iştirak etmiyenler, silâhlarını terk e- denler ve hastalık, yaralanma veya ha gi bir — sebeple muharebe dışı kalanlar, ırk, renk, din, akide, cinsiyet, doğum, servet ve- ya buna benzer herhangi bir kıstasa .dayanan ve aleyhte gorulen hiçbir tefrik yapılmadan insani surette mu- amele göreceklerdir. Bu sebeple yuka- rıda bahis konusu kimselere aşağıdaki muamelelerin yapılması nerede ve ne zaman olursa ol memnudur ve memnu kalacaktır. a) Hayata, vücud bütünlüğüne ve şahsa tecavüz, her nevi katil, sakatla- ma, vahşice muamele ışkence ezıyet b) Rehine almak. c) Şahısların izzeti nefislerine teca- vuz, bilhassa hakaretimiz ve haysiyet kırıcı muameleler. d) Medeni milletlerce elzem olarak tanınan adli teminatı haiz nizami bir mahkeme tarafından önceden bir yar- gılama yapılmadan verilen mahkümi- yet kararları ile idam cezalarının in- fazı. 2) Yaralı ve hastalar toplanacak ve tedavi edilecektir. Görülüyorki bu maddede sağlık servislerinin bu durumlarda hangi kuvvete dayanarak hangi yetkilerle nasıl çalışacağına dair bir kayıt yoktur. Anlaşıldığına göre Şale köşkündeki toplantıların en önemli konusunu yu- karı dakı üç' sorudan teşekkül eden bu anket ve bu anket Verılen cevaplar teşkıl edecektır 18 inci dokümantas- yon toplantısının başka önemli konu— ları da vardır. Meselâ asker hekimle- rini silah altında tutma ve gerektiği alma zorlukları sağlık servıslerının idaresi için subay- lardan müteşekkil bir komısyonun ku- rulması zarureti gıbı konular bu arada sayılabılır Şale köşkü toplantılarına ir çok asker hekimin katılacağına şüphe yoktur. Bu arada askerlik konu- sunu ilgilendiren bir hayli serbes teb- liğ de dinlenecektir. Dört gün içinde çalışmalara iştirak eden dünyanın dört köşesinden gelmiş delegelere istanbul- ini bir ço erleri gezdirilecek, eşsiz guzellıklerı gösterilecek, resmi veya hususi ziyafetler erilecektir. Delege- lerin beraber getirecekleri aileleri için ayrı bir program tertiplenmiştir. 30 Ağustos zafer bayramı da bir çok sa- vaşlara iştirak ederek göğüslerini ni- şanlarla süslemiş bulunan dünya or- dularının kahraman mü essillerinde, barışın ve insanca savaşların eşsiz ya- ratıcıları Türk er ve subayları hakkın— da müsbet f'ıkırler uyandıracaktır Ko mitenin seç3ceği delegelerden mute— şekkil bir heyet de aynı günde uçakla Ankara'ya gelerek Atatürk abidesine çelenk koyacak ve Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edilecektir. Doku— mantasyon bürosuna bu çok insani ö- devinde başarılar dıler toplantıların bütün dünya ve yurdumuz için hayır- lı neticeler vermesini temenni ederke dunya memleketlerinin seçkin üyele- rine "hoş geldiniz" deriz. — Dr. E.E. R A D Y O Ankara Parasızlık Ankara radyosu idarecilerine bir kaç haftadanberi yeni bir dert arız ol- muştu. Hakikaten masaların önünde duran, kafalarını işgal eden mesele mühimdi, ele alınmasında her zaman fayda vardı. Fakat şurası da muhak— kaktı ki, radyo idarecilerinin bu m sele üzerinde yapacakları pek fazla bır mesele yoktu. Çünkü mesele kolaylıkla halledılebılecek kolaylıka ıçınden çıI- kılabilecek nevi dertlerden değild idarecileri meşgul eden meselenın ehemmiyetini tek kelime ile anlatmak kabildi : Parasızlı oevlerine bu sene bütçe mü- zakereleri sırasında, komisyonda daha İskender Ege Makamına sahip mi? geniş tahsisat ayrılması ilgili bakanlık tarafından talep olunmuştu. misyon üyeleri fazla olarak Verılecek paranın radyoları daha mükemmel ha- le getirip — getirmiyeceği — noktasında şüpheli idiler. Çünkü — devletin parası ile beslenen o kadar müessese vardı , edilse, ne yapılsa bir türlü is- tenılen randımanı Veremıyordu Mese— lâ Anadolu Ajansı, her sene daha dern bir anlayış için de çalışacagı 1d— diası ite komisyonun huzuruna getiri- lir, hattâ her sene yeni ımkanların bu- lunup tatbik edilmesi vaadi ile fazla tahsisata mazhar olunur, neticede o müessese gene de o muessesedır. Deği- şen ya bir müdür yahutta bir umum müdür! ür r da bugüne kadar ayni tarz bır anlayışa hedef olmuşlardı. Bu müesseselerin de bir tanzime ihtiyaç gösterdiği bir hakikatti. Defatle, gerek geçen iktidar zamanında, gerekse bu- günkü iktidar zamanında bütçe komis- yonu radyoların halkın anlayışına uy- gun olarak tanzim ve tertip edilmesin- de fayda görmüştü. Tabiatiyle bütçe komisyonunda radyoların çalışma tar- zına muhtelif müfrit fikirler katanlar bulunuyordu. Meselâ sadece alatur- aya yer verilmesini, günde pek az miktarda alafranga musikinin gözetil- mesini istiyenler vardı- aksi kanaatte bulunanlar da gorunmuyor değildi. Bütün bunlara Trağmen, her şeyin en makulunu bulmak vazifesi gene de işi idare edenlere verilmiştir. Neticede mılletvekıllerı radyolara daha nilen vasıfları uygun olacak hale so- un... Yenilikler yapılsın, iyi elemanlara, genç istidatlara imkân tanınsın, denili- yordu. Neticede, istenilenden uzaktır. Tamamen ayrı bir görüş tarzı İçinde hareket edilmeğe başlanılmıştır. Bir bütçe komisyonu ve dolaysiyle Meclis radyolara geniş para imkânları tanır- ken düşündüğü, yeniliklerin yapılması ve işin daha dikkatle ele alınması idi. Halbuki mali senenin girişinden bu yana yenilik Vasfı altında toplanmağa çalışılan ancak kaç hâdise radyo- evine gelip yerleştı ve gerisi bomboş kaldı. Eldeki para imkânları ile temin edilen sanatkârlara dağıtılan paralarda kati bir ölçü elde bulundurulmadıgı İçin radyoevıne bugün bir "parasızlık" hâkim Parasızlığın verdiği neticelerin ba- şında bazı büyük sıfatı verilen prog- ramların artık şahısların iştiraki ile değil, plâkların mikrofon. onulması ile dinleyiciye duyurulması gelmekte- dir. Bu büyük programların başında adi Hoşses'in — "erkekler topluluğu", diğeri de Fahri Kopuz'un idare etm ek- te olduğu ince saz gelmektedir. Para- sızlık radyoevine gelip çattığındanberi bu programdaki koroya iştirak eden sanatkârların — ücretini - ödiyememek durumu hasıl olmuş, neticede bu prog- ramların "muvakkat" kaydı ile sanat- kârdan azade tutulması cihetine gidil- miştir. Şimdi radyoda dinlediğiniz bu programlar, diğer büyük sıfatlı prog- ramlar gibi plaktan olmakta ve günün icaplarına uyulmadan eski havaları çalmak, eskileri tekrarlamak her şeye tercih edilmektedir. Radyoevinde tu- tumu belli olmıyan bir ücret tevziine AKİS daha önce işaret etmiş ve bu- nun mahzurlarını ortaya koymuştur. Bugün durum bütün çıplaklığı ile ken- disini hissettirmektedir. FEski günleri ulaklarla yad etmekten başka bir çare kalmamıştır. Bunun ne zamana kadar böyle devam edeceğini kimse bilemez. Muvakkat kaydının bir an önce kaldı— rılmasına çalışmak şarttır. Din daima eskileri ve plâkları dınledıgını anladığı —günü belkide sevdiği prog- ramlardan elini çekecek ve herhalde memnun olmadığını söylemekten ka- çınmıyacaktır. Bir radyonun senelik çalışma prog- ramı olmalıdır.. O program gereğince AKİS, 27 AĞUSTOS 1955