İKTİSADİ VE MALİ SAHADA inşasında net — bir gerileme vardı. Bunu rakam — oyunlarıyla — örtmek mümkündü. Ama okul çağındaki ço- cukların yarısının okuyup — yazına bilmediği hakikati acaba nasıl gizle- necekti Ticaret Et meselesi B ütçe müzakerelerinin en çok rağ- bet gören mevzuu et meselesiy- di. Bütün yolların Romaya çıkması gibi, rejim buhranından, Başın hür- riyetinden, adli teminattan. Üniversi- te muhtariyetinden bahseden siyasi nutuklar dönüp dolaşıp et çıkmazına geliyordu. Et yoktu ve kuyruklar git. tikçe uzuyordu. İktidar et kıtlığını mazur göstermek istihlâkteki muazzam artışı ispat etmeye azim liydi. İstihlâkin 860 bin tona çıktığı- nı göstermek için, meşhur Atama- nın ve Et Balık Kurumu Umum Mü- dürü 'Ekrem Barlasın — gayretleriyle orijinal hesaplar yapılıyordu: Muha- lefetin elinde en son 1956 yılının is- tatistikleri - vardı. İktidar tabii ki mü- nekkitlerinin meçhulü 1957 istatistik- lerini kullanıyordu Sonra verilen ra- kamlara keçi, a, deve, domuz eti ıstıhlakı de dahıl edılmıştı Elde- ki resmi rakamlar sadece belediye mezbahalarında yapılan et istihsali- ni gösteriyordu. Memleket istihsalini bulmak için bu rakamı iki ite çarp- mak lâzımdı. İşte 360 bin rakamı böyle bulunuyordu. Bu rakam kalabalığı arasında va- tandaşların et meselesinin iç yüzünü görmeleri son derece zorlaşmıştı. Ger. çi vatandaşlar istatistik oyunlarından çok, kasap vitrinlerinin dolu olup ol- mamasıyla ilgileniyorlardı. Bu bakım- dan ekseriya elleri boş dönen kuyruk. çular çoktan hükümlerini vermişler- i. Ama et meselesinin iç yüzünü bil- mekte yine de fayda vardı. AKİS, 105. sayısında bu mevzuun bütün veçhele— rini bir sayfalık bir yazıya — sığdır- maya çalışmıştı. 1950 . 56 yılları ara. sında et istihlâki 'hakikaten artmıştı. Sığır, dana, koyun. kuzu eti istihsa- linde 96 64 nisbetinde bir çoğalma vardı. Bu devrede nüfusun X 20 ka- dar yükseldiği kabul edilirse adam başına et istihlâki fazlalaşmıştı. 1956 yılında Türkiyede e nazaran biraz daha fazla et yeniyordu. İs- tihlâk artısında nüfus artışı ve şe- hirleşme — başlıca rolü uyordu. Köyde nadir et yiyenler, şehırde işçi oldukları zaman bütün şehirliler gibi et yemeye başlıyorlardı. Büyük şe- hirlerde nüfus, dolayısiyle — istihlâk artışına iaşe sisteminin ayak uydura- maması yüzünden yoklar Ve kuyruk— lar baş göstermeye başlam O halde yapılacak iş et istihsalini daha fazla Aarttırmaktı: Fakat bu maale- sef mümkün değildi. Zira hayvancı- lık, ziraatiı — kalkındırmakla, övünen p. P. iktidarının en çok ihmâl ettiği mevzulardan biriydi. 956 yı ları arasında hayvan sayısındaki ar- 22 Sırrı Atalay Kâbeyi - taşladı tış koyun için 20 21, sığır için ise 96 14 tü. Yani hay Van sayısı nüfustan bile yavaş artıyordu Kasaplık* hay- vanların et randımanları yükselmedi- ğine göre, et sıkıntısı daha uzun yil— lar devam etmeye namzetti. İşte m selenin esâsı bu noktadaydı. Sıyası mulahazalara D. P. iktidarından çok daha az yer veren bir hükümet ma- zeret istatistikleri yerine herhalde şu lâflarla ortaya çıkacaktı: "Hayvan- cılık şimdiye kadar ihmal edildi. Bu mesele üzerinde ciddi şekilde durula- cak hayvancılığı geliştirmek için A- merikalı mütehassısların — defalarca söyledikleri tedbirler vakit geçirme- den alınacaktır. Ama et menbaının birden bire gürbüzleşmesini bekleme melidir. Bu, uzun yıllara bağlı bir iş- tir. Kısa vadede ticaret kanallarım HERKES OKUYOR İslah etmek ve dışarıdan et getirt- mekten başka çare yoktur.” Bu açık itiraf karsısında, Muhalefetin de et demagojisinden vazgeçip, daha yapı- -1 olmaya çalışması belki de müm- kündü. Dış Yardım İItalyaya yardım eçen hafta sanki Başbakan Men- deresi tekzip edermişcesine Dün- ya Bankası İtalyaya, kurulduğundan beri beşinci defa olarak yardım ya- pıyordu. Başbakan daha bir halta evvel Meclis kürsüsünden Bankadan yeni kredi alamamamızın sebebinin Kasım Gülekin iddia ettiği gibi Ban- kayla aramızdaki ihtilâftan ileri gel- mediğini söylemişti. Resmi vesikalara dayanarak Banka ile olan dosyamızın normal şekilde kapandığım gösterme- ye çalışmıştı. Yani Dünya — Banka- sından temin edebileceğimiz bütün im kânlar kullanılmıştı. O halde Banka ile bir ihtilâf bahis mevzuu edilemez i. Bütün bunlar çok güzeldi ama, da- ha bu sözler unutulmadan Italya a yapılan yeni yardıma ne buyrulurdu? Dünya Bankasının sağlam projeler- le karşısına çıkan İtalyaya cömertçe 75 milyon dolar daha vermesini na- sıl izah etmeliydi? Ayni yardım pek âlâ Türkiyeye de yanılabilirdi. Ama bunun için "dosya kapandı" denecek yerde, sağlam projelerle ortaya çık- mak ve enflâsyonla ciddi şekilde mü- cadeleye hazır olmak lâzımdı. Askeri yardıma ne buyurman ? merikada Türkiyenin iktisadi yar. dımı kullanış şekli şimdiye kadar çok tenkit edilmişti. Geçen hafta ilk defa olarak, askeri yardim da şi- kâyet mevzuu oluyordu. Amerikan or- dusu teftiş heyeti başkam Campeli, yabancı memleketlerde asken yardı- mın sarfediliş şekilleri hakkında yap- tığı uzun bir tetkik gezisinden sonra, temsilciler Meclisi Dış Münasebetler Komisyonuna edindiği acı intibaları anlatmıştı. Türkiye de tenkid edilen memleketler arasındaydı. Kılı kırk yaran müfettiş Campell, Türk Ordu- suna verilen tahsisatın askeri ihti- yaçlardan ziyade bando aletleri, gü- neş gözlükleri gibi lüzumsuz ışlerde harcandığım soyluyordu Işın daha fenası petrol, makina yağı stoklan ve yedek parça ihtiyacı hakikate uy- mıyacak bir şekilde plansızlık için- de düzenlenmişti. "Yedek parça ve stok eksikliği yüzünden Türk ordusu kendinden beklenen vazifeyi lâyıkıy- la yapamıyacak" bir durumdaydı. Şu plansızlık lâfından da artık bıkkınlık gelmişti. Herkes bir - plân lâfı tutturmuş gidiyordu. Kötü diller şimdi de. Ordu ıhtıyaçlarının plansız- lık içinde bulunduğundan bahsediyor- du. Yo, bu kadarı fazlaydı! Anlaşı- lan Muhalefete olduğu gibi, müfet- tiş Campell'e de plansızlığın fazilet- leri hakkında.bir ders vermek lâzım- dı. AKİS, 8 MART 1958