İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Ziraat Çiftçiyi topraklandırma Geçen haftalar radyoda seri halinde yapılan bakan konuşmalarının bi- rini de toprak ve iskân işlerini tedvi- re memur Devlet Bakanı yapmıştır- Bakan konuşmasında, artık alışıldığı üzere, kendi yaptıkları ile eski iktidar devrınde yaplanları mukayese etmiş- tir. Bir takım rakamlar ortaya döke- rek, Demokrat Parti devrinde yapı- lanların yanında eski iktidarın ya- pabildiklerinin, çıftçıyı topraklandır- ma mevzuunda da, hiç mesabesinde kalacağını iddia etmiştir. Ertesi gün iktidar organı, bakanın konuşmasını şu başlık altında vermiştir: "Girişi- len Büyük Toprak Reformu". Şimdi bu iddia ve şu başlık hakikatlere ne dereceye kadar uyabilmektedir? Bu mevzudaki düşüncelerimizi izaha geç- meden önce şunu hemen 'kaydedelim ki adı geçen başlık hakikatlere ta- mamen aykırıdır. Eğer girişilmiş bir reform varsa, bu, hakikatleri ifade etmek gerekirse, daha Demokrat Partinin doğumundan evvel başlamış, muhalefetin ve hususiyle Demokrat Partinin meydana çıkmasını hazır- lamış başlıca sebepler arasında en mühimlerinin başında gelen bir hare- kettir. Maamafih, C.H.P. tarafından girişilmiş, toprak kanunu hazırlanırken şimdiki İktidar partisi ileri gelenleriyle sempatizanlarının muhalefetiyle, kar- şılaşmış bir hareketin sonradan, ta- mamen kendilerinin eseriymiş gibi de olsa, kuvvetle benimsenmesi insa- na sadece memnuniyet veriyor. Çun— kü pek kısa bir zamanda pek çok mi- salini gördüğümüz diğer bazı mesele- lerimizdeki tutum tarzı bu davada da görülse idi, memleket hesabına kay- maktadır, zıra son muhabir Long, Basın Yayın Umum Müdürlüğümü- zün yeni erkanıyle geçınememıştır Müttefiklerimizin bilhassa umumi efkârları tarafından gösterilen so- ğukluğun bir sebebini burada ara- mak lâzımdır. öteki sebep taahhütlerimize rağmen borçlarımızı ödememekteki ısrarımızdır. İngilterenin en gözde gazetelerinden Financial Times'da bu mevzuda çıkan bir yazı İbretle okunacak — mahiyettedir. — Yazının başlığı "Türkler borçlarını ödemi- yorlar" Uçuncü büyük müttefikimiz Fransa ise Orta Doğu meselelerin- de aldığı vaziyet İle politikamızla mutabık bulunmadığını fiilen gös- termiştir. Dünya meseleleri karşı- sında da Türkiye ile Fransanın ayrı görüşlere sahip bulundukları orta- En acil mesele: Kıbrıs Bütün bu panorama Kıbrısla alâkalı karşısında müzakerelere dedilen yazıklara bir yenisinin daha ilâvesi gerekır i. Yukarıda bahsetti- ğimiz başlık "Önemle yürütülen - de- vam ettirilen toprak reformu" diye veya buna benzer bir şekilde yazıl- saydı, daha çok haklı ve hakikatlere de uygun olurdu. Topyekün kötülenmek insafsızlı- ğına uğramış, âdeta kendi kendimizi inkâr edercesine üzerinde konuşul- muş olan bu günkü ana muhalefet partisinin, milli kalkın giriştiği kültür seferberliği, lar ve çok iktisadi gayretler ya- nında ele aldığı “"toprak reformu" endisine büyük şeref kazandıracak bir harekettir, Bu, insaftan nasipleri bir hayli az gozuken siyasi hasımla- rına, 27 yılda ne yaptınız iddialarına karşı gösterebilecekleri eser ve işler arasında en öÖnemlilerinden birini temsil eden bir harekettir. yolun: ınkılap— Çiftçiyi Topraklandırma Kanun 1945 yılı haziranında kabul edılmış— tir. Kanunun hazırlanması geniş ha- zırlıkları icap ettirmiş ve pek çok münakaşaları davet etmiştir. Bu ka- nun .Cumhuriyet tarihinde, denılebı— lir ki, Orman Kanunu yanında - hat- tâ belki de ondan da fazla - en ziya- de tazyik ve mukavemetle karşıla- şan bir kanundur. O günleri bilenler ve o günlerin hadiselerini takip et- miş olanlar için bu tazyik ve muka- vemetlerin kimlerden ve nerelerden geldikleri de meçhul bir şey değildir. Gaye ve hususiyet Bakanm verdiği rakamlar, ileri sür- üdü iddia ve mutalaaları daha-iyi degerlendırebılmek için kanunun ga- yelerinden, hususiyetlerinden kısaca bahsetmekte fayda vardır. Kanunun güttüğü başlıca maksatlar şunlardır: meselâ 1952 deki kadar müsait bir durumda katılmadığımız hakikat- tir. Yunanistanın senelerden beri gösterdiği faaliyete rağmen hükü- metimiz dünya umumi — efkârını haklı davamıza ısındıracak çalış- mayı yapmamış, bütün ikazlara rağmen mukabil taarruza geçme- mıştır Bilâkis uzun bir müddet "Yunanlıları yatıştırma" — politika- siyle vakit geçirilmiştir. u hakikatin parlak bir şekılde herkese duyurulmasında fayda dı: Kıbrıs meselesi Türk mılletının müşterek meselesıdır Bunu yapa- bilmek için de hükümetin muhale- fete - iç meselelerdekı ihtilâflar ne olursa olsun - elini uzatması, onun fiil desteğine sahip bulunması ge- rekirdi. Bu adım da atılmamıştır, atılmak istenmemiştir. İç politikayla lüzumsuz şekilde uğraşan iktidarın, dış politikada 1950 yi takip eden ilk yıllarda gös- terdıgı dinamizmi kaybettiğini hep görüyoruz. Dünyada şartlar kısmen 1 — Arazisi Olmayan veya yetmı— yen çiftçilerle bu kânun — gereğince topraklandırılmaları kabul edilenleri, aılelerı ıle birlikte geçimlerini saglı— ca i kuvvetlerin — değer dırecek olçude araziye sahip kılmak 2 — Kendilerine arazi verılenlerle yeter arazisi bulunup istihsal vasıta- ları eksik olan çiftçilerden muhtaç bulunanlara kuruluş, onarma ve çe- virme sermayesi, canlı ve cansız de- mirbaş vermek; 3 — Yurt topraklarmın sürekli o- larak işlenmesini sağla Kanun kendilerine arazı Verılecek— leri de şu şekilde aralam 1 Kendisinin veya ailesinin hıç arazisi olmayıp başkalarının 1 arazısmde Or- takçılık, — kiracılık yapanlar 2 — Kendisinin veya ailesinin arazisi yet- miyen çiftçiler; 3 — Bazı muayyen fakülte, okul veya kurs mezunu olup da arazısı olmayanlar veya yetmiyen- ler; 4 — Tarım işçiliği ile geçinenler; 5 — Aile dışında kalmayı tercih eden evlâtlar; 6 — Göçebeler ve göçmen- ler ve goçurulenlerden çiftçi olanlar; 7 — Miras ortaklığından ayrılanlar. Dağıtılacak arazi de kanun hü- kümlerine göre şunlardır evletin hüküm ve tasarru- fu veya özel mülkiyeti altında bu- lunup kamu işlerinde kullanılmayan arazi; 2 — Bir veya bir kaç köy, kasa- ba veya şehrin orta malı olan arazi- nin ihtiyaçtan fazla olduğu Tarım Bakanlığınca belirtilen parçası 3 — Sahıbı bulunmayan ara 4 evletçe kurutulan sahıpsız bataklıklardan kazanılacak arazi; «5 — Göllerin kuruması ve nehır— lerin doldurulmasiyle elde edilecek arazi; 6 — Bu kanun hükümlerine göre degışmıştır hükümetimizin kendisi- i bunlara uydurması zarureti mev- cuttur. Amerıkanın ve İngüterenin soğuk tavırlarını önlemek mecburi- yetindeyiz; Hür dünyanın idealleri Türk milletinin müşterek idealleri olduğundan her hangi bir hüküme- tin bunlardan ayrılması bahis mev- u olamaz. Ama bu ideallere bağ- lılığımızı içerde ve dışarda tmeye mecburuz. En büyük koşu- muz olan "Demokrasimiz" in üze- rinde bu sebepten dolayı da ayrıca titremeliyiz. Zira yeni konjonktür içinde durumumuz son derece par- lak değildir. D.P. iktidarı İç kavgaları bır ta- aha fazla zam sabahtan akşama Muhalefetle uğ- raşmak, onu yok etmenin yolunu aramak değildir. AKİS, - AĞUSTOS 1955