rın nı da neler olduğunu ihsas etmek. Başbakan Adnan Menderes mutad olmayan bir beyanatta bulunarak o eksiği de tamamladı. Menderes'in Menderes'i ithamı Hakikaten bu haftanın başında pa- r akşamı .Ankara radyosu 19 dakı havadıs bultenıne Adnan Men- deresin bir beyanatıyla başladı. Bil- dirildiğine göre Başbakan beyanatı- "Bütçenin Meclis Umumi Heyetin- de müzakeresinin çok akına gelmiş olması münasebetiyle" Vermıştı Hal- buki bu, D. P. iktidarının tarihinde ilk defa olarak görülüyordu. Aslında Menderes beyanatı İngilizce olarak yapsaydı daha 1yı ederdi, zira beya- Tü mumi efka rından ziyade Mr Randall'a sesleniyordu. Gerçi söylenilenler yeni şeyler degıldı bun- arın esasını Nedim Ökm Bütçe Komisyonunda söylemişti. Bu, Men- deres III. kabinesinin son derece şid- detli bir ithamından ibaretti. Böylece Eisenhower'in hususi müşaviri Türk Hükümetinin bir sene evvelki noktai nazarını tamamıyla terkettiğini öğre- necek ve karşılıklı müzakereye geç- mek için manilerin kalktığım anlıya- ktı. caktı Menderes bu sefer itkisadi politi- kasını beş maddede toplamıştı. Yeni envestisman teşebbüslerinin — eskileri aksattırmamasına dikkat edilecekti. Bunun mânası şuydu: başlanmış olan teşebbüsler bitirilinceye kadar yeni- lerine girişilmiyecekti. Giderlerde ta- sarruf yapılarak bütçede muvazene temin edilecekti. Bunun manası şuy du: Şimdiye kadar denk bütçe laftı bundan sonra hakikaten mütevazin bütçe getirilecekti. Ayrıca umumi ve mülhak bütçelerin Merkez Bankası kaynaklarına müracaatlarına imkân verilmiyecekti, yani bu bütçelerin a- çıklarını karşılamak için para basıl- mıyacaktı. İktisadi Devlet Teşekkül- leri de Merkez Bankası kaynakları- na baş vurmıyacaklardı. Krediler tan- zim edilecek ve ancak verimli pro- jelere — hasredilecekti. Spekülasyon maksadıyla girişilen teşebbüslere fi- nansman imkanı verilmiyecekti. Ni- hayet ithalatta memleket ihtiyaçla- rına göre bir prio'rite tanınacak ve ihracatın arttırılması imkanları araş- tırılacaktı, Menderesin beyanatında bir tek eksik vardı: Bu söylediklerini Allah billah aşkına tatbik edeceği! Zira Menderes IV. bu beyanatı ver- mekle demek istiyordu ki: Menderes III. bütün. memleket işlerini çorba- ya çevirmiştir, şimdi onları bir yola koyacağız. Fakat Menderesin peşin kabul et- tiği bu şartlar Amerika tarafından ö- ne sürülenler — sadece bir kısmıydı. Asıl iki şart vardı ki, başbakanın be- yanatında onlar hakkında sarih bir bilgi yoktu. Amerikalılar — devalüas- yon istiyor ve Türk parasının hakiki kıymetine ircaını bekliyorlardı. Hal- buki hükümet, dışarıya çok borçlan- mış olduğumuzdan buna yanaşmak istemiyordu. Doğrusu istenilirse zaten gırtlağımıza kadar gelmiş olan vere- ceklerimiz, bu sefer başımızı da aşa- AKİS, 4 ŞUBAT 1956 Nedim Ökmen Değişikliğin motörü caktı. Fakat Amerikalıların başka bir şartı, 1ktısad1 polıtıkayı milli bir poli- tika h getirmemizdi. Hakikaten muhalefetın mutabık kalmıyacağı bir borçlanma büyük garantiye sahip ol- mıyacaktı. Memlekette her şeyden ev- vel bir emniyetin tesisi lâzım geliyor- du. Bunun da yolu, iktisadi politika- yı çizmek vazifesinin siyasi partiler- Fatih Rüştü Zorlu Zorlu bir zihniyet YURTTA OLUP BİTENLER den alınıp teknik bir Şuraya verilme- siydi. O takdirde, prensıpler daima baki kalır ve D.P. nin yerini alacak olan parti de aynı yolda gidebilirdi. Tabii bir takım metod meselelerinde değişiklikler yaparak! — Amerikalılar iç politikamızın halini bilmiyor de- ğillerdi.. O bakımdan 'Muhalefetin iktidarla bir hususta mutabık kala- cağına da fazla inanmıyorlardı. Fa- kat eğer iktisadi politika bir parti politikası olmaktan çıkarılırsa, o takdirde Amerika yardıma hazırdı. Halbuki Adnan Menderesin son beya- natında bu hususta bir sarahat mev- cut değildi. Başbakan şahsi sözlerinin bir senet teşkil edecegı zehabına ka- pılmış görünüyor. Beyanat, metni itibariyle iyi kar- şılandı. Fakat bu sözlerin Adnan Menderesin ağzından çıkmış olması, işin insana garip gelen tarafıydı. D. P. Genel Başkam bilhassa son sene zarfında bugün vaad ettiklerinin tat- bikini istiyenleri vatanı sevmemekle, kalkınmayı baltalamakla, hattâ ko- münist taktiği kullanm takla itham etmiş, İktisadi İstiklal Savaşı adı al- tında yanlış olduğunu şimdi itiraf et- tiği politikasını tabu hale sokmuştu. Temel atma' merasimleri - bir çuval çimentoyla temel atılabilir - son ay- lara kadar alabildiğine devam etmış, Menderes III. ün bakanlar o dar çok temel atıyoruz kı, gün duz— ler yetmiyor, bazen geceleri de atı- yoruz" diye nutuklar çekmişler, hat- tâ içlerinden bazıları bu faaliyetin 1958 e kadar devam edeceğini mille- te müjdelemişti. O sırada eskileri tamamlanıncaya kadar yeni enves— tismana — girişilmemesini denler Menderes I1I. ve arkadaşları tarafından şiddetle hücuma uğramış- lardı. Bütçedeki muvazene meselesi de aynı haldeydı 1945 seçımlerının are- fesinden beri D.P. nin Maliye Ba- kanları butçelerının denk olduğunu ediyorlardı. Şimdi denklikten ka bir de muvazene kelimesi or- taya çıkıyordu. "" Hakikaten her şey gosterıyordu ki Adnan Menderesin son beyanatı, bir zorlama neticesidir. Beyanatta ba his mevzuu edilen hususlara D. Genel Başkam inanmadığını şımdıye kadar bir çok defalar tekrar etmiş- tir. Onun Harici İktisadi İşler Muşa- viri Son Ekselans Fatih Rüştü Zorlu da hakikaten zorlu bir zihniyete - A- merikanın, biz ne kadar borçlanırsak borçlanalım mutlaka yardım etmeli mecburiyetinde bulunduğu zihniyeti - sahip olduğunu saklamamıştır. Li- erin ve müşavirinin mütemadiyen reddettikleri tavsiyeleri bugün be- nimsemiş görünmelerinin bir köprü- yü geçmek için keşfettikleri yenı ça- reler oldugunu söylemek fazla "sep- tisizm" sayılmamalıdır. Beyanatta- ki hususlar tatbik mevkiine kondu- ğu takdirde memleket elbette ki kar- li çıkacaktır. Ama onları tatbik e- decek mekanizmanın başında Adnan Menderesin bulunması bilhassa mu- halefete itimat verecek bir durum 5