da kendilerine, devamlı temsiller ve- rebilecekleri bir sahne urmak va- inde bulunmuştu. Çalışmalar iler- lemeğe başlamış, fakat Türkoca- ğının vaadettiği sahne için hiç bir faaliyet görünmemişti. Gençler bu yeni — sahneye bagladıkları ümid- lerini hiç olmazsa bir müddet iç- lerinde saklamağa ve artık çalışma- ları birhayli ilerlemiş olan piyeslerin temsili için yeni bir sahne aramağa mecbur kaldılar. Milli Türk Talebe Birliği Başkanı ilk temsiller için Dev- let Tıyatrosu Sahnelerinden biri üze- rinde söz aldı. Müteakip temsiller i- çin ise Maarif Kolejinin ve Sanat Se- venler Klübünün sahnelerinden isti- fade etmeyi düşünen gençler Türko- cağının kendilerine vadettiği yerı yurdu belli bir sahneden de henüz ü- mitlerini kesmiş değillerdi. Üniversite Tiyatrosunun temsilleri- nin vereceği sahne neresi olursa ol- sun yeter ki Üniversiteli gençlerin şu andaki heyecanlı çalışmaları iki yıl Oncekı gibi birden donup kalma- sın ve eserlerin rejisini üzerlerine al- mış bulunan Nihal Türkmenle Güner Sümer arkadaşlarını her iki eserde de Üniversite Tiyatrosunu ayakta tu- tabilecek yeter bir başarıya götüre- bilsinler. Zira —Üniversiteli gençler faaliyetlerini sadece Ankara — şehri- nin hudutları içinde bırakmağa razı olmamakta ve bu ayın sonunda tem- sil edecekleri eserleri Şubat başla- rında İstanbula da götürmeyi iste inektedirler. Fransa "Büyük Mogol"un Karısı urkıyede bırlerkek bir kızla ev- lir, bolbol hamur İşleri, yağlı ballı son derece ağır tatlılar hülâsa semiz- letici ne varsa onlar yedirilir. Butun Kız iyice şişmanlayıp tombullaşmca da evlendirilir. Türk erkekleri böy- le kadınlardan hoşlanırlar. Onların zevki bu! Siz hıç Turkıyeye gittiniz. mi, Madam Emilie — Hayır, gıtmedım. Gitmiş olsay- dım şimdi burada sizinle karşılıklı o- turup konuşamazdım ki! Türk erkek- ŞİSTANBUL CANDESİ FEYZİ HALICI T0 Şilr TEH nüyfa AKİS, 12 OCAK 1957 le“ri bçni dünyada geri bırakmazlardı ç v z şacağı yerde Büyük Moğol'un sı Olurdu. — Yani kızkardeşiniz sizden — Eh, bir mislim değilse de Ben New g deyken Polonyalı bır kadın tanımış— 0 nu da seven biri vardı mutlak e İ; — Ya erkekler" Onu severi bir er- Marcel Pagnol un son pıyesı "E n Türkler hakkındakı bu eglencelı laf ları eden de piyesin kahramanların- Fabien'in 90 kiloluk karısı Emilie'dir. dıldıgı gece Pagnol un bu son kome- lie'nin sözleriyle katılş katıla gülme- TİYATRO d'Aubarede: "Okadar boynuzludan sonra iste nihayet bir defa da sahne- de, aldatılan bir kadın görmekteyiz. Marcel Pagnol bu eserinde kadın cinsinin tâ budalalığa kadar varan iyiliğini karıkaturıze etmektedir" di- yor. Fransız seyircisi, sahnelerinde da- çok aldatılan kocalar görmeğe a- lıştığı için tombul Milly Mathis'in oynadığı Emilie onlar nazarında ha- kikaten orijinal bir tiptir. Öte yan- dan Pagnol "Fabien"de sahneye yep- yeni bir Don Juan da kazandırmıştır. Pıyeste herşey bır parça karikatüri- piyesi seyreden biri Türk ailesi de Emilie'nin bu sözlerine gülüp geç- mişti. Türkler arasında şişman ka- M. Pagnol'un "Fabien"inin ilk sahnesi kadınlardan — hoşlanırmış! dınların revaçta olduğu devirler çok- tan tarihe karışmış ve piyesin kah- ramanı Emilie'nin 180 kiloluk karde- şi Türkiyeye "Büyük Moğol" zama- nında bile gelse kolay müşteri bu- lacağı pek şüphelidir. Ama ne var ki Pagnol bu son komedisini birtakım hoş karikatürlerden meydana getir- miştir. Kahramanı, aptal derecede saf Emilie'nin Turkler hakkında ye- gâne bildiği şeyin belki de şurdan burdan kulağına çalın. ucu tâ beşinci asırda Hunların Avrupay is- tılasına dayanan bir üyük Moğol" lâfından ibaret oluşu pek tabiidir. Bu sebeble piyesi seyreden Türk erkeği- nin elli yaşına rağmen hâlâ. incecik, hala zarif karısına dönüp gülerken yüzünde hiçbir şaşkınlık, hiçbir kır- gınlık ifâdesi yoktu. Asıl şaşırarak onlara bakanlar yanlarındaki Fran- sız dostlarıydı 29