YURTTA OLUP BİTENLER daima merkezde kalmayı tercih etmiş- ti. Terlilerini de orada görmüş, son o- larak Cevad Açıkalının Romaya tayini üzerine Genel Sekreterlıge getırılmış— ti. Halbuki resmen o mal 1 işgal et- mesinden önce de Dışışlerı Bakanlığı- nın içine onun hâkim olduğu bilini- Muharrem Nuri Birgi bütün konferanslarda Türk — delegasyonuna dahil ediliyor, devlet adamlarımızın hemen har seyahatine katılıyordu. Başbakan Adnan Menderesin tam em niyetini haizdi ve protokolde uzak bu— lunduğu Fatin Rüştü Zorluyla aslında aynı seviyeyi işgal ediyordu. Dışişleri Bakanlığının Genel Sekreteri pazartesi günü Londrada başlayacak ve en zi- yade Kıbrısla ilgilenecek konferansta da baş rolü oynayacaktı. Gerçi heyet başkanı — Dışişleri Bakanlığını tedvire memur Devlet Bakanı Fatin Üştü Zoluydu ama şu bıten hafta - içinde konferansın bütün malzemesini iki genç diplomatın yardımıyla - kabiliyet- leri maalesef tercümanlıkta harcanan Orhan Eralp ile Kahireden merkeze yeni gelen Mahmud Dikerdem - o ha- zırlamıştı. Hakikaten Başbakanlıktaki Fatin Rüştü Zorlunun ince uzun odası hummalı bir faaliyete sahne olmuştu. netice beklenmiyor Konferans İngiltere tarafından ter- tiplenmiş, Türkiye ve Yunanistan buna katılmayı kabul etmişlerdi. Top- lantı resmen Akdenizi ilgilendi- ren meseleleri goruşecektı ama asıl gayesinin Kıbrıs meselesini ele almak olduğu kimsenin meçhulü değildi. Bu ise Yunanıstanın bir zaferiydi, zira da- T yıl evv Londra hükümeti "Kıbrıs meselesi" diye bir meselenin mevcudiyetini kabul etmiyordu. — Bir sene zarfında üçlü bir tazyik neticesin- de İngiltere böyle bir konferansı top- lamaya kendisini mecbur hissetmişti. Konferanstan Tazyiklerden biri Kıbrısta mütemadi- yen patlayan bombalardı, ikincisi Yu- nanistanın propagandası neticesi bu davayı kısmen benimşsemiş olan İngi- liz umumi efkârıydı. Üçüncüsü de tu- tumunu değiştiren Amerikaydı. Hadi- selere "realist gözle bakıldığında Yu- nanistanın hayli yol almış bulundugu— nu görmemeye imkân yoktu Londra hükümeti bu konferansı toplamakla üzerindeki mesuliyetlerin bir kısmını devretmek istiyordu. İn- gilterenin Kıbrısı Yunanlılara terk ar- zusu yoktu, ama kendilerinin adadaki mevcudiyetleri de kolay kolay izah edilebilecek bir mevcudiyet — değildi. İ izin tâ ğusunda ne arıyordu? u bakımdan politikasının ve tutumunun bir desteğe ihtiyacı var- dı. Bu desteği en iyi biz temin edebi- lirdik. Biz de adanın Yunanistana ter- kinin aleyhindeydik, o takdirde yüz bin kişilik Türk ekalliyetinin akibetin- gilizler oraya muvakkat kaydıyla gel- mişlerdi. Bütün bu faktörler Yunanlı— ları ekseriyeti Yunanlı olduğuna da- yanan tezleriyle muvazene temın ede- bilecek kadar kuvvetliydi. İngiltere, Türkiyenin meseleye katılmasıyla kuv- vet kazanıyordu. Yunanlıların ise Kıb- rıs işine Türkleri karıştırmak isteme - melerindeki sebep te buyd Ancak hiç kimse konferanstan bir netice beklemiyordu. Türkiye ve İn- giltere biraz genişletilmek suretile sta- tükonun devamına taraftardılar. Atina hukumetı ise adanın doğrudan doğru- ya Yunanistana bağlanmasını istiyordu ve başka bir hal çaresi kabul etmeye- cektik Bu bakımdan toplantı bir kara- rın alınmasından ziyade meselenin ey- lülde Birleşmiş Milletler Genel Kuru- lunda nasıl karşılanacağı hususunu göstermek bakımından faydalı olacak- Kıbrıs hükümetinin yeni paraları Hükümranlığın üç tartından sadece biri Muharrem Nuri Birgi Düşünen kafa tı.İngiltereve Türkiye işin gene ele alınmamasını temin edebilecekler miy- i? Bu, en ziyade, konferans etrafın- da yaratılacak havaya bağlı kalacaktı. Ortada üçlü bir kondominyum teklifi vardı. Bunun güç yürüyecek bir sis- tem olduğu aşikârdı ama yeryüzünde iki tane ikili kondominyum mevcuttu. Ancak Kıbrıslı Yunanlılar buna razı olmayacaklar ve ingiliz idaresine yap- tıklarını üçlü idareye karşı da yapa- caklardı. Gerçi Kıbrısta karışıklığı çı- karanlar bir gürültücü ekalliyetti ama n hükümeti iç poitika zoruyla onları desteklemek durumundaydı. Tek çare Kıbrısı Yunanlılara terk etmemenin ir tek çaresi vardır : Türk tezini dünyaya benimsetmek. O, takdirde adada alınacak zecri tedbirlerle gürül- tücü ekalliyeti yola getirmek kabil ola- caktır. İngilterenin de istediği budur. Fakat bu sahadaki gayretlerimiz maa- lesef verimli olmamış, davada biz hak- lı, Yunanlılar haksız bulunduğu halde propaganda sahasında onlara yol kap- tırmışızdır. AKİS aylardan beri ikti- dara hiç olmazsa bu meselede muhale- fete elini uzatması, davayı Türk mil- letinin müşterek davası halinde Lond- raya götürmesi, heyete muhalefetten temsilci sokulması tavsiyesinde bulun- muştu. Elbette ki Demokrat Parti hü- kümeti bütün Türklerin serbest se- çimle iş başına gelmiş müşterek huku— metidir ve Türkiye namına her bakım- dan söz söylemeye selâhiyetlidir. Ama böyle bir meselede hükümetin, muha- lefetin de tam desteğine mazhar bu- lunduğunu dünyaya ispat bahsettiği- miz propaganda sahasında çok kuvvetli bir faktör olurdu. Amerikada da hü- kümetler milletin serbest reyile iş ba- AKİS, 27 AĞUSTOS 1955