimleri hakkında Mec- lis tahkikatı isteyen meşhur tak- rirlerim Başbakanlık Divanına ver- memiş olsalardı pek çok kimse şa- şacaktı: C. H, liler ne rahat in- sanlar, diye! Hakıkaten Muhalefet partisinin meşhu eclisi, dedikodulardan sonra iki gün Sü- ren bir toplantı yapmış, arkadan teb- liğ neşretmişti. Fakat tebliği oku- yanların keçi boynuzu emmiş insan- lardan farkı yoktu. Zira C.H.P. Mec- lisinin tebliğinde, Meclis tahkikatı mevzuuyla alâkalı madde hariç, di' şe gelir hiç bir şeyden bahsedilmi- yordu. Muhalefet, Türkiyede bir ta- ım . meselelerın mevcudiyetini ka- bul etmiyor muydu? Bırakınız devlet dairelerini, bir çok banka ve ıktısa— di teşekkullerde dahi harıl harıl "mu- halif tasfiyesi" yapıldığım — duyma- mış mıydı ? Harbi yede ve Yozgatta insanların hürriyetleri tahdit edilmiş hâlde aylardan beri duruşma bekle- dıgınden haberi yok 'muydu? Iktısadı vaziyet hakkında söyleyecek — sözü nıeycut.değil miydi? Hayır' Teblıgde bunların hıç birine: temas edilmiyorı! Söylenilen "Meclis Grubu ile Parti Meclısının yetkılerı konusu incelen- miş ve tüzük hükümleri içinde anla- yış bırlıgıne varılmış" — olduğuydu. Sanki; Türkiyenin en mühim dâvası buydu. Ama hakikaten, sanki Türkiyenin en mühim davası buymuş gibi .Muha- lefetin en yüksek Meclisi, iki. günlük toplantısının bir gününü tamamen bu- na tahsis etmiş ve bir Bizans çekiş- mesi 'sürüp gitmişti. Mesele, bir ba- kıma Meclis Grubu Başkan vekiller sinden Nüvit Yetkin tarafından or- taya atılmıştı. Dogrusu istenilirse Nüvit Yetkin yerden göğe kadar hak- lıydı. Bir gün evvel Ajans ve radyo- lar D.P. Meclis Grubu adına bir Mec- lis tahkikatı talebının Meclis Baş- kanlığına verildiğin bildirmişlerdi; Haberle birlikte gazetelerd ; nin helinum gazı kadar hafif Genel Sekreteri Kasım Gülekin bir de be- 8 yanatı çıkmıştı. Kasım Gülek D.P. nin teşebbusu karşısında "memnuni- yetini" ifade ediyordu. D. P. Meclis Grubu idarecileri tarafından verilen takriri, okumak bir kenara, şöylece bir gozden geçirmek bunun C.H.P. ye müteveccih olduğunu anlamaya yeterdi. O halde, Genel sekreterin memnuniyet sebebi neydi? Ürstelik, C.H.P. Meclisi toplantı — halindeydi. Gerekirdi ki- Kasım Gülek eğer fik- rini soran olmuşsa. Parti Meclisinin İsmet İnönü Veliaht' istemiyor toplantı halinde; bulunduğunu, mese- lenin orada goruşulecegını bundan evvel kendisinin bir fikir beyan etme- sinin doğru sayılmayacagım belirt- sın Halbuki, nerede? Kasım Gülek, partının muhım adamı" rolunu Oy- namak için bunu fırsat bilmişti. Nü- vit Yetkin, helium gazı kadar hafif Genel Sekreteri şiddetle tenkid etti. Gerçi Kasım Gülek kendisini, "bir Ge- nel Sekreterin sözlerine — ambargo konur mu, ben şahsi fikrimi söyle- dim, gazeteciler bir beyanat istiyor- lardı" diye savunmağa çalıştı ama Parti Meclısınde tatmin olan pek çık- madı. O ân, meşhur çekişme mevzuuna, yanı Meclıs Grubu ile Par- ti Meclisi arasındaki selâhiyet müna- kaşasına atlamak işten bile olmadı. Parti Meclisi saatler Ve saatler ha- vanda su dövı Piyesin kahramanları Meselenın çıkmasına talihsiz bir demeciyle sebebiyet vermiş olan İlhami Sancar vazıyetı izah etti. Ha- kikaten demeç, z ün sonra, yani Meclis Grubunun tebliği çıkın- ca bizzat İlhamı Sancar tarafından tavzıh edılmıştı Mesele, daha kademik bir noktanın belırtılmesı mevzuunu taşıyordu. İlhami Sancar,. Parti politikasını Parti Meclisinin tâ- yin ettiği hususuna dikkati çekmişti. Fakat demecin, Meclis Grubu tebliğiy le beraber Ulusta hem de tefsir ya- pılarak neşri Partide "ikinci adam" olmak gayretinde görünenlerin — üş işi ele almalarına yol açmıştı. Mese- le, Parti Meclısınde uzun uzadıya gö- ruşuldu ve bir çok tadsız tartışma- ya, sen ben çekışmesıne yol açtı. Herkes tarafından belirtilen hu- sus, Meclis Grubunun çalışmalarına mıyacağı hususuydu. Bu, belirtildi. Fakat aynı zamanda, Parti Meclisinin fonksiyonu da ortad alkmamıştı. Bu da kabul ediliyor- du. Üstelik, bir sürtüşme de, aslında olmamıştı. O halde, tartışılacak bir durum yoktu. Ancak münakaşanın o kısmında Faik Ahmet Barutçunun, frenkçe tâbirle "trop de zele — lü- zumundan fazla gayret" gösterdiği görüldü. O da, bir sürtüşmenin olma- dığını kabul edıyordu Ancak, ola- . Tüzük, ihtiyacı karşılamıyor— du. Açıklıklar vardı. Doldurmak lâ- zımdı. Barutçuya itiraz edıldı Tü- züğü, başkanı bızzat Barutçu olan bir komisyon hazırlam O zaman Ba- rutçu, milletvekili bulunmadıgından sadece Parti Meclisi az asıydı ye Par- ti Meclisinin selâhiyetlerinin şampi- yonluğunu yapmıştı. Sevimli hatip buna cevaben, insanların — gittikleri yerlere f“kırlerını de beraber götür- düklerini — söyledi misal olarak Churchill'i gösterdi. Bu benzetiş, te- bessümlere yol açtı. "Mamafih Par- ti Meclisinde bir tüzük ıslahatının i- yi olabileceği fikri, bu husus reye konulmamakla beraber, oldukça mü- layim göründü Fakat bir çok kim- se, prensip tartışmalarının altında Partının ikinci adamı" olmak yolun- da bir mücadelenin mevcudıyetıne i- nandı ve bu inanç pek de sebepsiz değildi. Organların çekişmes A slında bir Meclıs Grubu Parti Mec- lisi çekişmesi C. H. P. içinde yok değildi. Bu organlardan hangisi kuv- vetli olursa, ötekini en aşağıdan gol- AKİS, 8 MART 1958