B İlân Milyonluk tiraja rağmen Geçenlerde Amerikanın iki en bü- k mecmuasının kapanmak so- runda kaldığı haberı dunyaya yayıl— teki Woman' ome Companion idi Mecmnalar satmıyor u? S - cisinin tirajı 4.165.000 ıdı ıkıncısınınkı 4. Buna rağ- men mecmualar kapanmak zorunday- dı ve boylece 440 yazar ve idaresi ile 2300 işçi ışsız kalıyorla! rdı. Bunun se- bebi heriki mec bir azalış olmasıydı. 1718 sayfa ilân neşretmişken bu mik- tar 1956da 1008 sayfaya düşmüştü. Öteki mecmuadaki azalış ise aynı zaman zarfında 401 sayfaydı. Bu su- retle masrafları mak imkânı SI emmiyetini gostermeye yetebilii akikaten gazete ve mecmualar, bütün iktisadi kaidelerin aksine, ma- lıyetlerınden ucuza satılan tek me- tadı i baskının faydası, ilân fiatlarının yüksek olmasını te- min etmesidir. Yoksa bir mecmua» Collıer s veya Woman's Home Com- çok az değişiklikle aynı kanuna ta- bidir. Bir gazeteyi veya bir mecmu- ayı öldürmek için onun ilanlarıyla oy- namak kâfidir. Zira ilânlar kesilir- se gazete veya mecmua basın mes- leğinin icap ettirdiği — fedakârlık- ları, masrafla yapamaz, — böylece halkın da alâkasını kaybeder ve do- layısıyla satılmaz hale gelir. Tabii her memleket için ayrıdır. Fa- kat gelışmış basınlarda ilanların ro- lünü kuçumseme e imkân yoktur. Klâsik bir tarifle iyi gazete, maliye- tinden ucuza satılan gazetedir. Bizdeki Bizde, maliyetinden ucuza satılan gazete ve ya da varsa pek a: bebi gazete sahiplerinden ekserisinin tamahkârlığı, bir sebebi ilânların kâ- fî sevıyede olmaması, bir -ve en mü- sebebi de yarına olan emniyet- sızlıktır Bızde, gazete sahiplerinin ekserisi gazetelerinden kazandıkları paraları başka sahalara yatırmayı tercih ederler, işlerini geliştirmeye, daha güzel, daha zengin gazete çı- karmaya yanaşmazlar. Bunda haklı- dırlar da Gazete kagıt demektır, ga- durum lanmıştır ve hükümet elinin cömert davranıp davranmamasında siyasi faktörün ehemmiyetli rol oynadığı AKİS, 12 OCAK 1957 A S |I N Başmakalesiz Gazeteler B asın Kanununda geçen yazın or- tadılat bizde mübalâğalı olduğunda zerrece şüp- he yoktur. Başmakale neşretme- yen gazetelerde de, muhtelif sü- tunlarda, fikre elbette ki rastlanı- Fıkralar, makaleler, başlıklar, hatta havadislerin yazılış tarzı diseler karşısında nasıl bir vazıyet alındığını hissettiriyor. de bütün bunların, başmakale yeri- ni tuttuğunu ileri sürmek son de- rece zordur. Başm_akale bugünkü gazetecilik- canbazlığı, üslüp oyunları yaptığı yazı şekli olmaktan da çoktan çık- . Zaten gazete, aslında, biç bir zaman bir sayıl- mamıştır ve bizde ilk gazetecıler- den büyük kısmının edebi maları sadece mahalli zaruretler neticesidir. Basın kendisine ılk va- cabı olarak haber verdiği kitlele- re aynı zamanda istikamet vermek vecibesini de yüklenmiştir. Bu mü- essesenın Demokrasılerde "Dör- uvvet" olmasının sebebi budur Türk Basını, basın kanu- nundaki son tadılattan bu yana iş- te bu vazifesini yapmamaktadır, İ- çinde bulunduğumuz şartlar muva- cehesinde bunun, cephede ta -üstelik maaş da alan- kullanmayan bir yetlerimize hakikaten sahip olarak, şerefimizden fedakârlık yapmaya mecbur kalmaksızın, zillet altında bulunmadan yaşama arzumuzda samımı isek bu memleketı lu insanlar en azından o topraklar üzerindeki şırretler, kulhanl:ıeylerı, sırtlarını aba kuvvete dayam sütun kabadayıları kadar cüret sa- hiç kimsenin meçhulü değildir. Bu vaziyet karşısında, hatta basın ka- nunlarında baskı, maddeleri bulunma- e büyü artık endnstrı sahalarından biri hali- ne girmi e ister. Büyük sermaye ise emniyetin hüküm sürdüğü sahalara akar. Bu bakım- dan gazetesinden aldığı parayla a- partman yaptıran patrona şaşmamak Metin TOKER hibi olmazsak onları yuvalarından asla tutup atamayız. Dünyanın her tarafında, korkudan azade yaşa- mak nimeti, çarpışmayla elde edil- miştir. Başmakalesiz gazetelerin bazı “"zayıf asap'ları zduğu, onların sahiplerini çıleden çıkardıgı doğru- le getırmektir, yoksa efkârı doğru bildiğimiz isti- kamete mi yoneltmektır. Elbette ki bug; kraside, basın- dan beklenılen bu ikincisidir. O va- zife ifa edılemedığındendır ki hâ- dısel er, nutu eclis müzakere- leri nun tasarıları projeler bir saman alevi kadar tesir yapıyor, sonra nisyanın karanlıkları içine süratle gömülüp gidiyor. Umumi efkâr olup bitenlerin dış yaldızım görmekle iktifa ediyor, derınlığe nüfuz edemiyor. Elbette ki zaman gözleri açıyor, elbette ki zihniyet- lerin hakiki mahıyetlerı er ve- ya geç gün ışığına çıkıyor. Ama basının vazifesi man ilk vete, onun suiistimallerine karşı ortaya çıkar ve kendisinden bekle- nilen faydayı verir. Bütün gazetele- rimiz birbirine ne kadar benzedi, arkında mısınız? Bütün gazetele- rimizin birden seviyelerı, başma- kalenin kalkması. beraber na- sıl en alt katta buluşuverdı"' Dünyanın en ılerı basını olan İn- giliz ve basınında bir gündelik gazete bir değil, dört ve- Ş orlar. Umumi efkâra istil verecekler vazifelerini yapmazlar- i efkâra kim ne söyliyebi- lâzımdır. Kapanmak sorunda kalan Collier's ve Woman's Home Compa- nion'u kurtarmak için ka: tıyaç vardır, bılır misiniz? 10 ilâ 20 milyon dolar: akam akılları Böyle meyen basın Trejimleri cari memleketlerde — gazetecilik — saha- sına gelmesini beklemek hatadır. Halbuki gazeteciliğin seviyesini yük- 19