MONROE'DAN TRUMAN'A, TRUMAN'DAN EİSENHOWER Monroe arifesinde Başkan Adams, Alaskaya yerleşen Ruslara Amerıka Kıt'asının Amerikalılara ait olduğunu, bu kıt'a üzerinde Ruslara yer bulunmadığını söylü- yordu Ş 1956 sonunda Başkan Eisenhower Amerika kıt'sındân 10 bin kilometre ötede bulunan Orta Doğunun Ruslâ- rın eline düşmesine müsâade edil- miyeceğini bildiriyordu. tmeleri sevenler iki hâdise arasındaki tek farkın. Birleşik Dev— ğu undan 134 sene evvel, B doktrininin ibaret olduğunu iddia edeceklerdir. Evvelce Amerika kıt'asına Ameri- kalılardan başkası göz dıkemez de— niyordu. Bugün Ruslar şimdiye k dar ele geçirdikleri memleketler— den gayri, bir tek karış toprak üze- rinde bile hak iddia edemez denil- Benzetme doğru olabilir. Fakat Monroe doktrininden Eisenhower doktrınıne geçiş fiâtının, dünyac alı ödendiği gozden kaçırıl— mamalıdır Uzun müddet Amerika kıt'ası dışındaki meselelere aldırış etmeyen Birleşik Devletlerin Hit- lere sı dışında kalacağı düşüncesini tel- kin ederek İkinci Dünya Harbine gi- rişmek cesaretini rdiği mamalıdır. Gene uzun seneler dün- ya meselelerinin dışında kalmanın neticesi olarak, 1945'den sonra A- merikanın Rus tehdidinin mahiyeti- ni anlamadığım, Rus niyetlerini çok fazla iyimserlikle mütalâa ettıgını hatırdan çıkarmamalıdır. ümün- den birkaç saat — evvel Roosevelt Churchille gönderdiği — mektupta "Stalin kolay kolay meram anlama- yan bir adamdır, fakat sabredelim, utlaka bır anlaşma yolu bulaca- ğız" diyor. Roosevelt in sadık şakirdleri Tru- man ve Byrnes iki sene, sabırla bu anlaşma yolunu aradılar ruman 1947 de Türkiye ve —Yunanistana yardıma karar verdiği zaman Rus- larla anlaşmak ümidini kaybetmişti. Bu, Atlantik Paktına doğru bir a- dımdı. Batı Avrupa Ruslara yasak bölge ilân — edilmişti. Artık Amerika iki taraflı veya mahalli paktlarla ko- münist ilerlemesine bir hat çiz- me siyasetine devam edecekti. Bu bakımdan Orta Doğuda atacak- ları i ir adımın Truman doktrininin bir devamı sayılab lir. Dünya böylece iki nüfuz sahasına bölünmüş oluyordu. Ruslar Maca- rıstan da istediklerini yapabilirler- di rika seyirci kalacaktı. Her [kı taraf nüfuz bölgeleri dışında si- l1 bir müdâhalede bulunmadık- ça, sıcak harbe donmeden soğuk harbe devam etmek mümkün ola- AKİS, 12 OCAK 1957 ir asırdan beri dünyanın ufal- dığı kabul edilirse ve dünyanın ufaldığının geç varılması dolayısıyla pahalıya mal olan ha- talar işlendiği unutulursa Monroe, Truman ve Eisenhower doktrınlen aynı ga ifade etmektedir: Bir bölgeyi dışarıya karşı müdafâa et- mek.. Geçen asırda Amerikan kıta- sını, şimdi ise Rus bloku dışında ka- lan bütün dünya memleketleri te- cavüzden korumak gayesi üç dokt- rinin müşterek noktasıdır. Maamafih bu gayeye varmak için üç doktrinin takip ettiği metod- lar farklıdır. Monroe doktrini ga- yet basitti. Amerika kıt'ası dışında dünyanın ne hali varsa görsün de- niyordu. Avrupa devletlerinin Ame- rika kıtasını — müstemlekelestirme- ğ eşebbüs memeleri, Birleşik Devletleri gayesini nasıl tahakkuk ettireceğini araştırmak — zahmetin- den kurtarmıştı. Truman doktrini iktisadi ve as- keri sahada Komünist Bloku dışın- da kalan memleketleri kuvvetlen- lendirmeğe — koyulmuştu. — Askeri paktlar imzalanmasına, Rusyamn bir kordonla çevrilmesine ehe yet veriliyordu. Eisenhowerin Dış İşleri Bakanı Dulles, Bandung Kon- feransına kadar aynı paktsever si- yaseti devam ettirdi. nötralist Amerikası, paktlar dışın- da kalmak isteyen, Hindistan gibi memleketleri komünist taraftarlı- ğıyla itham edecek kadar Monroe doktrinini unutmuştu. Maamafih Bandung Konferansından — sonra, Birleşik Devletler birdenbire eski günleri hatırladı. Eisenhower, bir vakitler nötralistlerin şampiyonu o- lan Amerikanın bitaraf memleket- lerin hislerini çok iyi anladığını söylüyordu. Eisenhower ve ul- les takip ettikleri metodların doğ- ruluğundan birdenbire şüpheye düşmüşlerdi. Bu memleketleri yanın eline düşmekten kurtarmak için aktlar ımzası belki de iyi Geçen asrın ten fethedebilirlerdi. dat Paktı Türkiyeden Pakistana ka- dar uzayan bir hat çizmesine rağ- men, Orta doğuya komünist nü- bu memleketlerin etmeğe, oralarda milliyetçi hisle- ri desteklemeğe sevk etti. Esasen Ruslar da Batıya karşı aynı milli- yetçi hisleri kullanmaya yorlar mıydı? "Rekabet memleketlerin taâhhüd mekten kaçınmaları, anlayışla kar- şılanacaktı. Yeter ki bu memleket- ler komünistlerin eline düşmesin. i silâhlandırma gayretleri ikinci plâna atılmıştı. altına gir- Fakat Amerikanın güler yüzüne, 'E Doğan AVCIOĞLU müsamahası ve cömertçe saçtıgı dolarlarına ragmen bitaraf m ketlerde komünist veya komunıst taraftarı hükümetler iş başına ge- lirse Amerika ne yapacaktır? Ne Truman doktrini, ne de Eisenho- wer doktrini bu noktayı cevaplan- dırmamaktadır. Yarin herşeye Tağmen Sutiyede komünist bir hükümet işbaşına ge- lirse silâha başvurulacaktır, yoksa mukadderata boyun mu eği- lecektir? Diplomasiyi iki bloku bir- birine karşı oynamak sanan Nasır'- ın ifratlarına, Rusyanın boynuna korkusuyla ilelebet süküt- mukabele edilecektir? Aynı mülâhaza dünyânın Ööteki bölgeleri için de doğrudur. Diğer bir deyişle Trumâri doktrini gibi Eısenhower doktrini, de esas itibariyle bir karakter taşımaktadır lemesine — "hayır" demek, karşı koyacagım söylemek h ten komünizmin gelişmesini durdu- rabilecek midir? Doktrinin tek müs- bet noktası olan mutad dolar yar- mı, maddi menfaatleri takdırde gelirlerini olarak kaybet- mekle gösteren bu memleketler ü- zerinde beklenen tesiri yapacak mı- dır? Ruslara "dur" demek zaruridir, fakat kâfi değildir. Baş vurulan me- todlar isteneni tahakkuk ettirmeğe muhtemelen kifayet — etmiyecektir. Günümüzün şartları muvacehesinde modası geçmiş bir milliyetçiliğe sa- rılan memleketlere yeni bir fkır bir ideoloji vermek ekecekti ünist düşmanlığı gibi müs— temlekecılık duşmanlıgı da sadece fi bir fikirdir. Bir şeye kötü de- mek, yerine iyisini koymak mânâsı- na gelmemektedir. Batı siyasi re- jimlerinin zevahirdeki tatbiki bu memleketlerde — beklenen vermemiştir. Kral Faruk zamanın- da Mısır serbest seçimlerin cereyan ettiği çok partili bir demokrasiydi... Amerika bu memleketlere asrın gerçeklerine uygun bir ideal getir- mek zorunda kalacaktır Günün re- alitelerinin yal nladıgı XVITI. asır Batı sosyetesi için doğ- ru idealleri bugünün genç devlet- lerimi ir — tebessümle karşıladıkları hoşumuza gitsin git- mesin, bir vakıadır Komünist filokunun karşısında Amerika bütün maddi avantajları- na ve iyi niyetlerine Trağmen müs- bet bir ideoloji ile çıkamam Bu durumda erika "Sulh içinde rekabet" yarışını, mutlaka kazanaca- ından emin olamıyacaktır. Kısa vâ- dede Eisenhower doktrini yerinde bir teşebbüstür. Fakat uzun vâdede Amerika herşeyden evvel dünyâ ö- nüne yeni bir ideolojiyle çıktıgı tak- dirde istikbalden tamamiyle emin olabilecektir.