İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Kalkınma Fedakârlık! Ne zamana kadar? İktisadi —durumumuzun gün geçtik- çe daha büyük güçlükler arzetmi- ye başlaması, — iktisatçılarımız ara- sında hararetli bazı münakaşalara sebep olmaktadır. Münakaşalar, bil- hassa, iktisadi gelişmenin temini ve garanti altına alınması için takip e- dilmesi icap eden politika üzerinde toplanıyor Her ne kadar iktisadi du- mdaki aksamalar, ilk de, kı- sa Vadelı meselelerın göz önünde bu- lundurulmasını ve munakaşasını icap ettirirse de bunun kâfi olmadığı ar- tık anlaşılmış vaziyettedir. İktisatçı- larımız kısa vadeli meseleler hak- kındaki fıkırlerını de ortaya koyma- ya başladı ilde iki tez be- lirdi: Tezlerden bırıncısı, Liberal e- saslardan hareket ediyor, ikincisi ise Ikınmanın bir fedakârlığı icap et- tirdiğini soylıyerek bazı tahditlerin yapılmasını zaruri görüyor. Birinci tezi müdafaa edenler şu noktadan hareket ediyorlar: "de- mokrasilerde devletin vazifesi müs- tehlik kütlenin refahını yukseltmek— tir." Bu fikrin müdafilerini ların fedakârlıkta bulunmalarını is- tiyecek olursa, demokrasi prensiple- rinden ayr 1lm1ş olacağı gibi, hakiki mânada kalkınmıya da hiç bi man ulaşamıyacaktır. kârlık hamlesi istihlâk malları itha- lâtının kısılması ile başlıyacaktır. İs- tihlâk malları ıthalatının kısılması veya men'i ise, eki malların fi- yatlarını yukselttıgı gibi kalıtelerın- de de düşüşlere sebep olacaktır. Kul- lanılan, malların kalitelerinin duşme- si, fit olarak refah seviyesinin in- mesi demektir. Bu iddialarının ispatı sadedinde tatbikattan bazı misaller veriyorlar.. Misallerden biri Rusya ye Yugoslavyadır. Serbest rekabetin evcut olmadığı eketlerde istihlak mallarının kalıtesınde umu- mi bir bozukluk var Diğeri ise kendi bunyemızde muşahede edilmiş bir vakıadır. Vrupa kumaşları itha- linin zorlaştığı günlerden beri, yerlı kumaşlarımızın kalitesinde bariz bir düşüklük mevcuttur. Meselâ apre iş- leri gün geçtikçe daha üstün yapılmıya başlanmıştır. Çunku dış rekabet olmadığı için piyasaya çıka- rılan her mal kolaylıkla satılmakta- dır. Liberal tezi müdafaa edenlere göre, fedakârlık fikrinin en tehlikeli taraflarından biri, fedakârlığın — so- nunun gelmeyişidir. Zira, fedakârlık istihlâk malları ithalinin kısılmasına mukabil sermaye — malları ithalinin artmasını intaç edeceğinden yatı- rımlar artmış olacaktır. İlk nazar- da, yatırım artışları, istihsal kapasi- tesını arttıracagından milli sermaye- Tünür. maktadır. Çünkü kısa bir zaman son- AKİS, 16 NİSAN 1955 ra yatırımların bakımı ve yedek par- çalarının temini bir mesele olarak ortaya çıkar. Yani yapılan her yatı- rım ilerde, ithalât hacmimizin bir kısmını yutacak olan ithalât ihtiya- cını doğurur. Liberal tezin temsilci- leri olan ıktısatçılarımız, memleketi- mizde aşına düşen ithalât payı- nın 23 dolar olduğunu, halbuki yapı- lan yatırımların sadece bakım ve i- asraflarının 100 doları icap ettireceğini söylemektedirler. Ş düşünceler muvacehesin- de liberal görüşe taraftar olanlar, fedakârlık için bir sebep yoktur, ser- maye terakümünün kendiliğinden te- şekkül etmesi iktisadi gelişmenin ve refaha ulaşmanın en emin yoludur, diyo İkinci tez Fedakârlık tezine gelince... Bu te- zin taraftarları çogunlugu teşkil etmekle beraber gerek bu düşünce- ye taraftar olmalarının saiki ve ge- rekse takip edilecek yollar hakkın- daki kanaatları bakımından birbirle- rinden ayrılmaktadırlar. k meselesinde bilhassa siyasi unsurlar ortaya çıkmaktadır. — Açık bir şekilde ifade edilmemekle bera- ber, hükümet ileri gelenlerinin feda- karlık fikrini daha sempatik bulduk- ları anlaşılmaktadır. ünkü içinde bulunduğumuz iktisadi güçlükler bu yolla gayet kolaylıkla izah ve mü- dafaa edilebilir.. Ancak, fedakârlık görüşünün, içinde bulundugumuz va- etmek için ziyeti izah ve müdafaa değil ve fakat bu vaziyetten kurtul" mak için ortaya atıldığı düşünülürse meselenin siyasi veçhesi üzerinde pek fazla durmamak icap ettiği mey- dana çıkar. Bu sebeple biz iktisadi olan görüşler üzerinde duracağız. Fedakârlık tezinin hareket nok- tası, istihlâk etme ile tasarruf ve ırımın bir arada bulunmasına im- kân olmadığıdır. Hakikaten de öyle- dir. Elimizdeki kaynakları hem istih- lâk etmemize, hem de ayni zamanda tasarrufta bulunmamıza imkân madığı meydandadır. Keynes ekono- misinde, yatırımla istihl ayni yonde areket edebilecekleri, yani istihlâk edilmedikçe yatırım pılmıyacağı ortaya konmuştur. alin bizim durumumuzla karıştırılmaması lâzımdır. Hem ze- in, hem de şartlar başkadır. Kulfet— siz nimet, bilhassa bu sahada, hiç gö- rülmüş bir şey değildir. Şimdı e ka- dar her millet refahı bazı külfetler karşılığında elde edebilmiştir. Bizim vaziyetimizin istisna teşkil etmesi i- çin düşünülebilecek bir makul sebep mevcut değildir. Önleyici tedbirler alınmadığı takdirde, içinde bulundu- ğ â zararlı tesirler eder. Gelirin dağı- lışı adaletsiz bir hal hal artar. Refaha ulaşma geriye atıl- mış ve müddet biraz daha uzatılmış olur. Fedakârlık tezini benimsiyen ik- tisatçılarımız arasında bu noktaya kadar bir anlaşma vardır. Fakat fe- dakârlık yapılacak sahanın ve feda- kârlıkta kullanılacak vasıtaların se- çiminde ittifak edemiyorlar. Bazı ik- tisatçılarımız sosyal zaruretleri ih- eyi sırf iktisadi ardan ele alıyorlar. Onlara göre fedakarlık istihlâk — mallarına karşı olan talebin kısılması ile yapıl- malıdır. İstihlâk mallarına karşı o- p ise ancak vasıtalı vergile- rin artırılması ile kısılabilir. Çünkü talep fazlasının menşei sermayeden gelm tedir. Sermaye terakümünü . Vasıtaların kullanılması Eger serma cek kaynakların devlet eline geçmesi olacaktır. Bu ise sermaye transferin- den başka bir şey değildir. Sermaye- nin vergilenmesi hususi teşebbüsün şevkini kıracağı gibi maliyet fiyat- larının yükselmesi bakımından da e- onomi üÜzerinde menfi tesirler ya- Soylenılenler belki sırf iktisat za- viyesinden doğru olabilir. Fakat için- de bulunduğumuz şartlar ve sosyal zaruretler hesaba katılınca, eksik bırakılan noktaların mevcudıyetı gö- ze çarpmaktadır. Her şeyden önce vasıtalı vergiler sosyal adalet telak- kilerine uymazlar. Tersine müterakki 1 İçin ettikleri yük az. gelirli vatandaşların sırtında ka- lır. Zaten şimdiye kadarki kalkınma- l11