29 Haziran 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

29 Haziran 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

? OLUP BİTENLER YURTTA kında bir seri makale yazan Muhafa- zakâr hüküntetin müstafi dışişleri ba- kan yardımcısı Anthony Nutting da- ha farklı düşünmüyor, Amerikan hal- kına taksim fikrinin tatbik kabiliye- tinden mahrum o!duğumı izah ediyor- du.Taksim., kan dökülmesine son ve- Peceği yerde ted.hışcıliğı gcn.işletccek- ti. Radclhiffe anayasasını Türkiy kabul ettirmek irin, İngıltere hüku— metinin inanmadığı e ta- raftarmış gibi gözükmesx cok hıtılı olmuştu. Gerçekleştirilmesi mümkün olmayan hayaller uyandırılmıştı. Men- ak için Muhaâlefetin verdiği sö lü soru önergeleri Riyaset dosyala- nda d uzun müddet uyuklıyaca- ğa benziyordu. Müstafi dışişleri bakın yudımcı- sına göre, yapılacak i. Rumlara Radcliffe ettirmekti. nanlılar da ilhaktan - hiş olmazsa şimdilik. vazgeçmeliydiler. Kurulacak Kıbrıs Parlamentosuna ve hülkümeti- ne işleme şansı verilmeliydi. Hele A- merika, Kıbrıs meselesinde takıp ettiği terketm i. Ame- m tutumu, Yunınısv.uı- meli, ilhaktan vazgeçmesi için Yuna- nistanı iknadan çekinmemeliydi. Nutting'in görüşü İngiliz hüküme- tininkinden pek farklı değildi., Muha- fazakâr hükümet, Adayı sulha kavuş- turacak tek yolun muhtariyetten geç- tiğini düşünüyordu. Radeliffe anaya- sası tatbik edilmeliydi. Adalı Türk ve Rum temsilcilerle bu hususta müza- kerelere girişmek fikri şimdilik müm- Makari Türkiye giltere ummeri Yi Spaak'ın maharetine bağla- mıştı. Amerıkının da itimadına sahip uzlaştırma işlerindeki an be- uzlaşma zemini bulmak veya kurmak çok güctü. Ama Spaak, yaradılıştan iyimser bir adamdı, zuhur edecek ilk müÜsait fırsatı sabırsızlıkla bekliyor- du. Kıbrıs meselesi, ihtimal pek ya- kında yeni siyast teşebblislerin mev- zuu olacaktı. Dış Politika Yeni flörtler aşbakan Menderesin, Mısırın millt ramı münasebetiyle Ankarada- ki sefarethanede verilen kokteylde 10 -< hazır bulunduğumı duyanlar, doğru- su, pek yret etmediler. İstanbulda yapılan Türk Miısir milli futbol kar- şılaşmasına hakikaten “milli” bir ha- va veren Başbakan, hic değilse şim- dikk, Albay Nâsırı "komünistlenn bir kuklası” olarak görmekten vazgeçi- yordu. Tatlı dil ve iki memleket ara- sındaki dostluk sözleri tekrar moda oluyordu. Türk hükümeti artık, Ka- hitede yeniden temsil edilebilecekti, e Ra unun neşriyatı da Mısırın kendlsıne gösterilen muhab- bet karşısında hissiz kalmadığını or- taya koyuyordu. Zehir zemberek dilli Kahire Radyosu, Mısırın Arap olsun olmasın Orta Doğudaki her memle- ketle - İsrail hariç - dost geçinmek istediğini söylüyord ğrusu bu hnfıf flörtün ne kadar devam edeceği meraka değerdi. Ta- lihsiz Süveyş seferi sırasında soğuk- kanlılıklarını kaybeden Bağdat Paktı Üyeleri kendilerine güvenenleri tek- rar kazanmışlardı. Eisenhower dokt- rini sallanan lrak ve Ürdün tahtının imdadına yetişmişti. Nâsır ve taraf- tarlarının sindirdiği — muhafazakâr kuvvotk—r tekıaı sultanlarının baş dostu olmuştu! Bağdat Paktı her za- mankinden daha kuvvetliydi. Arap kitlelerinin sevgilisi Nâsır, tek başı- na kalmaktan korkmaya başlamıştı. Buriyede bile muhafazakâr unsurlar günden güne tehlikeli bir hal almaya mühim sırın ellerinden âdeta koparıp almış- tı. Kahireli Diktatör kurnaz ve ihti- yatlı olmak zorundaydı. Kuvveti a- zaldıkça diğer Orta Doğu memleket- lerine daha çok güleryüzle muamele etmek zarureti artıyordu. Arap memleketleri arasındaki kav- gaların son bulmasını, Amerika gibi Menderes Mısır Elçiliğinde samimi olarak arzulayan Türkiye, ısıra dosatlük elini uzatmak için ze- Mi e zamanı miütsâit görmüştü .: Me sasen şimdiye kadar Türkiya ya Mı: sır arasında devam eden küfür'm t , kısır bir siyasetti. Tatli eti her zaman için küfre müreccahtı. Fa- kat resmi tebliğlerde “müslüman dev- let” sıfatını takınmakta heis görmi- yen Türkiye ile Arap dünyası arasın- da bir uçurum mevcuttu. Türkiye tam mânasiyle Batı taraftarıydı. Orta Do- ğunun askeri paktlarla Batiya bağ- lanmasını hararetle istiyordu. Halbu- ki Bağdat Paktı Üyesi Irak bile ekse- riya Batıya karsı ateş püskürmekten kendini alamıyordu. "“Emperyalistle- rin uşağı İsrail” e karşı Arap liderle- rinin giriştiği demagoji yarışında Nu- ri Sait çok defa Nasırı bile geride bı- rakmıştı. Hele Orta Doğunun 1 Nolu adamı Suud, Bağdat Paktı düşmanlı- ğından bile vazgeçmiş değildi. Komü- nistlerle olduğu gibi Batı ile de pakt- Jar yapılmasına ale htar olduğunu her vesileyle söylüyordu. Nötralist bir Arap birliği, hâlâ Suudun resmi siya- iydi. Kahire de başka bir di! kullanıyor, *'Orta Doğuda elele verdığımız takdir- o bütün Orta Doğu memleketlerinde &- kisler uyandırıyordu. İsrail tehlikesi, Nâsır ve Suud kadar mesel uri Sa- id için de komünizmden daha büyük bir tehlikeydi! Türkiye ve Arap devletlerinin dış politika görüşlerini uzlaştırmak çok güçtü. İsrailden Türk elçisini geri çekmek gibi jestlerle güleryüz göster- mek kimsevi aldatmıyacaktı. Arap dünyası ile Türkiye arasında doldurul. ması imkânsız bir uçurum vardı. Gde- çici flörtler “meyvasız” kalmaya mahkümdu. Ya aradaki uçurum ?. AKİS, 29 HAZİRAN 1657

Bu sayıdan diğer sayfalar: