£görmüş olsa bile, adliyenin igine en fazla yarayacak mtüişahedeleri yapa- bilecek' vaziyette bulunduğunu fitlen ispat etmi Bü sayede Adalet Bakanlığı, Os- man Bölükbaşı aleyhindeki delilleri bir araya topluyarak Meclise sevke- dilmek Üzere Başbakanlığa sunmuş- tu. Adalet Bakanı Hüseyin Avni Gök- türke göre, Anayasadaki “Meclis da- hilinde” tâbirini dar mânada anlamak lâzımdı. “Meclis dahilinde” tâbirı dar mânada alındığı ve sarfedilen sözler Meclig manevi şahsiyetini hedef tutar sayıldığı takdirde, hakikaten takıbat açılmaması için bir sebep kalmıyordu. Söz müdafaanın Komisyon toplantıları, baştan sona kadar, her Üç muhalefet partisine mensup tarafından dikkatle takip edildi. Komîsyonda bıl- hâssa Osman Bölükbaşının, Feri Ergin'in, Tahir Taşerin ve Ahmet Bıl- ginin konuşmaları kuvvetli idi. Müda- faanın çok iyi hazırlanmış olduğu an- laşılıyordu. Tahir Taşer ve Ahmet Bilgin, Bu âdise dolayısıyla dokunulmazlığın kaldırılamıyacağına ve meclise bir rından misaller getirdiler. Meclis Baş- kanlığı tarafından verilen Üç celselik çıkarma Kkararının hukuken mesele kapamış sayılabileceğini ileri sürdü- Feridun Ergin, Anayasadaki “Mec- lis dahilinde” ibaresinin tereâğdüde mahal bırakmıyacak kadar sarih ol- duğunu, sarih bir metnin tefsirine gi- dilemiyeceğini ve esasen hukukun u- pılabıleceğım izah etti. Hatip, içtima sâalonu ve koridoru Meclis dışında sa- yan bır tefm'nn hukuku yalnız zorla- mış olmakla kalmıyacağını, aynı za- manda hukukun dışına taşacağını söyledi. Hür. P. li milletvekili, aynı zamanda, kelimelere lügatlerde göz- terilenin hilâfına mâna verilemiyece- ğine işaret ederek, Osman Bölükba- şı tarafından söylenen sözlere Meclis manevi şahsiy' eılnin hedef teşkil ede- mlyeceğmi anla! Osm Bömkbası. hâdisenin cere- yan tarzını tafsilâtiyle hikâye etti. Meclisin o günkü cereyan tarzını ha- fızalarda canlandırdı. Şahidlerin ifa- delerini tahli! ederek kifayetsizlikleri- ni, tenakuzlarını ve tek taraflı ka- rnkterlerim meydana koydu. misyon Başkanı Muhlis Tümay, kmıyet takrirı bulunduğunu ileri siül- Terek, diğer müdafaa hatiplerini ko- nuşturmadı. Fakat müdafaa, hakika- ten tesirli olmuştu. Hattâ D.P. li mil- letvekillerinden biri, göz yaşlarını tu- tamamıştı. Fakat buna rağmen, misynn kararı bir sürpriz teukil ettı isyonun ekseriyetini teş- kil eâen mılletvekıllen. Osman Bölük- başının suç hudutlarını Adalet Baka- nı tarafından talep edildiğinden çok daha genış bir çerçeve içinde mütalâa -AKİS,£29 HAZİRAN 19657 ettiler. Adalet Bakanı Prof. Hüseyin Avni Göktürk, koridordaki hâdise do- layısiyle takıbat açılmasını 1stemiş- ti. Komisyon ise, kürsüdeki ve içtima salonundakı sözler hakkında da taki- bat açılması ve dokunulmazlığın kal- dırılması hakkında karar verdi. Talebin hudutlarını aşan bu kara- ra komisyon başkam Manisa Millet- vekili Muhlis Tümay ile azadan İhsan Aktürel, Kenan Yılmaz, Servet Sez- gin, İsmaı! Hadımlıoğlu ve Mazhar Özsoy muhalıf kaldılar. Mutedil hava Pazartesi. hava güneşli ve sakindi. Bilhassa Meclisin önünde tam bir sükünet ve tenhalık göze çarpıyor- du. Meclisg ile Ankara Palas Arasında- ki caddeye, polis ekipleri kimse k- muyorlardı. Tehlikeli şartlar altında nefsini cesaretle müdafaa edenlere karşı daima alâka duyan kalabalık Raif Aybar Sataşılmazlığı var... bir kitle, bir aralık Meclis önüne bi- rikmeğe başlamış, fakat zabıta mari- fetile dağıtılmıştı. Lâkin beş bin ki- şiyi aştığı tahmin olunan bu kalaba- hk gece saat dokuza kadar cıvarda bir haber alabilmek Ümidile bekle- mişti. Meclisin loş catısı altmdı da, asabi bir gerginlik göze çarpmıyordu. Bilâ- kis, herkes snkın ve knı nrh gözükü- yordu, Osman Bölükbaşı, iki defa söz alarak Üç saat kadar konuştu. C.M.P. hderi baştan sona kadar tebessülimüÜ- nü muhafaza etti, nükte yapmak fır- satını kaçırmadı ve Adalet Bakanını bir hayli hırpaladı. İsmet İnönli de, güzel bir konuş- ma yaptı. Osman Bölükbaşının zabıt- ları çülrütmeğe, Raif Aybarın ve Sır- rı Atalayın hukuk! meseleler Üzerin- de uzun uzadıya durmalarına muka- bil, C.H hderi mevzuun siyasi ve pırlamcnter karakterini tebarüz et- YURTTA OLUP BİTENLER tirdi. İsmet İnönü de mutad tebessil- münü zaman zaman dudaklarında canlandırarak ve ölçülü kelimelerle konuşuyordu. Fakat esaslı noktalar- da dudaklarından dökülen kelimeler Meclis havasına intikal edince kıvıl- cımlar çıkıyor ve gürültüler başlıyor- du. Dâvanın siyasi tekâmülümüzün istikbali ve hukuki — müesseselerimi- zin selâmeti bakımından taşıdığı e- hemmiyeti en iyi belirten İsmet İnö- nü oldu. Raf Aybar da, Hür. P. adına yap- tığı konuşma için iyi hazırlanmıştı. Gayet zengin hukuki malzemeye da- yanarak konuştu. Fakat Üst Üste iki tehlikeli mide ameliyatı geciren ve Londradan iyileşerek veni dönen Bur- sa milletvekili biraz heyecanlı ve tu- tuktu. Uzun bir fasıladan sonra, ilk defa kürsüye çıkıyordu. D.P. safların- dan zaman zaman yapılan müdahale- lere karşı aksillâmelleri de biraz sert haleti ruhiye ile karşılıyordu. un rağmen, iyi hazırlanmış olmanın mü- kâAfatını gördü. Günlün muvaffakiyetli konuşmalarından birini yapmış ola- rak kürsitden indi. C.H.P. Kars Mılletvekıh Sırrı A- talayı locslıırdan ilk defa di inleyenler, kortuşma tarzını, şivesi — dolayısiyle, biraz yadırgadılar. Fakat Osman Bö- lükbaşıya tevcih edilen ithamları hu- kuk zaviyesinden yıkan ve en giüzel konuşanlardan biri de o oldu. D.P. li milletvekillerinden Osman rın tek hususiyeti, kuvvetli mildafaa karşısında D.P. nin mukabil tezini duyurmalarıydı. Hilmi Dura konuşur- ken. bir arahk tahammül edemiyen General Fahri Belen, sözünü kesti. liler de, derhal kendi saflarında bulunan Bolunun cok sevilen millet- vekiline bağırmaya başladılar. Sıralardan müdahale ederek mu- halefet hatiplerini şaşırtmağı âdet e- dinen D.P. mülfritleri talihli bir gün- lerinde değillerdi. Seyhan milletveki- 11 İsmet Uslu, Raif Aybar konuşur- ken “dikkat etse idi de, böyle sözler söylemeseydi” ye bağırınca; Hü P. li milletvekilinden “İsmet Bey, &! bu kanaatinizi Adana Knngresmde tatbik etse idiniz, hakkınızda daha iyi olurdu.” diye —mukabele görerek susmağa mecbur kaldı. Raif Aybar, bu cevabile 1954 seçimlerinden sonra bir kongrede çıkan kavgadaki hare- ket tarzı dolayısiyle İsmet Uslunun ceza görmüş olduğunu hatırlatmıotı Murad Ali Ülgen, başlıca iki mü- dahalede bulundu. anci müdahale- si, Raif Aybara karşı idi. Beyanat ke- limesinin Türkçe mânası hakkında Raif Aybarın yaptığı tahlile itiraz etmişti. Hür. P. W milletvekili “Senin için öyle olabilir ama, benim dördün- cüÜ sınıftaki kızım bile bunun öyle ol- madığını bilir” diye mukabele etti. Os- man Bölükbaşı ise, Afyon millet veki- linin bir müdahalesini, “artık Murad Ali Ülgen dış siyasette müşavir ola- rak seyahatlere katılan bir mütehas- sıs halıne geldi” diye imalı bir nükte ile karşıladı. “ 5A