29 Haziran 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

29 Haziran 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA “New York'ta Bir Kral" Hedef: MacCarthy'cilik!. “New York'ta Bir Kral” naplin yeni filminde, bir ihtilâl so- nunda tahtını terketmek zorund kalan kral rolündedir. Orta Avrupa- daki hayal! memleketlerden birinin kralı olan Shahdov, memleketinden kovulduktan sonra Amerikaya sığınır. Beş parasız,. New York'a ayak basar. Bütün ümidi, atom enerjisinin barışçı gayeler için kullanılması hakkında hazırladığı plândadır. Fakat, bunun kendisine hiçbir fayda sağlamıyaca- ğını çabuk anlar. İşinin erbabı bir reklâmcı, sabık kralı, tanınmış — bir gazetecinin verdiği parltiye götürlir. Sabık kral, davetliler için birkac tak- Ht yapar - bir Hamlet monoloğu, te- lefonda bir dişçi... - Partide olup bi- tenler televizyonda nakledildiği için, sabık kralın taklitleri kendisinin ha- beri olmaksızın milyonlarca — seyirci tarafından taklit edilir; o kadar bü- yük başarı kazanır ki, sabık kral a- tom enerjisi plânını bir kenara bıra- kıp televizyon programlarına çıkar. Fakat Shahdov'un başında kara bulutlar belirmesi gecikmez. Zira sa- bik kralın en iyi dostu, çocuk denecek karıştıkları için Amerikan Aleyhtarı Faaliyetleri Tahkik — Komisyonuna çıkarılırlar. Sabık kral da tanışıklığı dolayısiyle tahkikat komisyonunda i- fade vermeğe davet edilir. Shahdov büyük bir korku içinde komisyon hu- Zuruna çıkar; fakat telâşından ışıreı parmağını bir yangın hortumuâun AKİS, £9 BAZİRAN 1951 ağzına kaptırır ve bütün çabalama- sına rağmen kurtaramaz, üstelik hor- tumlara dolaşır. Bu zden, komisyo- nun talebettiği şekilde elini kaldırıp yemin edemez. Bunu yapamayınca da “kangreye hakaret” suçuyla itham edilir. Fakat son dakikada parmağı- nı kurtarıp yemin eder, ifadesai alınıp serbest bırakılır. Ama hürriyetin pek ince ipliklerle bağlandığı bir yerde kalmağı tehlikeli bulan sabık kral, Amenkıvı torkeder yeniden “Avru- payı seç Bnşrollerini Chaplin'le — birlikte 'The Moon is Blüue - Ay Mâvidir” in genç yıldızı Dawn Adams'ın oynadığı, genç anarşist rolünde Michael Chap- lin'in bulunduğu “New Yorkta Bir Kral” ın Avrupadaki prömiyeri Ekim ayında yapılacaktır. Amerika kıtasın- daki prömiyer için de şimdilik Mexico City tesbit edilmiştir. Chaplin, şimdi- ye kadar Amerika prömiyerleri için New York'u tercih ederdi: bu sefer Meksika'yı seçişi, filmin Birleşik A- merikada siyasi baskıya uğramasın- dan cok, Amerikan Maliye Bakanlı- ğgının kendisine, çtkardığı yüklü ver- gi borcunu tahsil icin her hangi bir el koyma hareketine yirişmesine im- kân vermemek endişesinden doğuyor. Filmler “Dilsiz Yavru” andy, küçük bir kız çocuğu. Bir yaşını geçtiği halde konuşmaya başlamaması annesini endişelendiri- yor. Tenıdıkları, bazı çocukların ko- nuğmuyı geç başladıklarını söylüyor- larsa da genç kadının endişeleri da- ğgılmıyor. Az gonra da endişelenmek- te haklı olduğunu anlıyor; zira Mandy doğuştan sağırdır. sağır ol- duğu için de konuşmasını öğrenemi- yece 'nin babaal, kızının sağırlı- ğından ıdeuı utanç duyduğu icın onu insan içine çıkarmıyor. Küçük Man- dy. altı yaşına kadar dört duvarla çevrili bir avluda, öbür çocuklardan uzak, yalnız başına yaşıyor. Birkaç hâdise, Mandy'yi akranlarından böyle uzak tutmanın ileride çok kötü neti- yi bir sagırlar okuluna yerleştirmek istiyor. kocasiyle, onun ailesi buna mran&r değiller. Fakat genç kadın, sonunda bundan başka çıkar yol olmadığına kanaat getirerek Man- dy'yi alıp evinden uzaklaşıyor. Küçük kızı Mınchestar'dek bir sağırlar mektebine veriy! andy'nin mektepteki ilk günleri hiç de Ümit verici değil. Altı yaşına kadar herkesten uzak yaşamış olan küçük kız, vahşi bir yalnızlık içinde. Mektep arkadaşlarına bir türlü ısı- namıyor. Üstelik mektebin yatılı o- luşu, annesinden uzak kalışı klüçük kızı Ürkütüyor. Bu yüzden ne arka- daş edinebiliyor, ne de konuşması i- çin sarfedilen gzayfetler netice verebi- liyor. Fakat mektebin hocalarından biri Mandy'nin yalnız zündüzleri mek- tebe gelmesini sağlayınca, yavaş yavaş ürkekhğtnden sıyrılıyor, ilgilenmeğe, onlarla de gösterdikleri gayreti o da gösteri- yor. Çok geçmeden de adını hecele- mesini öğreniyor. Zahmetli de olsa bunun arkası sökün edebilecek de- mektir. “Dilsiz Yavru” adiyle İngiliz fılmı “Mandy”, ne cukların yetiştirilmesi üzerine dokü- manter bir film, ne de tam hikâyeli bir film. Genç rejisör Alexander Mac- kendrick'in bu üçüncü eseri, hikâyeli filmle dokümanter ortası bir sinema eseri. Eğer prodüktörlerin zoruyla a- raya sıkıştırılan yamama b kıskınçlık hâdisesi olmasa SİZ Yav dokümanterin hikâyeli film- lerde başariyle kullanıldığı sayılı e- serlerden biri olacak. Maamafih. bu yamama hikâye bile filmin güzelliği- ni pek fazla aksatmıyor. Zira ac- kendrick'in filmi, sağır-dılsiz bir ço- cuğun yalnızlığını, içe kapanıklığını, âdeta cemiyet dışı bir hale gelişini, sonra yavaş yavaş bu ya.lnızhkmn oynatılan sağır ço- urtarmak isterken kendisı çiğnen- mek tehlikesi atlattığı vakit, küçük kızın sağır olduğunu bılmiyen gofö- rün bağırıp çağırmı arşısındaki SESSİZ ÇIFPINIŞI, ka.pxldığı müthiş Kkor- ku: parkta elinden topunu alıp ken- tisiyle eğlenen oğlanla dövüşmesi az *” Pa.

Bu sayıdan diğer sayfalar: