YURTTA OLUP BİTENLER. edenler yok muydu? Vardı. Bunlar, bir basının demokratik memleketler- deki fonksiyonunu tamamiyle unuta- rak fikir beyan edıyorlardı Dıyorlar— azeteci veya değ hangı bir vatandaş bir bakanın mesela SUİS- timal yaptığını öğrendi mi Millet Meclisinin Dilekçe Komisyonu- na başvurabilir ve elindeki delilleri demokratik zihniyetle uzaktan yakından alâkası yoktur. Demokrasilerde her şey Di- lekçe Komisyonunun kapalı kapıları ve bakanın parti arkadaşları arasın- da değil, umumi efkârın gözleri ö- akaşa edilir. Gazeteciler bıldıklerını ispat edebilecekleri hu- susları açıkça yazabildikleri müddet- çe gazeteciliğin bir mânası kalır. Aksi halde, arzuhalcilik yapmak da- ha uygundur ki ispat hakkının aley- hinde bulunanlar bunu tavsiye et- mektedirler. Diğer taraftan, hakika- ten, temiz olan siyaset adamlarının şamar oğlanına çevrilmelerine imkân yoktur. Ortada bir şey olmazsa, ga- zeteci ispat hakkiyle neyi ispat ede- bilecektir? Temiz siyaset adamları için böyle bir korkunun yeri olma- malı. Çelikbaş ve arkadaşlarının tekli- fi Meclise geldiğinde, genç, yaşlı ka- naatlerını izhar etmekten çekinme- rat mıllelvekillerinin ha- reket tarzı teklifın akibetini tayin edecektir. Tabii eğer, Başbakan Ad- nan Menderes şimdiki tarafsız vazi- yetini muhafaza ederse.. Zira bir v. Hamid Şevket İnce Menderes - karışmazsa... kitler İsmet İnönünün muvafakati ol- maksızın Meclisten nasıl hiç bir ka- Menderes ademi muvafakatini bildir- diği takdirde D.P. gurubu menfi ta- vır takınmaktadır. Ama Başbakan bir vaziyet almazsa meselâ Semi Er- gin, meselâ Hamid Şevket İnce, me- sela Turan Güneş, meselâ Şeref Kâ- mi engü, meselâ Ekrem Alican gi- bi hukuk bilgileri kuvvetli, Küfrevi, Feridun Ergin, Enver Gü- reli, Fevzı tfı Karaosmanoglu gıbı fikirlerini söyliyebilen — ve nihayet ütün gazeteci mılletvekıllerının ta- sarıyı benimsemeleri ispat hakkının kabulüne kâfi gelecektir. Kâğıt meselesi Ama ıspal hakkının kabulü, tek aşına basın hürriyetini temine kafî gelecek midir? Elbette ki hayır a basını, en liberal mevzuatla da- hı sıkı sıkıya kontrol etmenin usu— lünü bazı iktidarlar bulmuşlardır. Meselenin mevzuatta değil, bilhassa zihniyette olduğunda zerrece şüphe yoktur. Ama bunun yanında mevzua- tın da haya i ehemmiyetini ınkar et- mek kabil değildir. O bakımdan, "sa- dece ispat hakkı bir mâna taşımaz, kendimizi boşuna zora sokmıyalım" dememek lâzımdır. Çelikbaş ve arkadaşları ispat hak- kı tasarısını getırır en hükümet de gazetelerın âğıt ihtiyacını bir tek mercie bağlamaktadır. Şimdiye ka- dar gazeteler ihtiyaçlarına göre Ti- caret ve Ekonomi Bakanlığından 1li- sans alıyor ve kâğıtlarını bizzat it- hal ediyorlardı. Şimdi temayül, bü- tün ithalâtı Sümer Bank vasıtasiyle yaptırmak ve kâğıdı, hakiki tirajla- ra gore dagıtma ti yülün, prensıp bakımından doğru oldugu şuphesızdır Kâğıt raborsasını besliyenler bir takım ü- çüncü sınıf gazetelerdir. Fiilt satışla- rı. beşyüzü geçmedıgı alde mesela tirajları beş bin, hattâ on beş miş gibi kâğıt almakta bunu iki mis- li fiyatla karaborsaya devretmekte- irler. Yeni usul, bunu önlerse çok iyi olur. Ama, acaba bu kâğıtların dağıtılmasında polıtık faktör rol oy- acak mıdır? Partizanlar bun- dan istifade etmiyecekler midir? n yakında ispat hakkı dahi temınatsız hâkimlerin elinde belki maksadı temin etmiyecektir Ama ne olsa durum, bugunkunden daha iyi o- lacaktır. Onun için ispat hakkını is- tiyenler bu hak etrafındaki havanın yapılmasına şimdiden ve esaslı su- rette çalışmalıdırlar. Nadir Nadi- ler, Falih Rıfkı Ataylaı' Burhan Fe- lekler ve attâ - eğer vicdanında sızı duymaya başlad ysa - Ahmed Emin Yalmanlar ' kendilerini — göstermeli- dirler Türkiye Gazeteciler Konferansı İspat hakkinin tanınması için Mec- lise müracaat edilirken İstanbulda eski Eminönü Halkevinde "Türkiye Mükerrem Sarol guluyor hakkı olmadıkça... Ispat Gazeteciler Konferansı" toplantıya hazırlanıyordu. Bu, şatafatlı isimli onferansı tertıpleyen İstanbul Ga- zetecıleı' Sendikasıydı. Gündem üç eyi ihtiva ediyor. Bunların ıkıncısı Basın mevzuatına dairdi. İlk dde gazetecilerin maddı refahı ve sosyal güvenliği, üçüncüsü de Gaze- teciler Sendikalarının bir federasyon halinde birleşmeleriyle ilgiliydi. Kon- feransa "çalışan" bütün i iştirak edeceklerdi, davetliydiler. Sendikası gündemin çeşitli maddele- ri hakkında rapor hazırlamıştı, ge- rek öteki sendikalar, gerekse diğer azalar ise tebliğler yapabileceklerdi. İlk madde alâka uyandırıcıydı Zıra hakikaten gazetecılık mesle i- şanlar de kötü ret yoktu, patronlar yüz liraya, hat- tâ elli liraya adam çalıştırıyorlar, da- ha doğrusu istismar ediyorlardı. Ger- çi bundan bir kaç sene evvel iş ve- renle işçi arasında mukavele mecbu- riyeti konmuştu ama, doğrusu iste- nilirse bu çok zaman lâfta kalıyordu. Sosyal güvenlik bakımından da ga- zeteciler berbat bir durumdaydılar. Mesele dikkatle ele alınmaya değer- di. siyasi çevrelerin Üüzerinde /durdukları madde ikinci mad- ile ilgili mevzuat, de- mokratik memleketlerde anlaşılan mânasiyle gazeteciliği Türkiyede im- kânsız kılıyordu. Düşününüz, bir ga- AKİS, 16 NİSAN 1955 asıl d