Sosyal Hayat Evlilikte düşman: sıkıntı Hastaya — tatbik edilir edilmez, iyileştirip, onu her zaman sıhhatli tutmayı garanti hiçbir ilâç yoktur, ranti eden kaide fakat bir izdivaç hıfzıssıhhası vardır buna riayet edenlerin saadet ih- timalleri fazlalaşır. İzdivacın bir numaralı düşmanı sıkıntıdır. Hayat gibi izdivacın da tadı tuzu değişikliktir. Sıkıntı, evliliğin ilk günlerinde, yavaş yavaş kendisini gostermege başlar: Erkek sabah kalkıp işe gider, akşam döner, yemeğini yer, biraz ko- nuşur, gazete okur ve yatar.. Kadın ev işlerine yetişmeğe, biitçeyi denk getirmeğe uğraşır ve akşam eve dö- nen kocasına bol bol yorgunluğundan bazan a yol boyunca kalabalıktan, otomo- bilsizlikten, halktan, cemiyetten, ha- yattan, kısacası her şeyden şıkayet ederler. Ve bu hal bir, iki, üç, beş, on sene devam eder. Şımdı, bu sıkın- tı hastalığına yakalanan bir karıko- Kadın şikâyete, hatta bedbaht olmaga o kadar alışa- caktır kı, onun için hayatta bütün zevk, işini bıtırıp komşusu ile otur- maktan ve içini dökmekten ibarettir. rkeğe gelince, onun dışarda başka bir hayatı olduğunu unutmamak icab er. Bu vaziyette, o herhangi bir değişikliğe karşı gayet hassas olup, kapılmaya hazırdır. Onu cezbeden şey bazan alkol, bazan oyun, bazen başka bir kadını dır Bu anlattığımız sıkıcı kadın tipi, işinde fazla yorulan, vıdı vıdı yapan, biraz beceriksiz kadın tipidir fakat mükemmel bir ey hanımı olan, vak- tini şikâyetle değil de çalışmakla ge- iren, parasını yetiştirmesini bilen, derli toplu bir kadın da can sıkıcı İ içi ın mân, tablalara sigaranın külünü silkerken, tablaları temızlemek üzere yerın- den fırlar, paz: dığer tatil gun- lerini temızlıkle geçırır Bu kadın i- çin her şey vazıfeden ibarettir. Ko- casının fikri hayatı ile, işi ile alakalanacak vakti yoktur, fa- kat onun gömlekleri daima kolan, pantalonları ütülü, mendilleri tiril tı- rildir.. Böyle fazilet sahibi bir kadı- k sıkılır ve kendi- arar.. Bazen, bahçesini tanzim eder, bazen pul ko- leksıyo u yapar veyahut arı yetişti- rir, istidadı varsa resim yaparak, yazı veya şiir yazarak kendisini u- nutmaya çalışır. Bazen kendisini te- selli ıçın aradıgı kadar ki. lıayatının eksik ta- raflarını unutur Böylece sonradan AKİS, 19 NİSAN MS KADIN Sağlam vücut-sağlam düşünce Ben biç sıhhatimle alâkadar ol- mam, derken, biraz da, bu ihmali- mizle övünürüz. Belki de bu, her insanın içindeki ölüm korkusuna ayda! a sut etmek en başta bir sıhhat meselesı imiş. Hepimiz çek yorulduğumuz ve- ya acıktıgımız zaman sinirli ol- duğumuzu tecrübe etmişizdir. Kıy- meti olmıyan ufak tefek hadiseler o yaman gözümüzde Rah- metlı Orhan Veli bir ınsanın “na- sır" dan neler çekebileceğini ebe- dıleştırmıştır Ve her anne veya imama saati aksayan bebegın nasıl huysuzlandığını bilir.. Dünyanın her tarafında çıkan kadın mecmuaları ve kadın sahi- ra, saadetin anahta- vermekle meşguldürler. Bir- çok kadınlar bu yazıları okur, b lara tamamiyle hak verir, ilk fır satta ta tbıkata geçmeye kar: verirler.. Fakat hattâ, bu yazıları yazanlar bile, nazariyattan tatbi- kata her zaman kolay kolay geçe- mezler.. İşte size hakıkı bır hikâ- çekı duzen verecek vakıt bulama- Kocam eve dön - bu ne kıyafet' dedi. Henuz degışme- ye imkân bulamadan, kapı çalın- dı ve bahsettıgım arkadaşın koca- sı geldi. un — görünüyordu. Kendısmı bır kanepeye atarak: — Çocuk bizi mahvetti dedi, annesi, son günlerde, onu çok şı- martıyor yazı yazmağa, herhangi bir sanatla meşgul olmaya başlıyan insanlar a- rasında meşhur olanlar bile vardır. Bu tip karıkocalar birbirlerinden ta- mamiyle yalarda yaşadıkla- TI halde, ışlerınden saadet duydukla- rı için müşterek hayat devam eder. Fakat aralarında erk k-kadın, seri bi ın, aıleyı kolaylıkla yıkabilir. Bu yabancı kadın ekseri meziyet ve fazilet sahibi bir kadın değildir. Fakat erkek evinden, karı- sından, hayattan o kadar sıkılmıştır ki kendısıne yeniden yaşama zevki Jale CANDAN u sozlerı soylerken masanın üstünde dur: kis" i karıştırı- yordu. Bırden iğnelenmiş gibi ye- rinden (fırladı — uk terb iyesi hakkında, bizim hanım ne güzel şeyler yaz- B ış? Kocam kahkaha ile gülüyordu: Eh, bizimki de şam hakkında oğutler vermış ve mecmuayı kapıyar: eyi okudu. "Ne kadar ışınız olursa ol- sun, her şeyden evvi al kar kalkmaz (temız bir elbise giyi- nin, yüzünüzü, saçlarınızı düzel- i ağır işi yaparken bile, bir misafir karşılamaya, mantonu- zu üzerinize takıp sokağa çıkma- ya hazır olur!" Vakıa hayatta nasıl hareket etmek icap ettiğini bilmek, buh- ranlı zamanlarda runıyatçılara müracaat etmek, tecrübe sahibi insanların - tavsiyelerini okumal çok faydalıdır. Bunlar bazen, hiç farkına varmadan şuur altına yer- ve insan en müşkül anında, gayet ısabetlı kararlar alabılır fa- k mek yalnız bunu bilmekle halledılemıyor, si- nirlerin, bütün vücut mekanizma- sının insana yardımcı olması şart- tır.. En ufak bir uzvi muvaffa!l yetsızlık bazen butun vucut meka- nizmasına zar: iyor, onu ke şfedın ve onunla mücadeleye girişin. En ufak bir sıhhatsizlik işareti- ni, baş ağrılarım, çürük dişlerinizi ıhmal etmeyiniz Belki de saadetin anahtarı, lâ- tinlerden kalm a şu çok eski cümle- e saklıd "Sağlam kafa, sağlam vücutta bannır veren bu yeni kadına, âdeta, minnetle bağlanır. Fazilet sahibi karısı o ka- dar tatsız olmuştur ki o bazen, fa- zileti bıle kusur olarak görmüştür. Bazı kadınlar da, evlen- mez, bütün ahsıyetlerını terkeder, âdeta kocalarının birer eleri o0- lurlar. Kendi arzuları, kendı me leleri, ıtıyatları, hatta akrabaları ve yok olmuştur. Kocaların- dan başka, kımseye vereceklerı va kitleri yoktur. Nu kuyruğun: ayrılmazlar. Ustelık gosterdıklerı bu aşırı alâkanı karşılığını da bekler, alıngan, şüpheli kıskanç olur- lar. Bu fazla alâka erkeği sıkar, o0- 21