Dış politikamıza bakış Onumuzdekı hafta İsinde Londra - da Türkiye, İngiltere ve Yuna- nistan arasında Kıbrıs meselesiyle ilgili olarak başlıyacak müzakereler dolayısiyle nazarlar kısmen iç po- litikamızdan ayrılıp dış politika- mıza dönmüş bulunuyor. Bu iki po- litika arasında son derece mühim bir fark vardır: birincisi üzerinde, gerek prensipler gerekse tatbikat bakımından iktidarla muhalefet ta- mamiyle ayrı kanaatlere sahiptir, buna mukabil ikincisinin prensiple- rinde bütün siyasi partilerimiz mu- tabıktır. İç politika çekişmelerinin bu ahengi bozmaması memleketimiz için hakiki bir bahtiyarlıktır. Müş- terek prensip, hür dünyanın idealle- rine bağlılık, o ideallerin büyük ko- ruyucularma dostluk ve ittifakları- mız" sada ensi plerın tatbikatında 1950 den evvell 1950 den sonrası arasında değişiklik müşahede et- memek imkânsızdır. Demokrat ik- tidar Kore kararından son zaman- lara kadar Halkçı hükümetlere na- zaran daha aktif, daha dinamik bir dış politika takıp etmiş, bunun ha- yırlı neticelerini de kısa zamanda almaya muvaffak olmuştur. — 1950 den evvel katılmaya çalıştığımız, fakat bir takım güçlüklerle karşı- laştığımız Atlantik Paktına — 1950 umumiyetle lerimizi o tarihten beri daha ziyade kuvvetle ve çok zaman daha ziya- de kudretle ifade edebilmişizdir. Şartların başka olması yüzünden dahi bulunsa, Halkçı hükümetleri- nin çekingen tavırları Demokrat ik- üzerine almıştır. Doğuda Pakistan ve Irakla, batıda Yugoslavya ve Yunanistanla kurduğumuz ittifak manzumeleri her memleketten çok Türkiyenin mesaisi neticesidir. Bu arada başta Amerika olmak üzere bütün batılı devletlerden — şimdiye kadar az gördüğümüz kadar alaka Ve itibar gördüğümüz de hiç bir te- vil kaldırmıyacak hakikatlerdendir. Bir yandan Koredeki askerlerimi- zin kahramanlığı, diğer taraftan demokratik ideallere — bağlılığının müsbet delillerini veren iktidar neticenin yapıcıları olmuşlardır. Yeni şartlar Un mukabil son zamanlarda cıddı bir değişikliğe maruz ka- lan şartları hükümetin, lâyıkı veç- hile incelemediğine dair kuüvvetli e- mareler vardır. Kurduğumuz itti- fi manzumelerinden biri tama- miyle yıkılmıştır. Bu, Balkan pak- AKİS, 27 AĞUSTOS 1955 tıdır. Bir kısa yolu beraberce yürü- mek azmiyle meydana geldiği artık anlaşılan Balkan paktından Yugos- lavya kendisini fiilen sıyırmış, Yu- nanistanla ise aramızda Kıbrıs me- selesi yüzünden husumet dostluğun yerini almıştır. Şimdi bir hakikat meydana — çıkmış Balkan Paktı, son derece mahir bir diplomat olan. Mareşal Tito tara- fından idare edilmiş, Türkiye ve Yunanistan en ziyade Yugoslavya- ya fayda temin etmişlerdir. Nite- kim Mareşal Tito, elde edilebilecek menfaati sagladıktan sonra hattâ Yunanistanı da bizden çok kendi e- linin altında tutarak pakttan hu- kuken olmasa bile fiilen ayrılmayı tercih etmiş, yeni ufuklara açılmış- tır. Balkan paktının aslında goslavyaya bir tramplen — vazifesi gördüğü hususunda gozden kaçma- yan deliller mevcuttu Doğuda ise başka bır mahir dip- lomatın, Irak Başbakanı Nuri Said Paşanın kurulan ittifak manzume- sinden büyük kâr sağladığı gözden kaçmamaktadır Nuri Said Paşa- nın, samimiyetini veya sadakatini ispat etmiş bir İngiliz dostu olduğu herkes — tarafından bilinmektedir. Türkiye - Irak paktı, Irakla and- laşmasının sonu görünen İngiltere- ye bu dost memleketin kapılarını tekrar açık tutmuş, Londra hükü- meti bunu yaparken Orta Doğuda- ki diğer memleketlerı - bilhassa İs- raili - endirmemeyi. bılmıştır Nitekim Ingıltere Türk - and- laşmasında bulunup lsraılı alaka— dar eden mektup teatisi faslına ka- tılmamıştır. Buna mukabil Türkiye İsrailde memnuniyetsizlik uyandır- dığı gibi diğer Arap memleketlerini de kendisine çekememiştir. Bütün gayretlere ve Cumhurbaşkanı Ca- mille Chamoun'a memleketimizi zi- yareti esnasında gösterilen alatur- ka misafirperverliğe rağmen Lüb- nan tarafsızlığından ayrılmaya razı olmadığı gibi Suriye ve Mısır da bize karşı hasmane tavır takınmış- lardır.. Bunda Nuri Said Paşanın sevgili projesi olan Mümbit Hilâl Projesinin Suriyede ve Mısırda en- dişeye yol açmasının tesirini gör- mek imkânsızdır. Batımızda ku- rulan ittifak manzumesinden en Zi- yade Mareşal Tito istifade ettiği gi- i Doğumuzdaki manzumenin asıl kârlı çıkardığı da Nuri Said Paşa- dır. Nitekim hükümetimizin, bütün dostluk gösterilerine rağmen İIrak- tan alacağımız bulunan ve 1955 büt- çesinin gelirler kısmına konan 100 milyon liranın tahsili mevzuunda müsbet adımlar atmamış olduğu bi- linmektedir. bulunmaktadır:. YURTTA OLUP BİTENLER Aynı manzumenin diğer unsuru Pakistanın ise Amerikanın vaad et- tiği yardımı alabilmek için Türki- yenin şahsında batıya yaklaşmış ve bu yaklaşmanın fiili delilini vesika halinde vermiş olduğu ittifakın im- zalandığı sıralarda Amerikan bası- nında yazılmıştı. Komşularımızla münasebetlerimizin bugünkü man- zarası bundan ibarettir. Batıdaki Batıda re durum ise Amerikanın ve İngilte- nin bir müddetten beri bize karşı soğuk davrandıkları gözden kaçmamaktadır. Gerçi iktidar çev- releri Amerikanın tavrının Kasım Gülek tarafından Amerikada ve bu- rada yapılan propagandalar netice- sinde — değiştiğini ileri sürmekte- dirler. Ama böyle bir iddianın gü- lünçlüğü ortadadır. Memleketimiz- de çok sayıda müşahidi bulunan Amerika gibi bir devletin dış p litikasını Kasım — Güleğin telkınle— riyle tanzim edeceğine inanmak i- çin insanın pek safdil olması gerek- ktedir. Amerikanın bize göster- dıgı itibarın başlıca sebebi Orta Do- ğuda demokratik bir istikrar un- suru olmamızdı Dünyanın uzak bir bolgesınde kendi rejımlerıne benze- ime meharetle ve kan dokmeden geçebilmiş, onu yürütme- ye çalışmıştık. Bu gayretlerimizde Washington hükümetini yanı başı- mızda görmemiz tabiiydi. Hüküme- timiz sağlamdı ve bu sağlamlığı de- mokratik rejimden temin ediyordu. biz o gayretlerimizi sekteye uğrattığımızda demokrasi âşığı dostlarımızdan aynı alakayı bekle- mememiz İâzımdır. Bu vadide bir küçük misal / ye- basın idare eder. Amerikan basını- nın en selâhiyetli. temsilcisi New1 York Times'in genç ve değerli muhabiri "Welles Hangen'in burada başına gelenler ve maruz kaldığı isnatlar hatırlardadır. Bu muhabir hakkında iktidar gazetesinde yazı- lanlar da unutulmamıştır. İktida- rın asabiyetine sebep Hangen'in, ik- tidarın kendi beslemelerine övdür- düğü icraatını ö New York Times bu muhabirini Türki- yeden çekip mühim vazife olan Moskova muhabırlıgıne terf'ıan ta- yin etmiş, memleketimize de "şart- lar müsait hale gelinceye kadar" muhabir göndermemeğe karar ver- miştir. Nitekim halen New York Times'in Türkiyede muhabiri yok- tur. Sadece onun değil, Reuter a- jansının bile muhabiri bulunma-