8 Mart 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

8 Mart 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KİTAPLAR VAR OLMAK (İlhan Tarusun Tromanı. Varlık Yayınları, sayı 542, Büyük Cep kitap, lan serisi 56, İstanbul Ekin Basımevi, 1957,179 sayfa 200 kuruş) lhan Tarus, günümüzün pek çok edebiyatçısı gibi edebiyata ilk ön- ce hikâye ile girip, zamanla romana dönen sanatçılardan biri. Edebiyatı- mızda yabana atılamayacak bir adı var, sanatının da bir hayli emeklisi. Tarus hayli kitap yayınlamış, bu ki- taplarının lehinde ve aleyhinde pek çok lâf edilmiş bir yazar. Bu güne kadar Tarusun hikâyelerinde olsun, ufak tefek roman denemelerinde ol- sun en çok tenkit edilen tarafı rea- lizminin kurulugu olmuştu. Bir "Ye- şilkaya Savası" adlı romanında bu kurulduktan biraz kurtulduğu söyle- nirdi. Hikâyelerinin üslübunu ise he- men herkes pek katı bulmakta mütte- fikti. Yıllar yılı, muhtelif sanat cere- yanları içinde, bilinen adına, okunan kitaplarına rağmen İlhan Tarus birin- ci sınıf sanatkâr olarak tanınmamıştı. Belki bunda münekkitlerin de kaba- hati vardı ama, her halde gene de kabahatin- buyugu sanatçıda, idi. Üs- telik sanat ve sanatçı muhitlerinde de pek dost edınmesını bilmemesi Ta- rusu daha ziyade içme kapanık bir sanatkâr olarak kalmağa mahküm ediyordu. Tarusun bu güne kadar yazdığı eserleri redde kimse cesaret edememişti ama bu eserlerin elinden tutan da olmamıştı, Geçen yılın son günlerinde Var- lık yayınları arasında yer alan "Var olmak", piyasaya çıktığında Taru- sun hemen bütün kitaplarında oldu- ğu gıbı bir türlü gereken ilgiyi bula- madı. "Var olmak" adeta sessiz seda- sız bir boykota uğramıştı. Aradan aylar geçtikten sonra bile bu kitap- tan ancak ve ancak Ur iki yerde bah- sedildi. Halbuki "Var olmak" eğer üzerine dikkatle eğilinir de okunur- sahemen görülebilirdi ki son yıllar- da devamlı bir kıpırdanış ve hamle içinde olan Türk romanının en dört- başı mamur eserlerden biridir. Tarus ise, bu romanı ile hem son. günlerin hem de kendi edebi hayatının en gü- zel eserini vermiştir. Ama dediğimiz gibi, nedense bunu kimse belirtmeğe yanaşmadı Tarus, "Var Olmakta memleketi- miz için mevzulardan en güzelini seç. . Mili Mücadeleyi, daha doğrusu Milli Mücadeleyi — değil de ondan evvelki ük kıpırdamaları ele almış. Mütareke yıllarında Marmara Deni- zi kıyısında bir küçük kasaba ve bu kasabanın ihsanları, yenilmiş, peri- şan olmuş bir İmparatorluğun cesedi üzerinde yeni yeni doğmağa başla- yan bir ruhun ilk emarelerim anlatı- yor. Zaten romanım, "Kurtuluş Sa- AKİS, 8 MART 1958 vaşının unutulmaz şehitlerine" ithaf etmiş. Tarus, "Var olmak'ta Zzemin ve zamanı gayet açık olarak tasrih et- miş. Yıl 1919dur. Zemin ise Marma- ra denizi kıyısında, limanı Karabiga olan ufacık ve şirin bir kaza Biga. Ahalinin başlıca geçim — kaynağı tü- tün. Dolayısı ile Biga hareketli ve canlı bir ticaret merkezidir de. Tarihi hâdiselere de tetabuk eyleyen roma- nın kahramanlarının gerçekten yaşa- mış kişiler olup olmadığım bulup çı- karmak son derece zor. Ama romanı okuyan, rahatça iddia edebilir ki İl- han .Tarus bu tipleri yüzde yüz ger- -ek kişiler arasından seçmiştir. Ki- tap öylesine inandırıcı bir hava 1ç1n— de yazılmış. Bütün eser baştan aşağı okunduğunda bir an bile "bu da lur mu?" diye bir sual insanın aklı- İlhan Tarus Bütün mesele "var - olmak'"ta na gelmıyor Her şey öylesine tabıı öylesine ince düşünülmüş, veya iyi tesbit edilmiş. Romanın kısaca hikâyesi şu: Mü- tareke imzalanmış ve İstanbul Hükü- meti tam bir atalete düşmüştür. Memleketin her bir köşesinden ayrı ayrı ses gelmektedir. Ancak Biga gi- bi nisbeten hükümet merkezine yakın çevrelerde zahiri bir itaat kalmıştır. Maamafih gene de pek dışarıya vu- rulmamakla beraber alttan alta bir kaynaşma hüküm sürmekte ve Biga- daki hükümet ileri gelenleri bu kar- gaşalığı yatıştırabilmek için çırpınıp durmaktadırlar. Ancak bütün bu ça- balamalar boşunadır. Zira mütareke- yi imzalayan hükümet, kendi idam hükmünü de eliyle imzalamıştır. Bi- gada hakini olan yeni kuvvetler var- dır. İşin kötü tarafı, bu kuvvetlerin herbiri kendi başına buyruk hareket etmek iddiasında olup hepsi bir başka tarafa çekmektedir. Yıllardan beri Bigada yarı sürgün hayatı yaşayan, a gene de astığı astık, kestiği kes- tik bir Abdülhamit paşası olan Arna- vut Anzavur Paşa, sözüm ona hilâ- fet adına zulmünü devam ettirip git- mektedir. Dağa çıkmış kanlı bir şaki olan Kara Hasan da şehre hiç olmaz- sa manevi bakımdan korkunç bir bas- kı yapmaktadır. Hiç kimse canım, malım, ırzını emniyette saymamakta ve endişeli günler geçirmektedir. Bu arada şehirde bir başka insan Beji Müdürü Hamdi Bey adında bir zat ağır başlı şahsiyeti, son derece otori- ter mizacı, emri altında bulunan Si- lâhlı gümrük kolcuları sayesinde bü- yük bir kuvvet teşkil edip,, çökmüş imparatorluk, baş kaldırmış - eşkiya, hilâfet adına türlü melanet çeviren Anzavur Paşaya karşı milli mücade- lenin ilk çekirdeklerinden birini teş- kil etmektedir. Millii Mücadele tari- himizde Karakol teşkilâtı diye anılan ilk şuurlu mücadeleciler safında yer alan Hamdi Bey yavaş yavaş duruma hakim olmakta ve etrafındaki insan- ları teşkilatlandıracak mücadele bay- rağını dalgalandırmaktadır. Ancak bu arada Romancı, Hamdi Beyi bü- tün insani zaaflardan sıyrılmış ideal bir insan kılığına büründürmek ha- tasına düşmemiş. Son derece büyük bir ustalıkla Hamdi Beyin insani za- aflarım, şahsi kaprislerini de ele al- mış. Romancı "Var olmak"ta Kurtu- luş Savaşının ilk günlerindeki müca- deleyi ve keşmekeşi bütün cephele- riyle gözler önüne sermek için, o ka- ranlık günlerin hâdiselerine mümkün olduğu kadar tarafsız bir şekilde za- viyelerden bakmış. Zaten romandaki en büyük başarısı da buradan geli- yor. Tam bir umutsuzluk içinde kıv- ranan memleketin bozulmuş düzeni içinde, birleşmenin şart olduğu gün- lerde dağılmaların ve şahsi Mmenfaat hırslarının yıkıcı tesirleri öyle uka- lâca nutuklar halinde değil son dere- ce yumuşak bir üslüpla anlatmış. BU. yük kurtarıcı Atatürkün memleketi nasıl bir' uçurumun dibinden çekip çı- kardığı bu sayede daha iyi bir şekil- de dile getirilmiş. Tarus romanında gerçi hiç Atatürkten — bahsetmemiş ama, bunu.romanı bitirip bir kenara koyduğumuz zaman kolayca çıkara- biliyoruz. Tarusun son derece başarılı olan bu romanı okuyucuda ister istemez bu romanın daha da devam etmesini, hiç değilse tarihit hâdiseler 1ç1ndekı akışın ikinci, üçüncü elitler halinde yerilmesi arzusunu duyuyor. Yeni Türk romanına da, daha çok ümit bağlanmasına yol açıyor. 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: