DÜNYADA OLUP BİTENLER General Necib'in Sudan ziyareti Doğum memleketini dan Başbakanı İsmail el Azhari'nin muhalefetin görüşünü benimsiyerek, - Sudan'ın Mısırdan ayrı, müstakil bir devlet olmasına kanaat getirdiğini göstermektedir. Birlik Partisi Başkanının görüş- lerindeki değişiklik neden ileri geli- yordu? Buttu her şeyden evvel Mısır idarecilerinin herkesçe gayet iyi bi- linen siyasi beceriksizliklerinde ara- mak lâzımdı. Mısırın iç siyasetindeki anarşi ve istikrarsızlık, dış siyasetin- deki beceriksizlik Sudan idarecilerini endişeye düşürmüştü. Aslen Sudanlı olan General Necib'in iş başından u- zaklaştırılması bu endişeyi. daha da arttırıyordu. Bütün bunlar yetişmi- yormuş gibi, Mısır devlet adamları, daha iki memleket arasındaki birleş— me gerçekleşmeden, Sudanın iç iş- lerine müdahaleye de cüret etmişler- di ve durmadan, Sudanı, Mısır ile bir- leşmeye -örtüyorlardı. Bütün bu ha- reketler Birlik Partisi ileri gelenleri- ni muhalefetle birleşmeye sevketmiş- i. Sudan idarecilerini Mısırın niyetle- ri hakkında endişeye düşüren Son hadise, Nil sularının — paylaşılması hakkında, iki devlet arasında Kahi- rede yapılmakta olan görüşmelerin cereyan tarzıdır. Sudan, görüşmeler esnasında Mısırın kendisine müstakil bir devlet değil, fakat bir sömürge muamelesi yaptığını ve bu şartlar al- tında Nil'in sularının âdilâne bir pay- laşma konusu olamıyacağını iddia e- ilhaka kalktı diyordu. Sudan Başbakanı, Mısır hep böyle davrandığı takdirde onunla bir- leşmenın müşkül olacağını söylemiş- ti. Parti ileri gelenlerinde vuku bu- lan bu kanaat değişikliğinden endişe eden Birlik Partisi," Başkanını ihraç ettikten sonra, birleşmeye taraftar olan Hatimiye tarikatı lideri de, bu husustaki kararı — meclise bırakma- dan, birleşmenin doğrudan doğruya alk oyuna sunulmasını istemektedir. Lider halk üzerinde, kurucu meclis üzerine yapabılecegınden daha büyük bir tesir icra edeceğini bildiği için- dir ki Sudanın istikbalinin — plebisit yoluyla tayinini tercih etmektedir. r ne kadar El Mir gani, yayınladı- ği beyannamede plebisiti Sudanın i- çinde bulunduğu güç bir. devrede se- çim kampanyalarının bariz vasfı o- lan parti mücadele ve kavgalarından uzak bulundurmak için tercih ettiği- ni söylemekteyse de esas âmilin yu- karıda işaret ettiğimiz husus oldu- ğuna şüphe yoktur. Sudanda durumun nasıl gelişece- ğini kestirebilmek için vakit henüz erkendir. Önümüzdeki günler Suda- nın istikbali bakımından büyük hadi- selere gebe bulunuyor. Güney-Doğu Asya Hint - Portekiz ihtilâfı Goa hududunda nöbet beklemekte olan Portekiz polis ve askerleri, 14 Ağustos gecesi, müstemleke ida- resi tarafından — yayınlanan bir mimle dikkate davet edildiler. Idare— nin yayınladığı bu tamime göre, er tesi gün Hindistanın istiklâl bayramı vardı ve Hintliler, bu vesile ile, Goa üzerine bir sulh yürüyüşü, yapmaya hazırlanıyorlardı. Aynı yürüyüş ge- çen sene de yapılmış ve vahim hâdi- selere yol açmıştı. Bilindiği gibi Goa, Portekizlilerin, Hindistan yarımadasında muhafaza etmeğe muvaffak olduğu küçük müs- temlekeciklerden biridir. Bu yarıma da onaltıncı yüzyılın başlarından ıtı— baren Avrupa devletlerinin başlıca is- tismar alanlarından birini teşkil et- mekteydi. Buraya ilk gelen sömürge- ciler de Portekizlilerdi. Afrikanın gü- neyinden dolaşarak Hindistanın batı kıyılarına ulaşan Vasco dan beri Portekizliler bu kıyılara yer— leşmişler ve istismar sömürgeleri kurmuşlardı. Portekizlileri Fransız- lar takip etmiştir. Fakat en sonra gelen İngilizler bütün, yarımada ü- zerinde hâkimiyet tesis edince, Por- tekizlilerin ve Fransızların elinde pek az bir yer kalmıştı. Hintliler uzun mücadeleler sonun- da toprakları üzerindeki İngiliz ha- kimiyetini bertaraf edip istiklâlleri- ne kavuşunca, yarımadadaki diğer sömürgeleri de tasfiye etmek iste- işlerdi. Fransa, Mendes-France'ın başvekilliği devrinde, burada sahip olduğu birkaç küçük sömürgeyi Hin- terketmeğe Tazı olmuştu. halde, Avrupalıların elinde kiz bayrağını taşıyan Gao, Damas ve Diu vardır ngılterenın Hindistandan çekildi- ği 1945 yılından beri Nehru, Porte- kizin bu topraklardan çekılmesını sağlamağa çalışıyordu. Halbuki Por- tekiz burasının bir müstemleke değil, anavatan toprağı olduğunu iddia e- diyordu. Aynı iddianın Fransa tara- fından Kuzey Afrikadaki sömürgele- ri için de ileri sürüldüğü hatırlarda- dır. Fakat bu iddia daıma nazariyat- ta kalmıştır. Goa'da yaşıyanların Portekiz vatandaşı sayılması, bunlar- la Portekizliler arasında vatandaşlık hakları bakımından hiç bir fark bu- lunmaması gerekirken, bu aklar yerlilere değil, sadece Avrupalılara tanınmıştır. Yerlilerin hakları müs- temleke 1daresı tarafından Avmpalı— inkâr bile edilmiştir. göre, Hindistan bağımsızlığına ka- vuştuktan sonra Portekizlilerin de Goa'dan -çekilmeleri zarureti meyda- na çıkmıştır indistanın bu yolda yaptığı muh- telif talepler Portekiz hükümeti tara- ından cevapsız bırakılmıştı. Geçen sene bu yakitler, Goa ihtilâfının iki devlet arasında ha ir buhrana yol açtığı hatırlardadır. Geçen yılın or- talarına doğru, Yeni Delhi hükümeti tarafından Goa'nın tahliyesi hususun- da yapılan bir talebin Lizbonca red- dedilmesi üzerine Hintlilerin yaptığı bir sulh yürüyüşünden çıkan bu buh- AKİS, 27 AĞUSTOS 1955