Sosyal Hayat 1957'ye girerken Ankara Soroptımıst Klübü bu seneyi hakiki faalıyet senesı olarak r geçen senenin son günle- rinde bir kokteyl toplantısında veril- miş, defileli bir baloda klübe temin edilen hatırı sayılır bir gelirle rnüs- bet yolda ilk büyük adımlar atılmış- tı. Çaylı bir toplantıda da bu geliri hayırlı bir işe yatırmanın yolları ara- caktı Işte 1957 senesinin ilk günlerinde bır_a şam — Soroptimist kapısından ıçerıye girdiler, rozetleri- ni takara üyük salonun solundaki ince uzun odaya geçtiler, mantolarını çıkararak hazır bekleyen çay masa- sında yerlerini aldılar. Rozetlerde her üyenin ismi ve mesleği yazılıydı.. Bu da muhtelif mesleklerden hanım- ları bir arada tanımak fırsatını bu- lan davetliler için büyü ir kolay lık olmuştu. Davetliler arasında An— kara milletvekili Aliye Timuçin ve İstanbul milletvekili Nazlı Tlabar da rıler yapıyor rkes güldürüyor— Zaten defıleh balonun neşesi hâlâ çlevam ediyordu. Herkes memnundu. İlk teşebbüs muvaffak olmuştu. On- lara Soroptımıst Klubunun büyük bir projesi vardı ve Sorı tımıst gazetec TO- lan şeylerde lde edılmıştı İş üç nalla, bir ata kalmıştı! Fakat Soroptimistler azmetmişlerdi ve bu işin hakkından geleceklerdi.. Güzel bir teşebbüs Saka bertaraf, Soroptimistlerin gi- rişineküzere bulundukları teşeb- büs hakikaten hayırlıydı ve çalışan, hayatini kazanan meslek sahibi kadın- lara esini güden klübün maksadına hakikaten yardım edebilirdi: Soroptimistler, Ankarada bir kız talebe yurdu açmak ümidini besliyorlardı. Okumak isteyen, dut imkanlı kız talebeleri pek cüz'i bir ücret mukabili bu yurda alacak- lardı. Yurtta kızlar kendi işlerini ken- dileri görecekler, böylece hem mas- raflar asgariye indirilecek, hem. de okuyan kızların ev işlerinden tama- miyle uzaklaşma temayüllerinin önü- ne geçilecekti.. Kızları okumaya, ha- yatlarım kazanmaya teşvik etmekten aksat, onları bugünkü zihniyete gö- re mesuliyetlerini idrak eden hayat arkadaşlarının yükünü paylaşan ka- dınlar olarak yetiştirmekti; Soroptımıstlerın bu yurt projeleri daha onlara birçok defileli balolar, bırçok,eglenceler tertip ettirecekti. Fakat 1957 yılı bitmeden hem at hem de eksik olan Üç nal elde edilecekti. " Soroptimist doktor Ezher Okten, bu kararın sembolü gibi dolaşıyordu. Elinde kocaman bir dosya ve bir pa- ra kutusu vardı. Dosyaya bakıyor ve nazik bir tebessümle kendisini gör- memezlikten gelen üyelere sokuluyor birikmiş aidatları kimsenin gözünün yaşına bakmadan tahsil ediyordu. Terbiye Saadete hazırlık anınmış bir ruh doktoru birgün, bir toplantıda mevcut olan birçok Soroptimistlerin çayından bir görünüş "İş üç nalla, bir ata kaldı" AKİS, 12 OCAK 1957 ÇOC Şimdiden evliliğe hazırlanıyorlar mı? annelere masum bir sual sormuş. Su- al şudur: "Çocuğunuzun nasıl yetiş- mesini istersiniz ?" Ruh doktoru su- alinin cevabını çabucak ve hiç zorluk çekmeden alıvermiş. Birçok anneler çocuklarının herşeyden evvel iyi bir tahsil yapıp, meslek sahibi olmasını arzu ediyorlarmış. Kimi onların her- şeyden evvel iyi bir vatandaş olmala- rını diliyormuş, kiminin de gayesi onları hayat adamı, pratik insan ola- rak yetiştirmekmiş.. Ruh doktoru bu güzel temennilere bir dıyecek bulamamış ve susmuş. Fakat o gece evine gitmiş, masası- nın başına oturmuş, eline kalemini kâğıdını alarak, annelere iki sual da- adem ki sizin için en bir vatandaş olmasıdır, neden bazan bütün bunlara birden sahip olan ko- canızla mesut değilsiniz?. Neden oğ- lunuzu iyi bir aile erkeği, iyi bir ko- ca, kızınızı iyi bir ev kadını, iyi bir zevce olarak yetiştirmek sizin için ön plânda değildir?".. Ruh doktoru bu suali toplantıdakı kadınlara değil size ve bana, onu "izdivaçta bedbahtlık" i cuk yaşlarında aile sında başlar orada doğar orada geli- şir. Bu öyle bir hastalıktır ki karşı ta- raf ağzı ile kuş tutsa bile yaranamaz. a çocuguna iyi birtah- sil vermekle, ona iyi vatandaşlık hisle- Tİ aşılamakla mükelleftir. Fakat ço- cuklarının saadetini temenni eden an- ne ve babanın başka mühim bir vazi- feleri daha yardır ki, onlar, ekseriya bunu unuturlar. Bu, çocukları mesut bir izdivaca hazırlamaktır. 25