DÜNYADA OLUP BİTENLER Eisenhower "Ustam yapar, ır” dedi. Birleşmiş Milletler Arap- İsrail mücadelesine son vermekle va- zifelendirilmişti. Amerika bu bölgeye komünizmin sızmasını önlemeye çalı- şıyordu. Bu iki gaye birbirinden farklıydı. Başkan Eisenhower, Amerikanın teşebbüsünün Birleşmiş Mılletlerın otoritesini hiçe saymıyacağını" ilâve etti. Amerikan silâhlı kuvvetlerının kullanılmasını gerektiren teşebbüsler Güvenlik Konseyinin otoritesine tabı olacaktı. Bu, çok ustalıklı, çok dip- lomatça soylenmış bir sözdü ower'in sözlerinden, Ameri- kanın Herhangi bir teşebbuse giriş- mesi için Güvenlik Konseyinin hare- kete geçmesini beklıyecegı anlaşıl- mamalıyı Zira bu takdir us ve- tosu. Bırleşık Devletleri hareketsız bırakacak Eısenhower plânı ölü doğ- muş olac Guvenlık Konseyının otoritesine ta- bi olmak, Amerikanın hareket ser- bestisini ortadan kaldırmıyordu. Zira usya, Amerikayı Güvenlik Konse- yinde mütecaviz olarak ilân ettirmek istese, Amerikan vetosu Rus teşebbü- esiz bırakac ktı. Güvenlik Konseyinin Amerikay destekleme-. si halinde Ruslar Vetolarını kullanır- larsa, bu durumda sadece Konseyin bir karar almasını önliyebileceklerdi. Amerikanın elleri serbest kalacaktı. Her halde, Amerika hem istediğini yapabilecek, hem Birleşmiş Milletler şartına hürmet etmiş olacaktı. lar Macar hâdiselerinde i Milletler kararlarını hiçe saymışlar- dı. Birleşmiş Milletlere sadakatını göstermek fırsatım veren bu hukuki incelik, Amerikanın prestijini daha da arttırıyordu. İşte Eisenhowerplânıbuydu. 12 w;e Duİles ben satarını" Orta Doğunun dunumu B u sırada Asyanın başında hiçbir mesele henüz halledilmiş değildi. Mısırlı, ünlü Suriyeli — fedailer, Ben-Gnrion'un "Artık iki sene raha- tız" demesine Trağmen, İsrailde ted- hiş hareketlerıne devam ediyorlardı. Parlamen- bulun- ması sebebıyle şimdilik iktidarda du- ruyordu Suriyede Nasırdan daha fazla Nâ- sırcı bir hükümet İşbaşına gelmişti. Nasıra aleyhtar birçok milletv ekili- nin mevcut bulunduğu — parlamento- Nâsırcı ekseriyeti aritmetikten çok, Meclis binası cıvarında dolaşan genç subaylar sağlıyordu Mı- sır, ve Ürdü bır federasyonda bırleş— meyi tasarlıyorlardı Suriyeden geçen hasar — görmüş petrol borularının tamiri işi hâlâ sal- lantıdaydı. Kanalın temizlenmesine Mısırın uzun oyalamalarından sonra ancak yeni başlanabilmişti. İşin daha fenası, Nasırın temsil et- tiği Arap mıllıyetçılıgı, İngiliz ve Fransız müdahalesinden kuvvet ka- zanmış olarak çıkıyordu. Arap mem- leketlerinde asıl politikayı yapan so- kak, Irak dahil, Nasıra taraftar bu- lunuyordu. 700 senelik bir uykudan uyanan Arap milliyetçiliği, dış politi- kayı bir poker partisi şeklinde anla- yan Nâsırın şahsında bir kahraman bulmuştu. Arap milliyetçiliği, Batı müstemlekeciliğine karşı bi sülâmeldi. Bu milliyetçilik mutlaka İngiliz ve Fransızların zararına geli- şecekti. Hele İngiliz ve Fransızların Mısıra İsraillilerle beraber saldırma- ları, Arapların zihninde bu memleket- di'le t rap milliyetçiliğinin ikinci tezahür şekli Yahudi düşmanlığıydı. Böylece Arap Birliği fikrinin - babası Sir Anthdny Eden'inEton sıralarından beri besle— diği rüyalar yıkılmış harp arasında tamamen yana da kısmen Ort Doguya hakim olan lngılterenın bu bölgede 40 sene- den beri inşa ettiği eser -sallantıda bir Nuri Said hariç-, tamamiyle yıkılmıştı gıltere Orta mişlerdi. iki Ietten açılan boşlugu kim dolduracak- İki rakip Ingılız ve Fransızların Süveyşteki müdahalelerini mahküm etmekte, usya ve Amerika aynı enerjiyi gos- termişlerdi. Ruslar, İngiliz ve sızları — gönüllü gondermekle tehdıt ve İsrail devletinin mevcudiyetini in- kâretmişlerdi. Dünyada sadece müs- temlekelecılıgın ve İsrailin mevcut ol- d üşünen, komünizm tehlike- sınden bihaber Arapların gönüllerini fethetmek için bu iki hareket kafiy- di. Araplara şırın görünmekte Ameri- ka daha az istekli davranmamıştı. Yalnız bunun için Amerikanın, Rus- yadan farklı olarak, dostu ve mütte— --ki bulunan İngiltere ve Fransayı mahküm etmesi gerekiyordu. Eisen- öower hükümeti, içinde bulunduğu müşkül durumdan için Bir- leşmiş Milletlerin gerisine sığınmış- ti. Dünyanın Manhattan'da toplanan E Harry $. Tiruman Tehlikeyi ilk gören AKİS, 12 OCAK 1957