cut olmakla beraber, alışılan ve aranan ciddi musiki havası iİicrasında pek Branko Payeviç, sonbaharda tek- rar Ankara'ya gelip, en sevdiği beste- kâr olan Brahms'ın iki eserini, keman konsertosunu ve - çellist Nusret Ka- yarla birlikte - çift konsertosunu çal- mak tasavvurunda. Bunun sadece ta- savvurda kalmamasını temin etmek, Ankara'nın tek konser teşkilâtı An- kara Fılarmonı Derneği'nin elindedir. tekim Dernek, — Yugoslavya ile angajmanlarına devam etmek tasavvu- rundadır. a - herhalde gelecek mevsim - bu memleketten bir koro ve bir oda orkestrası gelecektir. Böylece iki memleket arasında sanat mübade- lesi gelişmiş olacaktır. Bizden de oraya vıyolonıst İlhan Ozsoy ile çellıst Nus- t Kayar'ın gitmesi muhtemeldir Bruch haftası M ax Bruch'un bilinci keman kon- sertosu, dünyanın her yerindeki viyolonistlerin favorisidir. Geçen haf- ta, Belgrad Filarmonisinin konzert- mayster'inden sonra Ankara Filarmo- nisinin konzertmaysteri, Sedat Ediz, bu konsertoyu çaldı. Viyolonist Ediz, şimdiye kadar hemen hiç konser ver- memişti. Hafızalarda ancak, son olarak on yıl kadar önce Beethoven konser- tosunu çaldığı kalmıştır. Orkestradakı vazifesi dolayısiyle sad ce, r ra eserlerindeki kem, sololarını çalar Bruch konsertosunu çalacağı günden önceki günlerde Sedat Ediz, adamakıllı sinirli idi. Solist tecrübesi olmayan bir sanatkâr için bu asabiyet ve heyecan pek tabiidir. Hele Branko Payeviç gibi tecrübeli bir viyolonistten sonra aynı eseri icra etme durumunda olmak bil- hassa asabı gerer. Cumartesi günü eseri bitirip de dinleyicilerin samimi — alkışlarım du- yunca ve sahneye, salondan ve sahne gerisinden çiçeklerin gelmeğe başladı- ğını görünce, gunlerden beri ilk rahat nefesini aldı. Muvaffak olmuştu. Kon- sertoyu tam bir rahatlık içinde değilse bile, temiz ve esere sadakat göstererek çalmıştı. Kemanının sesi hacimli de- ğildi. Bir dinleyici, programda Sedat Ediz'in hayatından bahseden kısımdaki bir dizgi hatasını dostlarına gösterdi. Viyolonistin doğum tarihi 1946 olarak yazılmış, sonradan kalemle 1916 olarak düzeltilmişti. "Ancak dokuz, yaşındaki bir viyolonistin çeyrek kemanından böyle küçük ses çıkar" dedi. Bununla beraber, küçüklüğüne rağmen, keman- dan böyle zarif ve güzellikten mahrum AKİS'E Abone olunuz Posta Kutusu 582 AKİS, 12 MART 1955 Haymo Taueber Selametle — üstad! olmayan bir ton elde edecek dokuz yaşındaki kemancılar pek çok olmasa gerek. Herhalde Sedat Ediz'in nihayet konserto solisti olması hoşa gitmişti ve ekseriyet onu sık sık dinlemeyi temen- ni ediyordu. Orkestra Taeuber gidiyor K onserin program broşüründe, Ri- yaseticumhur Filarmoni Orkestra- sı üyelerinin bir mesajı neşredilmişti: "Orkestramızı büyük bir hüsnüni- yet ve feragatle çalıştıran Şef Haymo Taeuber, Mart ayı ortalarında memle- ketine dönecektir Burada bulunduğu müddetçe ne- zaketi ve sevimliliği ile bütün muhitte kendini sevdirmiş bulunan bu sanat dostuna hayırlı yolculuklar diler, ilerki çalışmalarında başarılar temenni ede- riz" denıyordu "Orkestramızı büyük bir husnunı— yet ve feragatle çalıştıran..." dememiş- lerdi. "Orkestramızı başarıdan başarıya götüren..." dememişlerdi. Diyemezler- di. "... nezaketi ve sevimliliği ile butun muhitte kendını sevdirmiş bulunan.. demişlerdi. "... ustaca idaresi ve mu- sikişinaslığı ile bütün muhitin takdiri- ni kazanmış bulunan.." dememişlerdi. Diyemezlerdi. Gerçekten Haymo Taeu- ber, nezaketi ve sevimliliği ile kendini çok sevdırmış bir zat idi. Fakat o ka- a n şefliği sırasında, iki yıl muddetle Rıyasetıcumhur Filarmoni Orkestrası bir buhran devresi geçirmiş, en kötü konserlerini vermişti. Şimdi herhalde orkestraya yeni bir şef tayini, aha doğrusu dışardan yeni bir şef ge- tirtilmesi bahis mevzuu olacaktır ve erhalde Taeuber tecrübesinden fay- dalanılacaktır. MUSİKİ Herhalde artık bu defa, elde çok kuvvetli referanslar bulunmadan, an- gaje edilecek şefîn muhtelıf plaklarım dinlemeden, hattâ o şef Türkiye'ye davet edilip de birkaç konserınde kaa— biliyeti denenmeden kendisiyle vele yapılmayacaktır. Şimdilik teklıfî» miz, bir müddet mısaf'ır şef sisteminin tatbik edilmesidir. memleket dahilindeki orkestra şeflerı orkestrayı en azından bir mevsim götürebilirler. Işte birkaç isim: Pertev Apaydın, Bü- lent Arel, Mithat Akaltan, Helmut Schaefer, Georg ReinWald... t Al- nar Cemal Reşit Rey, Adnan Saygun Ulvi Cemal Erkin'in isimlerini zıkretmeye bile lüzum yoktur. Herbiri bir veya iki konser idare etseler, ya- bancı memleketlerden gelecek misafır şeflerle beraber, Filarmoni Konserleri ile değil birkaç mevsim, dinleyiciye değişiklik zevkini de vererek, devam ettirilir. Bu zaman zarfında da orkest- rayı daimi olarak idare edecek şefin tayini hususunda uzun uzun düşünü- lür, denemeler yapılır ve sağlam bir karara varılır. 29