YURTTA OLUP BİTENLER Osman Bölükbaşı. van tarafta o- turan Samet Ağaoğlunun tıkılmısını karşılık eski bir hatırasını tazeledi v bir zamanlar huna benzer bir dâv. ı esnasında Samedin tevkif edilerek e- li kelepçeli olarak nasıl mahkeme hu- zuruna çıkarıldığını hatırlattı ve 1lâ- Ve etti “Sel gider, kum k: Madam Roland'ın hatırası sman Bölükbaşı, sözünü tamam- larken Madam Raland'ı anmağı ihmal etmedi. Madam Roland. Fran- sız ihtilâli esnasında müessir rol oy- nayan şahsiyetlerden biriydi. İktidar, kendisinden kurtulmak için idam et- tirmekten başka çare bulamamıştı. Giyotine çıkarken Madam Roland'ın “Ah hürriyet! Senin adına ne cina- yetler işleniyor!” diye bağırdığını ta- unutmanmıştı. Osman — Bölükbaşı da, “Adalet'” diye haykırarak aynı sözleri tekrarladı Madam Roland'ın yaşadığı günler- de, Fransa'da birçok milletvekilleri si- yasetin kurbanı — olmuşlardı gün zarfında hazırlanan iddianame- lerle mahküm edilirler ve en güzel müdafaalara rağmen kurtulamazlardı. Fakat hitabetin parlak birer örneğini teşkil eden bu müdafaalar, hürriyet kurbanlarının isimlerini ebedileştirir- di Osman Bölükbaşının konuşmasında zabıtları çürütmek icin zamanının bü- yük kısmını harcaması ve adlarını zikrettiği D.P. li milletvekilleri tara- fından — yalanlanması, kuvveti Üzerinde tesir yaratmaktan halji kalmadı. Halbuki bu noktalar, C.M.P. Grupu adına konuşan Ahmet Bilgin veya Tahir Taşer tarafından temin edilebilir. Osman Böliülkbaşı teferruata girmek — mecburiyetinde kalmaksımın konuşmasını ana dâva Üzerinde teksif edebilirdi. Bu sayede, gelecek yıllarda da daıma hatırlana- cak ve tekrarlanacak 'bır hakikat meş'a.leeını tutuşturabilirdi. M Roland devrinin büyük hıtlp!erım has havayı yaratamadı. Yıkılan narariyeler! IUY ecliz celsesinde, hukukun büyük VI otorm»lcrı geçit resmi yaptılar. ve yabancı memleketler- den eıı buyük kaza uzuvlarının ka- rarları müdafaaya mesned teşkil etti. Laferri&re, Vedel, Berthelemy. Tahir Taner gibi hukuk otorıtelerlmn eser- lerinden pasajlar okundu. Fakat ne- tHlcede Meclis ekseriyeti. Adatet Ba- Prof. üÜsevin Avni Gök- türk'ün na..u'ıyesmı Repsine tertih etti Hukuk iüminin Üç asırlık müktese- batı terazinın bir gözümü doldurduzu halde öbür tarafın nasıl olup ta ağır bastığına en cok şaşıran, Kiırşehirin eczacı Milletvekil? Ahmet Bilzindi. O- nun bu hayretini realist bir ıza.h ııe Ederen, bir D.P. li oldu. Bu D. Zat kendisinç “Sen Roma unhmx bı- e misın?” diye sordu ve mağlüp eden Brennus'ün nası! kıh- cını tera.zınm gözüne atarak m aduğudlu .e “Veyl mı:mplı- rt"' doml!âı anıkt venel Muhalefet Kader birliği ölükbaşı karşısında oturan orta boylu kır saçlı şahsa doğru eğtildi “Paşam, dikkatli olun sıra siazde” dedi. Bu konuşma bu haftanın başın- da Pazartesi günü gece yarısından bir hayli sonra B.M.M. dek odasında geçiyordu ve Bölükbaşının karşısında oturan ve kendisine Pa- şam diye hitap edilen, C.H.P. Gdenel Başkanı İsmet İnönü idi. Bölükbaşının dokunulmazlığının kaldırılması kararlaştırıldıktan sonra da Meclis, 2 Fylüle kadar tatile gir- mişti. Gecenin bu geç saatinde C.H.P. Gene! Başkanı, dokunulmazlığı kaldı- rılan C.M.P. Genet Başkanı Bölükba- şıya geçmiş olsun demek icin gel- mişti. Bölükbaşının espris; gülüşme- lere yol açmıştı. Bölükbaşı dokunul- mazlığı kaldırıldığı ve her an tevkif edilmeıı belılendlh hakde son derece sotu MP. lidenmn dokunulmacelığı- nın kaldırılması muhalefet partileri- nin gözünü iyiden iyiye a daha bu dokunulmazlık kaldırılmaz- dan iki gün önce İzmirde yapılan bir Hür. P. kongresinde genç partililer- den Coşkun Kırca'nın Üstünde durdu- Ku partiler arası işbirliği meselesine aşırı bir ehemmivet kazandırmıştı. Hoş, artık bunun adına işbirliği"değil. kader birliği demek 1lâAzımdı. Hür. P. nir genç hatibi günün şartları göz önünde bulundurularak Muhalefet a- razında muhakkak surette bir işbirli- gine gidilmesi zarureti Üzerinde duru- yor. işbirliği teklifini ilk sen yaptın, ben yaptım kavgalarını bir kenara bı- rakarak bir yıl önce ortaya atılmış o- lan. fakat bir türlü fiiliyata çıkarıla- mıvan işbirliğinin tahakkuk ettirilme- sini istıyordu. Fuat Köprülünün da- 1 olan ve üruversitede öğretim yesi iken Turhan Feyzıoğlunun ba- kanlık emrine alınmazını protesto maksadiyvle vazıfesinden istifa ederek aktif politika haya'ına atılan bu genc politikacı işbirliği mevzuunda C.H.P. ye sarih bazı sualler de soruyor ve Hür. P. nin bu husustaki görüşlerine tercüman oluyordu. Genç politikacı bilhassa şu noktalar Üzerinde duru- yordu: C.H.P. liler de kendileri gibi Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı- nın tarafsız kimseler olmasına Tazı mrydılar? Nisbi seçim usültine gidil- mesini. bunun için de bir kurucu Mec- Hs teşkilini kabul ediyorlar mıydı? Kurucu Mecliste partilerin muvaze- neh bir şekilde temsitine taraftar mıy- dılar? Bt sualler ile Hür, P. nin meş- hur Ağustos Mihtirası arasında dox- rusu pek Büyük Bir fark yoktu.. Coşkun Kırcaya göre şayet bu Ru- suslarda mutabakata varılırsâ işbirli- ğine gitmek içın ortada hicbif engel kalmıyacaktı. NÇ Htxkacımn Bölükbasını dokımu)ma.zhgımn ka.ldınımumdan ik gün önce ortaya attığı ve tazele- diği lsbîr!ig! fikri ©O;P. toğunluğunun Meclistek! Güvrânışığdan soArü BrdsA bire günün meselesi haline gelmiş ve işbirliği hususunda tereddlüt edenler bile bugğün bana yarın sana endişesi içinde işbirliğinden de öteye bir dav- ranışın zaruretine inanmışlard. başının — dakunulmazlığının kaldırılmasından bir kün sonra hemen bütün muhalefet çevrelerinde konuşu- lan tek mevzu bu işbirliği meseleaş o- luyordu. Uzunca bir zamandır bahar Havası tesiriyle diğer muhalefet par- tilerinden ayrılmış olan C.H.P. nin de işbirliğine yanaşması, muhalefet par- tileri arasındaki havayı iyiden iyiye yumuşatmıştı. Yalnız Böllüikbaşı hâ- 14 müteredditti. Dokunulmazlığının ldırıldığı ve belki de tevkif edilmek ÜZere olduğu şu günlerde teşkilâta şımdıye kadar muhalefet ettiği işbir- nı düşünüyordu. Maaınafıh bütün bu çekingenliğine rağmen Bölükbaşının da işbirliği hususunda efkârı umurmnt- yenın ve teşkilâtın sesine kulak ver- sorunda kalacağı, böylece de bir yıldır tahakkuk edemiyen işbirliğinin son engellerinin de ortadan kalkacağı ümit edilebilirdi. Demokratik hayatımızda cidden e- lem verici bir hâdise olan Bölükbaşı- nın dokunulmazlığının — kaldırılması meselesinin Demokrasimizin geleceği bakımından böyle mesut bir kazanc doğurması mitmklündü. Esasen işin tek teselli noktası da buydu. Kıbrıs Tepilen fırsat iyasi papaz Makarios'un serhest bırakılmasından sonra birden bi- re alevlenen Kıbrış meselesinde gecen hafta da bir arpa boyu olsun yol alın- miış değildi. Tek yenilik Batı halk ef- kârının Kıbrısla bıraz daha fazla il- Bilenmesiydi. Büyük İngiliz ve Ame- rikan gazeteleri Yunanistan ve 'Tür- kiyeye husual muhabirler gönderiyor, her ikı tarafın görüşlerine de sütunla- rında yer veriyorlardı. Meshur BBC. de yakında Kıbrıs meselesini televiz- ekranına aksettirecekti. Milli Türk Talebe Federasvonu temsilcile- ri ve müstafi Doçent Aydım Yalçın, muhalif - muvafık bütün Türk Mille- tinin taksim fikrine taraftar olduğu- nu İngiliz dinleyicilerine söyliyecek- lerdi.-İngilizler bu sayede Türkiye- nın 300 milyon dolara Kıbrıstak; hak- larından vazgececek kadar “tüccar” bir. millet olmadığırı. Abdülhamıt devrinin cok gerilerde kaldığını öğre- neceklerdi. — Yunanlılar da - Makarios da da- hil - Bir İngiliz redyosunda İngiliz mezaliminden bahsedecekler, Adarın Yunanistana verilmesi görüşünü sa- vunacaklardı. B.B.C. ekibi Ankaraya daha çok Menderes ıle bir röportaj yapmak için gelmişti. F'akat Menderes son dakika- da nedense - Yeni Güne göre Aydın Yaldınla da bir rPöportaj yıpııdıgı i- çik - Ökrimi değiştirmiş, İ ARİS, 29 HAZİRAN 1957 $ 4 d , İ